Kayıtlar

Ağustos, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öylesine…

Bugün, sizin bildiklerinizi gördüklerinizi, kentli ve T C vatandaşı olarak yazmak istedim. Öncelikle gençlerin, çocuklu ailelerin Allah yar ve yardımcısı olsun… Cumhuriyetten ve Atatürk’ün öğretilerinden uzaklaştırılmaya çalışırken, halkın ona daha çok yaklaşmasını, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda da görmek mutluluk vericiydi. Yine coşkulu kutlamalara tanıklık ettik. Bu güzelliklere gölge düşürülmeye çalışıldıysa da galiba yine ters tepti… Bu arada var olan yasaları hatırlatanlara, Anayasa da hala mevcut olan 2596 sayılı 3 Aralık 1934 yılında kabul edilen Kılık kıyafet kanunu da hatırlatmak, gerek o zaman… Aslında hatırlatılacak o kadar çok kanun var ki açık alanda içki yasağına gelene kadar… Ülkenin farklı bir yola girdiği aşikar,bir vatandaş olarak olanı,olacağı göre göre hiç bir şey yapmamak ayrı bir acı ve bu kaos dolu ortamda biz eğitimciler evlat yetiştirmeye çalışırken, aklı karışık doğurduğu çocuklarına nasıl davranacağını kestiremeyen, internet anne-bab

Bitmeyen sendromlar…

İnsan yetiştirmek bilimsel bir sanattır. Özellikle ebeveynseniz hiç vazgeçemeyeceğiniz bir yola gönüllü çıkmış olursunuz. Çocuğu olan ebeveynler öncelikle çok iyi bir sanat ustası, çok iyi bir filozof ve çok iyi bir dinleyici olmak zorundayken, sinirleri alınmış ruhani erdeme ermiş birer bilge kişiliğe bürünmek zorunda. Peki, bütün bu ruhani sükûnet… Her zaman olabiliyor mu? Elbette ki mümkün değil sonuçta çevremizin kaosundan da etkilenen bizler, bu derece sabırlı ve hoşgörülü olamıyoruz. Sonuçta biz de insanız… Ancak, eğer insan gelişim evrelerini bilirsek, en azından neyle karşılaşacağımızı, nasıl başa çıkacağımızı az çok öğrenir ve bu bitmez tükenmez gelişim evrelerini sabırla karşılayabiliriz. Ben “bitmez tükenmez” derken, bu geçiş dönemlerinin ebeveynleri zaman zaman çok zorladığını bildiğim için, onlar adına biraz hayıflandım. Zira insan gelişim süreci ölene kadar devam eder ve bitti denilen yerde zaten yaşamda biter. İnsan yavrusu doğduğundan ölümüne kadar

Kültür karmaşasına hoş geldiniz!

Son yıllarda bizlerin fakültede öğrendiği kuramcıların ve önümüzü görebilme, toplum normlarına göre eğitim yapabilme adına örneklerini öğrendiğimiz, kuramların isimlerini ana eğitim modeli olarak piyasaya sanki yeniymiş gibi sunulmasını üzülerek görüyorum. Üzülüyorum çünkü tam araştırma yapmayan ebeveynler bu tuzaklara gönüllü olarak tutsak olmaya hazırlar. Şimdi şu aralar adını çokça duyduğunuz kuramcıların eğitim modellerinden ve kısaca tarihçelerinden bahsetmek istiyorum. Ayrıca Türk insanının yabancı mey şey özentisini bu yaşıma geldim hala çözmüş değilim.. Tabelada ecnebi bir yazı gördüğünüzde neden o en iyisi ya da en kalitelisi oluyor? Türk toplumunun sosyo-kültürel özelliği ecnebilerle aynı mı? Ve önemlisi sevgili ebeveynler, siz ve sizin ebeveynleriniz bu kültürle mi büyüdü? Şimdi gelelim adına okullar açılan ve sanki çok matahmış gibi övünülen ve aslında zaten eğitim programlarının içerisine serpiştirilen kuramlara. Montessori eğitim

Zillerin çalmasına az kaldı…

Evet, okulların açılmasına sayılı zamanlar kaldı. Ebeveynler bir telaş ve heyecan içinde MEB okullarına gidecek çocukların e-okulda yerleri belirlendi. Okulöncesi ve ilk çocukluk döneminde çocuklara güvenilir eğitim kurumları arayışı hala devam ediyor. Öncelikle her zaman dediğim gibi “size en yakın eğitim kurumu, en iyi kurumdur”. MEB okullarının semtini beğenmeyen ve şartları zorlayarak başka okullara yönelen velilerime özellikle sizlere seslenmek istiyorum: “Yaşadığınız, büyüdüğünüz semtten memnun değilseniz zaten genel bir sıkıntı vardır ve hangi okul olursa olsun o semtin kalitesini yaşayan mahalleli olarak sizler belirlersiniz. Lütfen, başka mahalle okulunda eğitimin kalitesi yükselmiyor ve kendi semtinizi terk etmeyin ki hoşlanmadığınız mahallenizin sosyo-kültürel gelişimine katkı sağlayın. Kaldı ki hiçbir öğretmen mahallenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına göre eğitim şeklini değiştirmez ve öğretmemek için öğretmenlik yapmaz. Şimdi koleje yo