Kayıtlar

Nisan, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çocuklarımıza Asıl İstismarı Yaşatan Bizleriz!

Çocuklarımıza Asıl İstismarı Yaşatan Bizleriz! Çeyrek asırdır ailelere hep bunu anlatmaya çalıştım. Çocuklarınızı korumak yerine onlara nasıl korunmaları gerektiğini öğreteceksiniz… Bunları söyleyince, kimi bana sapık gibi baktı, kimi çok ukala olduğumu düşündü, kimi de yobaz olarak niteledi kendi aklınca… Peki, bizim zamanımda bu kadar taciz yoktu da insanlar mı çıldırdı? Hayır! Hepsi vardı ancak nüfus bu kadar yoğun ve sosyal medya bu derece hızlı değildi hepsi bu… Tacizlerin inançla ya da çevresel faktörlerle hiçbir ilgisi yoktur. Araştırdığınız da tüm dinler ve toplumlar da öyle ya da böyle görürsünüz. Tacizcilerin belki tamamına yakını ya ruh hastasıdır ya da çocukluk dönemin de aile için de şiddet görmüş aynı tacizlere maruz kalmış, silik, davranış bozukluğu gösteren şiddette meyilli bireylerden oluşur…     Yani anlayacağınız bu ruh hastalarını, canavarları var eden yine bizleriz. Bunu yazarken tacizcileri yumuşattığım falan yok ve hatta bu ola

Keşkelerimiz, Vah! Vahlarımız!

Keşkelerimiz, Vah! Vahlarımız! Bu aralar sosyal medya paylaşımların da çok rastlar oldum çoğu insan alıntılarla pişmanlıklarını dile getirmeye çalışıyorlar. İyi de o pişman olduğunuz zamanları, duyguları yaşamamış olsaydınız şimdiki siz olur muydunuz? Âşık oldum ayrıldım, Evlendim ayrıldım, Hiç evlenmemeliydim, İş kurdum iflas ettim, Şu okul değil bu okulu okumalıydım, Bu mesleği hiç seçmemeliydim… Gibi… Gibi… Türlü pişmanlıklar yaşar, insanlar. Peki, insan olduğumuz ve yanılma hakkımızın baki kaldığı hiç aklımıza gelmez mi? Yanıldık… Sadece… Ya-nıl-dık! Hepsi bu… Bırakın artık geçmişi arkanızdan sürüklemeyi, bırakın arabesk düşünüp geleceğinizi hüzünler üzerine inşa edip kendinize acımayı…      Bakın, hayatı ciddiye alan insanlar hep hüzünle beslenir ne keşkeleri biter ne de pişmanlıkları ama kendi yaşamını ciddiye alan insansa yaşadığı bütün olumsuzlukları deneyim sonucu tecrübe olarak bir bir cebine doldururken ‘‘oh! İyi ki de böyle

Biz Boşanıyoruz!

Biz Boşanıyoruz!   Boşanma, çeşitli nedenlerden dolayı eşlerin aralarındaki nikâh akdini bozmaları evliliklerini sona erdirmeleri ve ayrılmaları şeklinde tanımlanabilir. Günümüzde gerek dünyada gerekse de ülkemizde boşanma olaylarında maalesef büyük bir artış var. Boşanmanın birçok nedeni olabilir, yaygın olarak eşler arasındaki iletişimin yeterli ve istendik düzeyde sağlanamaması, aile içi şiddet, ekonomik sorunlar, kişilik, sosyokültürel değer alışkanlıklar ve tepkiler konusunda uyum sağlayamayan insanlar ayrılmaya karar verebiliyorlar. Nedeni her ne olursa olsun boşanma eşleri etkilediği kadar   -eğer varsa-ailedeki çocuğu veya çocukları da etkilemektedir. Ailenin bir parçası olan çocukların ailenin parçalanıyor olmasından etkilenmemesi düşünülemez. Eşler boşandıklarında birbirlerinden ayrılırlar ama çocuklarından ayrılamazlar. Çocuklar boşanma olayının dışında değil içindedirler, seyirci değil, oyuncudurlar. Bu etkilenme çocuk için çoğunlukla olumsuz olmakta ve boşanm

Kırmızı İp, Bir Gün Herkes Kendi Çöplüğüne Gider!

Kırmızı İp, Bir Gün Herkes Kendi Çöplüğüne Gider! Geçenler de kız kardeşim kişisel gelişim eğitimine gitti ki bende gitmek isterdim. Öncelikle bu eğitimler kendinizi fark etmenizi sağlarken algınızı değiştirip sizi iyileştirmeyi sağlıyor. Her zaman da bunu anlatırım çok zor süreçler geçmişte yaşadım ve dönem dönem aynı süreçlerden geçiyorum sizler gibi… Her ne kadar eğitimci ve öğretmen olsam da kişisel gelişime önce kendimi iyileştirmek için başlamıştım. Herkese de tavsiye ederim. Ruhunuzu iyileştirdiğiniz de bedeninizdeki sağlık problemlerinin bile en asgarisini yaşayacağınızın garantisini verebilirim. Neyse kırmızı ipe gelelim. Kız kardeşim abla   “ Bizler kâinatta tesadüf karşılaşmıyor muşuz, bir şekilde canlılar bir birine iple bağlıymış ve bu görünmeyen kırmızı ip yaşamımızın döngüsünü değiştiriyormuş” diyerek eğitimle ilgili minicik bir bilgi aktarmıştı. Aslında her zaman savunduğum olayı kardeşim başka bir görüşten aktarıyordu. Bunun adı göbek bağı, kad

Yeter Ki Beni Gör!

Yeter Ki Beni Gör! 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü! “0TİZM” Şuan da hiperaktivete gibi çocuklarda oldukça yaygın sosyal iletişim bozukluğudur. Çocuğa bebeklik döneminde uyaranların verilmemesi ya da az verilmesi sonucu çocuğun kendi dünyasını yaratması kısacası Atipi Otizm özellikle 0-2 yaş arası çocukla ilgilenmemekten ortaya çıkar...   Yıllardır bir fiil mesleğin için de olan bir eğitimci ve uzman olarak tek gördüğüm ailelerin çocuklarına  bakıp geçmesinden dolayı onların sadece konuşma geçliğinden “ne oluyor “ diyerek harekete geçmesinden kaynaklanan  bu davranış bozukluğunu çok fark edip ehil uzmanların tavsiyeleri yerine konu komşu hısım akraba sözü dinlemelerinden dolayı belki kurtarılacak olan çocukların yok olup gitmesi durumu ve çok acı…  Öncelikle şunda anlaşalım otizm bir zeka geriliği değildir. Yani çocuklarınız geri zekâlı değildir. Sadece uyaranların verilmemesi sonucunda algıda gerilik gelişim geriliğine neden olur ki buna ben yalancı zekâ geriliği de

Ve Bahar Geldi Memleketime!

Ve Bahar Geldi Memleketime! Doğanın  döngüsüdür  mevsimlerin gelişi…. Önemli olan gönüllerin bu mevsimleri yaşayabilmesidir.İçiniz buruk acılarla doluysa gelen mevsim gelir…. Geçer! Bu sefer böyle olmadı gerçekten Türkiye baharın canlandırdığı çiçekler gibi mis  koktu… Halk “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!” Dedi ve yaşayacağı her olumsuzluğu bile bile asıl mücadelenin içine girdi… Her yazımda Türk milletinin sabırlı, hoşgörülü olduğunu yazıp dururum ve bir gün onları kimse durduramayacak da derim… Hiç kimse ne gelecek nesilden ne de kendinden umudu kesmesin ki kesmeyince bakın nasılda dengeler altüst  oluyor hepimiz gördük… Tek kazanan inanç oldu! İnandık ve artık bir durun cesaretini gösterdik. Peki, şimdi ne olacak? Eğer iktidar insanları ayrıştırmanın, küfürlü konuşup hedef kitle göstermenin onlara zarar verdiğini fark eder ve bundan sonra ki seçimler de oy kaybını önlemek isterse hiçbir belediyeyi gözetmeden desteklerini sürdürecektir.