Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yorgun Ruhlar…

Yorgun Ruhlar… Ruhlarımız nede çok yorgun öyle değil mi? Sanal bir yaşamın için de korkunç yalnızlık… Anlamsız bir siyasi mücadelenin ocakları söndürdüğü acı… İnsanların çaresizlikten kendini yok etmeye karar vermesi… Dermanı olan hastalıkların dermana ulaşmaması… Yangınlar, depremler, felaketler… Ruhumuzu yorabilecek o kadar çok olaylar yaşıyoruz ki, bu yorgunluğa şaşırmamak gerek. Ancak sadece kınıyor, bol bol yorumlar yapıyor ve çaresizliklerimiz üzerine sadece konuşuyoruz… Bütün yaşanan olumsuzlukları hepimiz biliyoruz, önemli olan bu şartlar da ruhumuzu nasıl korumalı ve insan olarak, toplum olarak nereler de hatalar yaptığımızı bilip artık, önce kendimizi değiştirmemiz gerekmiyor mu? Şimdi kimin söylediğini unuttuğum bir söz geldi aklıma “Devrim istiyorsak, önce biz devrim olmalıyız”  anlayacağınız önce birey olarak kendimizden başlamalıyız, yanlış dediklerimizi düzeltmeye… Eskiden de ciddi siyasi ve ekonomik zorluklar taşıyan bir ül

P*ktan Siyaset

P*ktan Siyaset Geçen hafta sonu eğitim ve toplantı için Hatay’daydım. Bu sefer gittiğim bir şehri gezme fırsatı buldum. İşte bu “ p*ktan siyaset”i neden başlık olarak kullandığımı size anlatacağım. Gittiğim şehirler de tarihi yerlere gitmek, müze gezmek her zaman ilgimi çeker.Bu sefer şanslıydım bir rehberimiz vardı. Evet, daha önce Efes Harabeleri’nde de gördüğüm hamamlar, kanalizasyon sistemleri ve o muhteşem latrinalar… Latrina, Antik Roma zamanındaki açık alanlarda duvarsız sıralanmış umumi tuvaletler. İşte onlar burada da karşıma çıktı. Otel Müze, bilmiyorum hiç duydunuz mu? Otel inşaatı başlıyor ve temel atmak için kazı çalışmasın da arsanın için de tarihi kalıntıların varlığı fark ediliyor. Milyon dolarlar harcanıyor, rehberin anlattığına göre 13 medeniyetin var olduğu Hatay’da her yerin tarihi kalıntılarla dolu olduğu ifade edilirken bu çalışmada da sadece 3 medeniyetin çıkarılabildiğini anlatıyor. Otel sahibi bastırmış parayı, adına müze yapmış dah

Ömür Gelip Geçiyor Ya Sonra?

Ömür Gelip Geçiyor Ya Sonra? Yarın benim yaş günüm içim de buruk bir mutluluk var tam 49 dolu dolu bir 49… Anlayacağınız yarım asra 12 ay kaldı. Anılarla dolu bir hayatı geride bırakmanın bundan sonra neler yaşayacağının bilinmezliği bu burukluğun nedeni…. Bilinmeyene yol almak… 49 yıl hayat mücadelesi veren bir bedenin ruhunun neler yaşatacağını bilmemek ve bu bedenin bu ruhu daha ne kadar taşıyacağının hesabını yapamamak…. Biliyor musunuz? Yaşlanmaktan hiç korkmadım, beyazlarım bana hep gurur verdi ,hiç geçmişi irdelemedim ve “ah! Keşke şu yaşta olsam” demedim çünkü biliyorum ki bu beyazların hepsinin tek tek anısı var ben de,geçmişi irdelemenin “ahların, vahların” da şu anıma faydası olmayacağının farkındayım ki en önemlisi ben bir insanım…. Acı ya da tatlı yaşanmışlıklarımız olacak ki şimdiki biz olalım. Hayatla ilgili tek endişem daha bitirmediğim yaşamımı zamansız terk etmek yoksa her insanın dünyaya gelişinin bir sebebi vardır buna hep inanırım. Ben nede