Kayıtlar

Nisan, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bize bir haller oldu…

Bize bir haller oldu… Öncelikle herkesin çift sarılı bayramları kutlu olsun… Bu yıl iki bayramı birlikte kutladık, daha doğrusu bu kadar olumsuzluklara rağmen kutlamaya çalıştık. Garip günlerden geçiyoruz. Vardır bununda bir hikmeti diyeceğim amma pek bulamıyorum. Galiba Âdemoğlu, Yaratanı bu sefer fazla kızdırdı. Nasıl kızdırmasın ki? Hala ders almamak için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Ne mi yapıyoruz? Öncelikle ne ölümüze, ne dirimize saygımız kalmadı. Hala bizi yönetenler olmak üzere toplumca ego savaşlarına devam ediyoruz. Mesela, binlerce insanın felaketlerde ölmesine rağmen, sanal âlemde gülen, keyifli fotoğraflar paylaşabiliyor ve şen şakrak bayram kutlamaları yayınlayabiliyoruz. Mesela, siyaset adı altında birebirimize sürekli hakaret edip, toplumu ayrıştırmaya devam ediyoruz. Mesela, bu çok dikkatimi çekti, mezar ziyaretlerinde çılgınlar gibi mezar taşıyla selfi (öz çekim) yapabiliyoruz. Mesela, her şeyin ult

Ne olacak halimiz…

Ne olacak halimiz… Aileler değişti, anne-baba tutumları değişti, tahammülsüz bir toplum oluştu, kısacası sosyo-ekonomik olarak toplum değişime uğradığı için, kim, ne yapacağını bilemez hale geldi. Aile, toplumun nasıl bir değişime uğradığını şahitlik edebileceğimiz en küçük gözlenebilen sosyal bir gruptur.Değişimleri,normları,inançları,evrensel dünya bakış açılarını, onları irdeleyerek çok rahat gözlemleyebilirsiniz.Aile, toplumun yönetim şeklinin,sosyo-kültürel-ekonomik değişimin en net gözlendiği,deneysellendiği , en kısa zamanda dönüt alabildiğiniz birimlerdir. Hal böyle olunca, anne-babanın aralarındaki ilişki,çocuğa davranışları ve onları yetiştirme şekillerinden de çok fazla veriler alabilir,bu değişimin olumsuz ya da olumlu yanlarını çok net görebilirsiniz.Zira toplumda yaşanan kaoslardan ilk etkilenen grup ailedir… Bence bir toplumu etkileyen en önemli güç, siyasal güçler ve medyadır. Yanlış yönetilen bir ülkenin milli hâsılası düşerken, bu adaletsiz gelir dağı

Türkiye’nin laiklik serüveni.

Türkiye’nin laiklik serüveni. Şu aralar ülke gündemi seçimlerle meşgul. Depremzedeler, deprem yüzünden evsiz kalanlar, her felakette eğitim-öğretimin sekteye uğraması ki özellikle üniversitelerin bu tür bahanelerle içinin boşaltılması, tekke, cemaat gibi Anayasa’da yeri olmayan oluşumların hızla çoğalması, insanların artık hepten şuurunu kaybedip birbirine saldırması, eleştiri yapılınca sopasını gösteren yönetimin ayıbı, anlayacağınız her şey yerel ve merkez yönetimler tarafından rafa kaldırıldı, ancak halk hiç bir şeyi rafa kaldırma niyetinde değil. Olanı biteni oldukça net bir şekilde neyse ki görmeye başladık, galiba… En azından genç siyasiler bile kendi grubunda yapılan haksızlıklara ses çıkarmaya başladı. Artık körlemesine bir grubun peşine düşmüyorlar gibi…Bu bile ülkenin değişimi için güzel adımlar. Ancak şu bir gerçek ki Atatürk’ün öğretilerinden çıkan herkes bir gün onun öğretilerinden medet umacak.Çok değil yakın tarihe baktığınız zaman bunu net g

Tek derdimiz bu olsun…

Tek derdimiz bu olsun… Her bir şeyimiz tastamam biz fıstıki yeşilin derdindeyiz… Ortaokuldaydım, din dersinden kovulduğumda… Oldubitti sorgular dururum yazılanları, kimin yazdıklarını hal böyle olunca da “neden?” Diye sorguladığımda bol bol kovulurdum dersten. Yine de bir şeylere inanma ihtiyacıyla bütün kutsal kitapları da bilirim, kendi kitabımı da. İnanmak benim kendi tercihimde, galiba bu şekilde kendimi güvende buluyordum. Artık tek itirazım hurafeler, hacıların hocaların olmayanı “Allah kelamı” diyerek bizlere yutturmaya çalıştıkları olmuştu. Ve sayelerinde artık, sadece yaratana inanmayı tercih ettim. Gelmiş geçmiş aşırı sağı da solu da bunu yapamazken Vallahi de billahi de başımızdaki hepimizi deist etti. Şimdide tek derdiğimiz seccade oldu. Hele bir bakın helleee… İnsanlar hala çadırlarda permi perişan, Hala kaybolan insanların akıbeti belli değil, Evleri hasarlı vatandaş kalacak yer bulamıyor, Felakettin üstünden 2 ay geçti ve hala biz aynı