Tek derdimiz bu olsun…

Tek derdimiz bu olsun… Her bir şeyimiz tastamam biz fıstıki yeşilin derdindeyiz… Ortaokuldaydım, din dersinden kovulduğumda… Oldubitti sorgular dururum yazılanları, kimin yazdıklarını hal böyle olunca da “neden?” Diye sorguladığımda bol bol kovulurdum dersten. Yine de bir şeylere inanma ihtiyacıyla bütün kutsal kitapları da bilirim, kendi kitabımı da. İnanmak benim kendi tercihimde, galiba bu şekilde kendimi güvende buluyordum. Artık tek itirazım hurafeler, hacıların hocaların olmayanı “Allah kelamı” diyerek bizlere yutturmaya çalıştıkları olmuştu. Ve sayelerinde artık, sadece yaratana inanmayı tercih ettim. Gelmiş geçmiş aşırı sağı da solu da bunu yapamazken Vallahi de billahi de başımızdaki hepimizi deist etti. Şimdide tek derdiğimiz seccade oldu. Hele bir bakın helleee… İnsanlar hala çadırlarda permi perişan, Hala kaybolan insanların akıbeti belli değil, Evleri hasarlı vatandaş kalacak yer bulamıyor, Felakettin üstünden 2 ay geçti ve hala biz aynı yerdeyiz, Ve hala devlet büyükleri onca toplanan bağışa rağmen halktan yardım istiyor, Kira artışlarına köklü çözüm yok, Ölüleri dirileri hanelere yazmışsınız, Bütün iller de i tarikat yuvaları açılıyor ve insanlar evlatlarını çaresizlikten buralara yolluyor, Esnaf, memur, emekli, işçi perişan, EYT deyip insanlardan aldınız parayı ve hala sonuç yok, Ortada para yokken, durmadan vaatler vermeye devam ediyorsunuz, Anayasanın maddelerini ihlal edip yüzsüz yüzsüz seçimlere gidiyorsunuz, Zobu gibi Afganlıların sınırdan geçeli seneyi devriyesi oldu, onca ipsiz sapsız adamlar ortada yok, Bekçi diye aldığınız güvenlik kollularını ne deprem de ne sel felaketin de ortada görmedik, Seçimin elden gideceğini fark edip ülkenin güvenliğini tehdit etmeye başladınız, Yaptığınız yollar, köprüler, evler insanlara mezar oldu, bu sefer “kimse yok mu?” diyen insanlar göçük altındakilerdi, Gençler, ilk fırsatta ülkeyi terk etmek için her yolu deniyor, İstanbul sözleşmesinden başlandı, kadını yok etmek için elinizden geleni yapıyorsunuz, Sanki seçime değil de Kurtuluş harbine gidiyormuşuz gibi halkı huzursuz ediyorsunuz, Bütün meseleleri bitirdik, “seccadeye bastı mı basmadı mı?” ile gündemi değiştiriyorsunuz. Yahu… Velev ki bastı… tek derdimiz bu mu şimdi? Bir kere ne işi var onun orada, namaz mı kılınıyordu? Ki seccade olsa ne çıkar, Allah buyruğu mu? Kutsal bir nesne mi? Siz, bizim kutsalımızı, şehit kanıyla aldığı kırmızı beyaz rengini hiçe sayıp yerlerde sürünmesine izin verensiniz, Siz, Şehitlerimize “kelle” diyensiniz, Siz, “orası ana kucağı değil” diyerek askerlerimize ayar verensiniz, Siz, Türklüğü ve Atatürk’ün Cumhuriyetini yok etmeye çalışansınız, Siz, Müslümanlığı yerle yeksan eden, insanları kin ve nefrete sürükleyensiniz, Siz, önce bunca yıl bir ulusu nasıl bu kadar, ahlaksızlığa sürüklediğinizi, nasıl bu kadar permi perişan ettiğinizi, nasıl bu kadar fakirleştirdiğinizi bize bir izah edin. Siz, ülke topraklarının nasıl peşkeş çekildiğini, deprem vergisi olmak üzere bunca elde ettiğiniz gelirin nereye gittiğini, Siz, hala hesabını vermediğiniz ayakkabı kutlularını, hazinenin boşaltılmasının izahını hele bir verin… Ve en önemlisi Türkiye Cumhuriyet’inin Anayasası’nı hangi yetkiyle çiğnediğinizin hesabını da verin… Sonra dönüp seccadenin hesabını sorun. Bizim buralarda bütün bu olanlar için şöyle denir “Karşı mahalle yanıyor,…pu saçını tarıyor” Yeter artık, gerçekten yeter yıldık, usandık ve yorulduk! Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın! Seray LEVENT ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ 1505647430754_IMG_1894.JPG ‪0322.4582496-4583053‬ http://www.ozgecancocuk.com http://www.facebook.com/ozgecancocuk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

UYANIŞ...

Kayıp Nesil...