Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Artık, Galiba Kabuğumuza Sığmıyoruz...

Artık, Galiba Kabuğumuza Sığmıyoruz… Büyüme, gelişim ve farkındalık, her zaman sancılı olur. Yenilikler bizi strese sokar, bulunduğunuz ortam sizi rahatsız etmeye, varoluşunuzu sorgulamaya başladıysanız vay halinize… Ruhunuz bedeninize sığmaz, isyan eder, hataları gördükçe çileden çıkarsınız ve kendinizi hep mutsuz, biçare hissedersiniz. İnsan ruhunun gelişmesi, başkaldırının en önemli sinyalleridir bütün bunlar. Eğer kabuğumuz da sıkışıp kalmış olsaydık. Dünyada hiçbir devrim gerçekleşmez, icatlar, araştırmalar bize yön vermez, savaşlar çıkmaz, onlarca canlar yok olup gitmezdi… Peki, bizler mutlu olabilir miydik? Bu sorunun cevabı sizde saklı... Bakın, Dr. Abraham Twerski bu gelişimi nasıl anlatıyor. İnternette videoları var ve onları dinlerken kendinizi, çevrenizi ve yaşamınızı tekrar sorguluyorsunuz. Tavsiyem bir göz atma şansınız varsa zaman ayırın ve varoluşunuzu tekrar gözden geçirin. “Istakozlar denizlerde ve okyanuslarda yaşayan en enteresan

Heves Ettim!

Heves Ettim! Bu aralar haberlerde ki yoğun gündemleri görünce aklıma kendi heveslerim geldi, zira herkes bir şeylere heves edip duruyor. Mesela tekkeyi şu haliyle bile döndüremeden yapılandırmalar müracaat edip namuslu vatandaş olmaya heves ettim. Seyhan belediyesine olan borçlarımı yapılandırdığımı sanırken, daha önce borçlarımı yapılandırmaya almayıp ihbar yollayan şark kurnazlığına merak salmış belediyenin bizi tongaya düşürmeye çalışma hevesi gibi… 1978 de de uzaya araştırması yapıp sonradan sesleri solukları kesilmiş bilim insanlarının hevesi gibi ki TRT arşivlerinden haberi görebilirsiniz. Ve bir bilseniz nelere heves ediyorum, inanamazsınız… Tıpkı, bir zamanlar Adanalı bir çocuğun araba hırsızlığı yapıp, yakalanmasından sonra nedenini soran muhabire, “abi! Canım çekti, heves ettim gezip geri yerine getirecektim” dediği gibi… Can işte çekiyor... Heves deyince size bu fıkrayı yazmadan geçemeyeceğim. “Madam Hayganuş'un kocası Agop ölmüş. Hayganuş çok üzg

Adaleti Araken...

Adaleti Ararken… Bu yazımı Adalet Bakanlığının bir yarışması için yazmıştım, “ha…” deyince, özellikle konu verilmişse yazmak benim için hiç kolay olmuyor. O yüzden yetiştiremedim ancak sizlerle paylaşmak istiyorum. Yarışmayı kız kardeşim gösterdiğinde “ne güzel bir konu seçilmiş” diye düşündüm. Öykü yazmak ya da deneme yazısı yazmaktan ziyade kendimce köşe yazarlığı yapma gibi bir hobim var o yüzden, ne çıkacak bu yazıdan, hangi kategoride değerlendirilecek pek bilemedim ancak içimden geldi ve bana göre duyguların tek ifadesi olabilecek iletişimi kullanmak istedim. Evet, “ Bir Ömür Adalet Uğruna” Aslında adaleti ararken, adil davranmaya çalışırken ne çok adaletsizlik yaptığımızı düşündüm bu başlığı gördüğümde. Adaletli davranışlarımız kime göre neye, göre adildir? Elbette ki bu göreceli kavramı yasaların adaletiyle sınırlama anlamında kullanmadım. Yasa, tekdir ve değiştirilemez. Ya, içimde ki adalet duygusu? Hep şunu düşünürüm, önce kendimiz

Ellinin Sihri...

Ellinin Sihri… Yok yav… Ellinin sihri mihri yok! Elli işte! 20 gibi 30 gibi 40 gibi ve hatta 60,70,80…. Burada duralım insan ömrü belli… Her 10 yılda bir hükümetler krizi gibi ben de bu yaş krizine girerim. Bu aralar ağzımın içini doldura doldura 50…demeye alışıyorum. Zira 5 Şubat Yarım asırlık olma, kutlamalarını yapacağım… Her yaş alanın, sürekli geçmişi yâd etmesi ya da keşkelerini hep duyarız. Elbette ki benim de keşkelerim oluyor. Mesela, eğer ailem disleksi ve hiperaktivite-dikkat eksikliğim olduğumu bilseydi ve çaresine baksaydı, biliyorum ki bir fakültede hocaydım ya da hala hayatta olan öğretmenim sadece tiyatral yeteneğimin dışındaki özelliklerimi görseydi ve “bu akademik olarak bir halt yapamaz” demeyip arkadaşlarımın girdiği sınavlara beni de hazırlasaydı…(bizim zamanımız da öğretmen ve notlar belirlerdi gireceğin sınavları) kim bilir belki siyasetin için de ülkem için mücadele ederdim. Hayatta ki keşkerlerim sadece başkala