Kayıtlar

Ocak, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tek Derdimiz Bayan Olsun…

Şimdi “bu kadar önemli gündemler varken, ortalık yangın yerindeyken, nerden çıktı bu “bayan” sohbeti” dediğinizi duyar gibiyim… Olsun, arada benim gibi gündemden farklı düşünceleri de okumak belki bazılarınıza iyi gelecektir. Malum memleketimde çorundan çocuğuna herkes ekonomist, siyasetçi, psikolog, eğitim bilimi uzmanı. İnternete girdiğiniz de mutlaka eğitim ile ruh bilimi ile ilgili sürekli dönen bursları, kursları görebilirsiniz. Bugün “bayan” kelimesi hakkında yazmamın nedenine gelince, geçenler de Ayşe Arman’ın bir paylaşımına rastladım. Bir konu üzerine yorum yazmış ve o da “bayan” kelimesine takılıp kalmış. Memlekette bunca sorun varken neden, bu kadar kelimelere takılırız bir türlü bilmem… Çocukken “bayan” dendiği vakit, bayanın baydan türeyen ve kadınların detaycı oluşlarına bağlı çok konuşup, insanları baydıklarından ileri geldiğini düşünürdüm. Komik değil mi, çocukluk işte… Mesela bana hanımefendi denmesinden hiç haz etmem. Zira “ben kimsenin efendis

Bilip de yapmadıklarımız…

Toplum olarak bilip de yapmadığımız o kadar çok şey var ki… Bunlara girersek çıkamayız. Ancak anne-baba olarak bilip de yapmadıklarımızı velilerimin dönüp dönüp aynı konuları sormalarından yola çıkarak tekrar hatırlatmak istedim. Kim bilir belki söyleye söyleye, yaz yaza bir gün bir şeyleri değiştirebiliriz. Bilip de neleri yapmıyoruz? 1-En önemli sıkıntımız; teknolojinin ne kadar insan sağlığı için zararlı olduğunu bilsek de biz hala çocuklarımızı bu illetin zararlarından kurtaramıyoruz. 2-Sağlıklı çocuk gelişiminde tutarlı davranışlar sergilemenin çocuk gelişiminde ne kadar önemli olduğunu bilsek de uğraşmıyoruz. 3-Çocuğun uyku düzeninin, ebeveyn uyku düzeniyle paralel olduğunu bilsek de yine bu sorunu atlatamıyoruz. 4-Çocuklar da yalan ve korku öğretilir. Bu konu her platformda anlatılsa ve yapılmış deneyler paylaşılmış olsa da hala “yalan ve korku” ailenin davranış değişimi ile düzeleceği bilinse de sorun olmaya devam ediyor. 5-Çocuklar da yaşanan yeme

Ne Yaman Çelişki

Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, tarihte 9 Patron Boykotu diye de geçer. 212 sayılı kanun çıkarılmasına ve iktidara karşı gelen patronlar… Ya şimdi? Eğer paran varsa ez alttakini gitsin… Hakmış, adaletmiş… Kimin umurunda. Ancak bir gerçek var ki bütün bu çiğnenen değerler, yasalar bir gün çiğneyene de lazım oluyor. Tarihte bunun çok fazla örneği de vardır. Son 30 yıldır ki bunun son 20 küsur yılı, artık bariz bir şekilde, hepimizi gizli kast sistemine sokarak bilinçli ya da bilinçsiz zaten eğitim sisteminin içine kadar yerleştirdiler. Anlayacağınız sınıf ayrımını daha çocukken bilinçaltımıza yerleştirilmesine izin verdik, Peki, bütün bunlardan kim suçlu? Aman hemen “iktidar” demeyin. Bizim ağzımıza artık iktidar, muhalefet söylemleri pelesenk olmuş. Hayır, asıl suçlu biziz… Sen değerlerine, vatanına sahip çıkmayıp, daha kolayını param var diyerek yapıyorsan, o zaman sen, ben, hepimiz bu çarpık düzenin suçlusuyuz. Kaç zamandır takip ediyorum h

Bir Başkadır Benim Memleketim…

“Bende bu vekayiin ilk hiss-i teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da vücut bulmuştur.” Diyerek kurtuluşun ilk emrini verdiği ve "Hatay sorunu benim hususi meselemdir" diyerek hastalığında son ziyaret ettiği il dir Adana... Doğu ile Güney'in köprüsü... Dört mevsimin aynı anda yaşandığı... Kahramanlıkları destan, çılgınlıkları ile espri kaynağıdır Adana... Her ne kadar zaman zaman sıcaktan bunalıp Güneş’e ateş açsak da… Kahramanlıklarıyla, tarihi zenginlikleri ve bereketli topraklarıyla bir başkadır Adana… Antik Çağ: Adana, tarihi M.Ö. 6000'lere kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Antik Çağ'da Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olmuş ve önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. Osmanlı Dönemi: Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyeti altına giren Adana, tarım ve ticaretin yanı sıra kültürel gelişmeler açısından da önemli bir rol oynamıştır. Seyhan Nehri: Adana'nın merkezinde bulunan Seyhan Nehri, tarihi boyunca şehre hem su sağl