Artık, Galiba Kabuğumuza Sığmıyoruz...

Artık, Galiba Kabuğumuza Sığmıyoruz… Büyüme, gelişim ve farkındalık, her zaman sancılı olur. Yenilikler bizi strese sokar, bulunduğunuz ortam sizi rahatsız etmeye, varoluşunuzu sorgulamaya başladıysanız vay halinize… Ruhunuz bedeninize sığmaz, isyan eder, hataları gördükçe çileden çıkarsınız ve kendinizi hep mutsuz, biçare hissedersiniz. İnsan ruhunun gelişmesi, başkaldırının en önemli sinyalleridir bütün bunlar. Eğer kabuğumuz da sıkışıp kalmış olsaydık. Dünyada hiçbir devrim gerçekleşmez, icatlar, araştırmalar bize yön vermez, savaşlar çıkmaz, onlarca canlar yok olup gitmezdi… Peki, bizler mutlu olabilir miydik? Bu sorunun cevabı sizde saklı... Bakın, Dr. Abraham Twerski bu gelişimi nasıl anlatıyor. İnternette videoları var ve onları dinlerken kendinizi, çevrenizi ve yaşamınızı tekrar sorguluyorsunuz. Tavsiyem bir göz atma şansınız varsa zaman ayırın ve varoluşunuzu tekrar gözden geçirin. “Istakozlar denizlerde ve okyanuslarda yaşayan en enteresan deniz canlılarından biridir denebilir. Çok uzun süre yaşayabilirler ve yaşadıkları sürece büyümeye devam edip devasa boyutlara ulaşabilirler. Büyüme sürecinde Istakozlar sürekli vücutlarını yenileyebildikleri için yaşlanma belirtisi de göstermezler. Sizce ıstakozların genç ve diri kalmasının sırrı ne olabilir? Istakozlar aslında yumuşak ve pelte kıvamında bir vücuda sahiptirler. Bu halleri ile kırılması son derece zor olan ve hiç genişlemeyen kabuklarının içinde yaşarlar. Genişlemeyen ve kırılması zor bu kabuğun içinde nasıl büyürler sorusunun cevabı ıstakozun gizemli dünyasını aralamanın ilk perdesi… Istakoz büyümeye devam ettiği zaman içinde yaşadığı kabuğu dar gelmeye ve ıstakozu sıkmaya başlıyor. Bu aşamada kendini yoğun baskı ve stres altında hisseden ıstakoz bir kaya dibine çekilerek kabuğunu kırmak için amansız bir mücadele veriyor. Uzun çabalar sonrası kabuğunu kırıyor ve bir süre sonra yeni büyük kabuğu oluşuyor. Doğal olarak büyümeye ve gelişmeye devam eden ıstakozun yeni kabuğu da bir süre sonra dar gelmeye ve ıstakozu tekrar strese sokmaya başlıyor. Istakoz yine bir kaya dibi bularak zor da olsa kabuğunu kırarak içinden çıkıyor ve yeni bir kabuk daha oluşturuyor. Istakoz hayatta kaldığı süre boyunca bu durum defalarca yaşanıyor. Istakozun yenilenmesi ve gelişimi kendini rahatsız ve stres altında hissetmesiyle başlıyor ve değişimi ile devam ediyor. Istakozun gelişmesi için gereken tek uyaran kabuğun daralması ile gelen rahatsızlık hissi oluyor. Istakozun yaşam serüvenindeki kıssadan hisse; sıkıntı ve stres anlarının gelişime yönelik bir uyaran olduğu ve bunun bir fırsata dönüştürülebileceğini” vurgulan Twerski eğer ıstakozlar bir insan olsaydı, hemen bir psikatıra gider ve antidepresanlar alır ve asla bulundukları kabuktan rahatsız olmaz ve büyümeden ölür giderlerdi diyor. Son bir yıl ve öncesin de yaşadığımız hayatı, toplumun çaresizliğini, yapılan kanunsuzlukları, yasaların tek taraflı çalıştığını, geleceğimizin artık kara bulutlarla örtülü olduğunu görmeye başladığımızdan bu yana bizlerde neler değişti sizce? Artık kabuğumuzun bize dar geldiğini hepimiz hissediyoruz, çünkü eğer bu kabuğun için de kalmaya devam edersek öleceğimizin farkındayız. İsyan mı edelim? Elbette ki hayır… Ölümü mü bekleyelim? Elbette ki onda hayır… Sadece yaşadığımız stresi olumlu duygulara çevirip, bize sunulan haklarımızı doğru kullanıp, yaşamımızı etkileyen ve su dalgası gibi halka halka yayılan stres duygusunu, sıkışmış kabuğumuzdan kırıp çıkarmak için, doğru kararlar vererek bizim büyümemizi engelleyen etmenleri yok edelim. Hep bu… Unutmayın biz halkız ve biz var olduğumuz için yönetenler var ve en büyük gücümüzü yine toplumun refahı için kullanma şansımız var. Önce birey olarak varoluşumuzu sorguladığımız sancılı dönemleri geçirelim ki toplum olarak değişime hepimiz gönüllü olalım… Yazım bir doktorun gözlemiyle başladı, ancak şunu biliyorum ki hepimiz bir ıstakozuz ve toplumun değişime uğraması, büyümesi için hep beraber kabuklarımızı kırmak zorundayız. Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın! Seray LEVENT ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ 1505647430754_IMG_1894.JPG http://www.ozgecancocuk.com http://www.facebook.com/ozgecancocuk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…