Ömür Gelip Geçiyor Ya Sonra?
Ömür
Gelip Geçiyor Ya Sonra?
Yarın benim yaş günüm içim de buruk bir mutluluk var tam
49 dolu dolu bir 49… Anlayacağınız yarım asra 12 ay kaldı. Anılarla dolu bir
hayatı geride bırakmanın bundan sonra neler yaşayacağının bilinmezliği bu
burukluğun nedeni….
Bilinmeyene yol almak…
49 yıl hayat mücadelesi veren bir bedenin ruhunun neler
yaşatacağını bilmemek ve bu bedenin bu ruhu daha ne kadar taşıyacağının
hesabını yapamamak….
Biliyor musunuz? Yaşlanmaktan hiç korkmadım, beyazlarım
bana hep gurur verdi ,hiç geçmişi irdelemedim ve “ah! Keşke şu yaşta olsam”
demedim çünkü biliyorum ki bu beyazların hepsinin tek tek anısı var ben
de,geçmişi irdelemenin “ahların, vahların” da şu anıma faydası olmayacağının
farkındayım ki en önemlisi ben bir insanım….
Acı ya da tatlı yaşanmışlıklarımız olacak ki şimdiki biz
olalım.
Hayatla ilgili tek endişem daha bitirmediğim yaşamımı
zamansız terk etmek yoksa her insanın dünyaya gelişinin bir sebebi vardır buna
hep inanırım. Ben neden bu dünya da olduğumu çok önceleri öğrendim bile…
Kendinize doğru dönün ve bunu kendinize sorun “ben neden
varım ve varlığımın amacı nedir? “ Bu sorulara cevap verdiğiniz zaman emin olun
ruhunuz da bedeniniz de dingin olacak ve yaşadığınız hiçbir olumsuzluğa
şaşırmayacaksınız.
Hani Mevlana’nın dediği gibi “hamdım, piştim, yandım…”İşte
hayat aslın da bu üçlüden ibaret…
Hayatı iyi tahlil edebiliyorsanız yaşadığınız bütün zorluklar
bir süre sonra size sıkıntı vermekten vazgeçecektir.
İnsanların ruhuna indiğiniz sürece size kötülük
yapanların aslın da iyiliği bilmediğini anlıyor; sevgiyi, iyiliği, vicdanı,
merhameti öğrenmeden büyüdüklerine şahit olduğunuzda da onlara sadece
acıyorsunuz…
Mevlana’nın dediği gibi “yanmanın” artık ne anlama
geldiğini içselleştirebiliyorsunuz.
Hayatınız da geçirdiğiniz sürenin aslın da size sunulan
en güzel hediye olduğunu bu hediyenin de mutlaka iyilikle, sevgiyle, hoşgörüyle
olgunlaşan bir karşılığının olduğunu anlıyorsunuz.
Deniz Gezmiş ‘in babasına infazdan önce yazdığı mektuptaki gibi
“…….Fakat bu
durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler,
önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler
yapabilmektir.”
Evet,
Her ne yaşıyorsak bu hayat bize ait ve yaşamımız da inişler çıkışlar, başarısızlıklar
ya da başarı,aşk,sevda,iyilikler,kötülükler hepsi hepsi…
Bizim yanarak olgunlaşmamız için gerekli bütün duygular…
Hayat bizi böyle savurmasaydı nasıl bilirdik iyiyi kötüyü, siyahı beyazı…
İşte bu yaşam bizim, biz bu yaşamız…
Hayat için de önemli olan ömür dediğimiz bilinmezlikte bir iz bırakmak olmalıdır.
Geriye kalan bu değil mi?
Candan dostluklar, yetiştirdiğiniz insanlar, düşüncelerinizi paylaştığınız
bir kitle…
Hepsi bu…
Sadece bu…
Yarın benim doğum günüm her gün ölecekmişim gibi yaşayıp yarın nefes alacağımı
umut etmek kadar insanı hayata bağlayan ne olabilir ki,
Hayat çok zor, insanlar çok kötü ve vicdansız ancak hala bitmeyen
umutlarımız var bunlar yetiştirmeye çalıştığımız evlatlarımız…
Mirasınızı bırakacağınız tek gerçek onları sonsuz sevmeniz, onlara vicdanı,
merhameti, iyiliği öğretmeniz…
Ben, bilinmeyene doğru yolculuğuma devam edeceğim ancak yanarak
olgunlaşmayı, varlığımın nedenini bilerek…
Mevlana’nın dediği gibi “Her ne istiyorsan kendinde ara! Senin canının
içinde bir can var, o canı ara! Senin dağının içinde bir hazine var, o hazineyi
ara! Eğer yürüyen dervişi arıyorsan, Onu senden dışarıda değil, Kendi nefsinde
ara!”
Bu canı Keşfettiğiniz de yaşamınızın süresine değil,
arkanız da ne iz bıraktığınızı fark ettiğiniz an işte o an artık insanızdır…
Bir yıl daha olgunlaşmanın keyfiyle…
Her zaman olduğu gibi hoşça kalın,akıl ve ruh sağlığınızı
korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder