Keşkelerimiz, Vah! Vahlarımız!



Keşkelerimiz, Vah! Vahlarımız!

Bu aralar sosyal medya paylaşımların da çok rastlar oldum çoğu insan alıntılarla pişmanlıklarını dile getirmeye çalışıyorlar. İyi de o pişman olduğunuz zamanları, duyguları yaşamamış olsaydınız şimdiki siz olur muydunuz?

Âşık oldum ayrıldım,

Evlendim ayrıldım,

Hiç evlenmemeliydim,

İş kurdum iflas ettim,

Şu okul değil bu okulu okumalıydım,

Bu mesleği hiç seçmemeliydim…

Gibi… Gibi… Türlü pişmanlıklar yaşar, insanlar.

Peki, insan olduğumuz ve yanılma hakkımızın baki kaldığı hiç aklımıza gelmez mi?

Yanıldık… Sadece… Ya-nıl-dık! Hepsi bu…

Bırakın artık geçmişi arkanızdan sürüklemeyi, bırakın arabesk düşünüp geleceğinizi hüzünler üzerine inşa edip kendinize acımayı…   

Bakın, hayatı ciddiye alan insanlar hep hüzünle beslenir ne keşkeleri biter ne de pişmanlıkları ama kendi yaşamını ciddiye alan insansa yaşadığı bütün olumsuzlukları deneyim sonucu tecrübe olarak bir bir cebine doldururken ‘‘oh! İyi ki de böyle yaptım’’ diyerek geçmişiyle ''elveda!'' demeyi bilirken, her yaşanmışlığın olgunluğunun iç huzurunu yaşar…

Hayat dediğimiz bize verilmiş bir süredir siz yaşamın içine dâhil olsanız da olmasanız da o süre dolana kadar nefes almaya devam ederiz…

Ammaaa…

Yaşam…

İşte o size aittir ve asıl ciddiye almanız gereken size ait olandır.

Âşık olursunuzu ya da olduğunuzu zannedersiniz terk edilirsiniz ya da siz çeker gidersiniz.

Sonuç,

Sonuç…

Öldünüz mü?

Her duygunun bir sonu vardır bunu kabul etmek zorundasınız ki yaşamın her kesitin de nedensiz hiç bir şey olmaz. Acı çekmek yerine o acıyı kalbinizin taa derinliklerine gömün ve bunu da tecrübe olarak cebinize koyun.

Bir işe giriştiniz iflaz ettiniz.

Sonuç, 

Sonuç…

Öldünüz mü? 

Denediniz olmadı koyun bunu da tecrübe diye yine cebinize…

Elbette ki yaşanan olumsuz deneyimler hepimize acı ve ızdırap verir ancak yaşamımız boyunca bu acılarla yaşamak bize hiçbir fayda getirmezken kalan ömrümüzün kalitesini de düşürür.Ne yaşarsanız yaşayın sonuçta ölüm olmadığı sürece mutlaka bir çıkar yol, yeni başlangıç vardır.

Tek dönüşü olmayan yol ‘‘ölümdür’’ ki yaşarken ölmek…

Bunu hiç denemeyin! 

İzin verin evrene ya da yaratana  adına ne derseniz deyin bu ilahi güce, o görevini rahatlıkla yapsın siz yaşadığınız zamanın kıymetini bilin…

Eğer hayatı ciddiye almak gibi bir anlamsızlık yapmaz ‘‘başkaları ne der?’’ diye yaşamazsanız, inanın ciddiye almanız gereken kendi yaşamınız size yolu gösterecektir ve hiçbir keşke kalmayacaktır geçmişinizde...

Bütün bunları yaşayan biri olarak tecrübelerime güvenin olur mu? 

Hayatı tiyee alın…

Ciddiye almanız gereken kendi yaşamınız bunu unutmayın…

Yaşadığınız hiçbir olayda pişmanlık duymayın, yaşanmalıydı yaşandı ve bitti…

Tek gerçek ‘‘ölüm’’ o gün gelene kadar önce kendinizi sevin ve bu hayata yaşamınızdan izler bırakarak yolculuğunuzu sonlandırın.

Ne üzülüp süzülecek kadar, ne nefret duygusu besleyecek kadar ne de kalan yaşamımızı arabeske bağlayacak kadar zamanımız var…

Herkesi affedin, önce affetmeye kendinizden başlayın ruhunuzu özgürleştirin. Kin, nefret,öfke duyguları besleyip ruhunuzu kirletmeyin ve olaylara, insanlara bu derece önem verip onların egolarını yükseltmeyin çünkü gerçekten değmez….

Ve her ne yaşıyor ya da yaşadıysanız cebinizi doldurduğunuz deneyimleriniz gerektikçe tecrübe diye okuyacağınız bilgeliğiniz olacaktır.

Bırakın evren gereğini yapsın siz yeni tecrübeler edinmek için yolunuza devam edin…

Unutmayın her bitiş yeni bir başlangıçtır!

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!   
        
  
       






Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

UYANIŞ...

Kayıp Nesil...