Kayıtlar

Çocuklar neden, gittiği yere oyuncak götürür?

Bu aralar çocuk eğitimi üzerine gidiyorum. Bazen herkesin bildiğini tekrarlamak sıkıcı, kendi düşüncelerimi de yazmak sakıncalı olabiliyor. Bari yetiştirdiğimiz çocuklar, “vatana millete hayırlı iyi insanlar olsunlar” çabam, bu dünya da bir işe yaradığımı hissettiriyor bana… Ailelerin genel olarak zorlandığı, söylendiği bir konuyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Zira bazen öyle devasa oyuncakları sürüklüyorlar ki ev içinde bu mesele kaosa dönüşebiliyor. Peki, neden çocuk mutlaka kendine ait bir eşyayı yanında götürmek için ısrar eder? Çocuklar, oyuncaklarını gittikleri yerlere götürme eğilimindedir çünkü bu oyuncaklar onlara güven ve rahatlık hissi verir. İşte bunun olası nedenleri: Güvenlik Hissi: Çocuklar, tanıdık eşyaları yanlarında taşıyarak kendilerini daha güvende hisseder. Oyuncak, onların tanıdığı ve alışık olduğu bir nesnedir. Bağlanma: Çocuklar, özellikle sevdiği oyuncaklara duygusal olarak bağlanır. Bu oyuncaklar, onların kendilerini ifade etmesine ve duygusal ihtiyaçl

Hak Hukuk Meselesi…

Dün Aile Sosyal Hizmetler Müdürlüğünün “Dünya Çocuk Hakları Günü” kapsamında farkındalık yürüyüşü vardı. Müdürlüğe bağlı olduğumuz için bizimde yürüyüşe katılmamız talep edildi. Katıldık katılmasına ancak “e..yürüdük ne oldu şimdi” diye de kendi kendime çıkıntılık yapmadan duramadım. Yürüdük… Yürümeye hep devam edelim… Mesele hak hukuksa, dağları tepeleri aşalım… Peki sonuç? Son 5 Yılda Türkiye'de Çocuk Ölümleri Türkiye'de çocuk ölümleri konusunda en güvenilir kaynaklar arasında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi uluslararası kuruluşların raporları bulunmaktadır. Ancak, bu raporlar genellikle çocuk ölümlerinin nedenlerini detaylandırmadan yalnızca genel istatistikler sunar. Bebek Ölüm Oranı: TÜİK'in 2023 yılı verilerine göre, Türkiye'de bebek ölüm hızı (1 yaş altı bebeklerin ölüm oranı) her 1.000 canlı doğumda yaklaşık 8,8'dir. Bu oran, son yıllarda kademeli olarak azalmıştır, ancak hâlâ gelişmiş ülkelerin ortalamasının üzerindedir.

Çocuklar Neden Isırır?

Öncelikle özellikle 1-3 yaş arası çocuğun davranışlarını kontrol edemediği duygularını yönlendiremediği ve haz duygusuyla hareket ettiği, yani ilkel benliğin onu kontrol altına aldığı en yoğun dönemdir. Bu dönemde çocuk yeni bir şeyleri keşif etmenin cde hazzını yaşar. Isırma davranışıyla birlikte, geçici tikler, kekemelik, tükürme, cimcikleme, dil çıkarma, vurma gibi… Davranışları yoğun olduğu dönemlerdir. Grup içinde en çok yaşanan davranış şekli ise; ısırma, itekleme ve vurma yoğundur. Bu dönemlerden bütün çocuklar geçer ya uzun sürer ya da kısa, o yüzden her zaman dediğim gibi çocuk gelişim evrelerini iyi bilmeli hangisinin geçici hangisinin kalıcı davranış bozukluğu olduğunu doğru tahlil etmeliyiz. Şimdi size en çok yaşanan davranış bozukluğundan bahsedeceğim. Çocuklarda ısırma davranışı, genellikle 1-3 yaş arası çocuklarda görülmeye başlar ve çoğu zaman normal bir gelişimsel evre olarak kabul edilir. Ancak, ısırmanın nedeni ve nasıl ele alınması gerektiği, çocuğun yaşına,

Cehennem, Diğer İnsanlardır!

Bugün biraz sizlerle felsefi konu paylaşmak istedim. Bir filmin repliğinde aktörün söylediği söz… Bu yazıyı yazmama neden oldu? “Cehennem, diğer insanlardır” Bu cümle bana “böyle dostun varsa, düşmana ne gerek?” Atasözünü hatırlattı ve sizle birlikte öğrenmek için, cümlenin nerden ve nasıl geldiğini araştırdım. Bakın bir cümlecik aslında koca bir hayatı ve döngüyü bize nasıl anlatmış? “Cehennem, diğer insanlardır” (Fransızca: L’enfer, c’est les autres) sözü, 20. yüzyıl Fransız filozofu ve yazar Jean-Paul Sartre’ın 1944’te yazdığı “Gizli Oturum” (Huis Clos) adlı tiyatro oyununda geçer. Bu söz, Sartre’ın varoluşçuluk felsefesi bağlamında insanın kendini ve diğer insanlarla ilişkisini nasıl algıladığına dair derin bir anlam taşır. Anlamı, insanların kendi benlikleri ve özgürlükleri üzerindeki baskının çoğunlukla başkalarının yargıları, beklentileri ve bakışları üzerinden geldiğine vurgu yapar. Sartre'a göre, bireyler başkalarının gözünde birer nesneye dönüşür; başkalarının bizi nas

“Cumhuriyet”

Bugün aslında ne yazacağımı, hangi konuyu anlatacağımı pek bilmeden klavyenin başına geçtim. Biz eski nesil, maddi olarak kazanç sağlamasak dahi görev olarak söz verdiğimizi mutlaka sorumlulukla yerine getirmeye endekslenmişiz. Hele benim gibiler, tipik görev insanı oluyor. Bugünü atlarsam sanki bir tarafım eksik kalacakmış gibi geliyor. “Yallah” diyerek oturdum bilgisayarın başına. Artık bahtımıza ne çıkarsa… Yaşım 53, birkaç ay sonra 54 olacak, bizler sıkışmış ve iki çağı yaşamış nesilleriz.68 kuşağının gölgesinde büyüyen , “hamdolsun” bütün maddi manevi kaosları yaşayan bir nesiliz. Ancak bunca zorluğu görmemize rağmen, ben, böyle bir dönem gördüğümü hatırlamıyorum. Maddi olarak kimse hiç bir şeye yetişemiyor, ülkemin iç ve dış politikası perişan, kültürel olarak insanlar dibin dibini yaşıyor ve pek farkında bile değil, kültür erozyonu; “doğulu mu olsak, batılı mı olsak?” Karasızlığımız… Hepimizi, ülkemizi korkunç bir karanlığa sürüklüyor. En kötüsü ne biliyor musunuz? Siyasileri

Artık, Kendimin Farkındayım

Özellikle 2 yaşından sonra ailelerin hayret içinde, bir “panikle bu çocuğa ne oldu?” serzenişlerinden yola çıkarak gelişim evrelerinden en önemli olan konuyu paylaşmak istiyorum. Eğer çocuk gelişim evrelerini bilmezsek gereksiz panikler yaşar ve çocuğun olağan atlatacağı dönemin uzamasına neden olurken, özellikle bundan sonra yaşayacağı sağlıklı cinsel hayatına ket vurabiliriz. Ebeveynliğin ilk kuralı; İnsan gelişimini bilmek ve çocuğunu tanımak. Fallik dönem dediğimiz Sigmund Freud’un takriben 2,5 yaşlarında başlayıp 6 yaşına kadar devam eden, çocuğun kendini, vücudunu tanıma dönemidir. Bu dönemde kendini fark etmesiyle birlikte inatlaşma, bencilik davranışlarının, en üst seviyesi bu dönemde yaşanır. Ben bu döneme küçük ergenlik derim. Yıllar içinde fallik dönemi zor geçen çocukların ergenliği daha da zor geçirdiğine şahitlik etmişliğim vardır. O yüzden bu dönem çocuğun kişilik gelişimi için önemli olduğu gibi ergenlikte neler yaşayabileceğinizin de küçük bir provasıdır. Peki, bu d

Kız Evlatlar…

“11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü” Ne yazık ki bütün toplumlarda farkındalık yaratma adına sürekli özel bir gün kutlanmaya çalışılıyor ve bu üzücü durumu, var olan bütün canlılar için kutluyor ya da anıyoruz. Umarım bir gün Dünya ülkelerinde böyle günlerin kutlanmasına gerek kalmaz… Peki, bugün nedir ve nereden çıktı? “11 Ekim, Dünya Kız Çocukları Günü olarak Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen ve her yıl kız çocuklarının karşılaştığı sorunlara dikkat çekmek amacıyla kutlanan özel bir gündür. İlk kez 2012 yılında kutlanmaya başlanmıştır. Dünya Kız Çocukları Günü'nün Tarihçesi:2009 yılında Kanada merkezli bir sivil toplum kuruluşu olan "Plan International", kız çocuklarının eğitimi, sağlık hizmetlerine erişimi ve eşit haklar için bir farkındalık kampanyası başlattı. Bu kampanya kapsamında, 11 Ekim'in "Dünya Kız Çocukları Günü" olarak kabul edilmesi talep edildi. 2011 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Kanada’nın önerisiyle 11 Ekim'