Kayıtlar

Temmuz, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gizli Otizm ve Yetişkinlikte Belirtileri

Hiç etrafınızda göz temasından ya da dokunmadan rahatsız olan, kaçınan eşiniz dostunuz olmadı mı? Ya da gereksiz yere gözle görülen takıntıya varan davranışları, hiç fark etmediniz mi? Ve hatta kocaman insanlar olmalarına rağmen parmak uçlarında uçarcasına yürüyenleri ya da toplum içinde hep pasif dinleyiciye rastlamadınız mı? Etrafınıza şöyle alıcı gözle bir bakın… Akademik olarak başarıları elde etmiş ancak sosyal ve duygusal olarak sizin bile fark edebildiğiniz davranışları sergileyen ve hatta “bu da böyle zor anlar ”dediğiniz mutlaka etrafınızda birilerini görebilirsiniz… İşte bu insanlar aslında çocuk yaşta fark edilmeyip kendi kendine öyle ya da böyle büyüyüp aramızda yer eden belki de en sevdiklerimiz… Gizli otizm belirtisi gösteren arkadaşlarımız. Gizli Otizm: Çocukluktan Yetişkinliğe Sessizce Taşınan Bir Nörogelişimsel Farklılık Otizm spektrum bozukluğu (OSB), bireyin sosyal iletişim becerilerinde farklılıklar ve sınırlı/tekrarlayıcı davranışlarla kendini gösteren nörogel...

Bize Neler…Neler Öğretiler…

Bu yazıyı hazırlarken aklıma 96 yıllarında Rengin’in seslendirdiği “Aldatıldık” şarkısı aklıma geldi. Şarkının sözlerini hatırlar mısınız? “Bize neler neler öğrettiler sevda üstüne… Aldatıldık aldatıldık sevda böyle değil… Ne masallar niniler söylediler sevda üstüne…Aldatıldık,aldatıldık dünya böyle değil… Ufalana ufalana kaç kuşak, eridik bu yollarda…Kimimiz yerle yeksan, kimimiz zor ayakta… Ufalana ufalana kaç kuşak, eridik bu yollarda…” diye devam eder şarkı. Anlayacağınız hayatımız boyunca hangi sebepten olursa olsun ya aldatılmışız ya da aldatmış… Bunca yıldır masallara kanmış ve bizim için önemli olan bütün değerlerimiz yerle yeksan olmuş durumda… Artık arkasına sığındığımız “ben haklıysam, devlet baba beni korur” kavramı çoktan masallarda yerini almış durumda. Evet, hiçbir dönemde dört dörtlük olmadık. Hayatımız hep bir kaosun içinde sürüklenip durdu. Ancak tesadüfi yaşamlar, hak arayışları bu kadar halkın canını yakmamıştır. Peki, biz bu hale nasıl geldik? Olumsuz olan her şe...

Kardeş Kavgaları

Her gün yeni bir aksiyon, kavga gürültü, cinnet geçirenler, cinayet işleyenler, enses ilişkiler ve “hadi canım” dediğimiz türlü türlü korkunç olaylar… Hep neyi paylaşamadığımızı düşünürüm, zira canlının yaşam süresi belli ki insan evladının ömrü çatlasan 80 yıl gibi bir süre ancak geçmiş tarihe baktığınız vakit kötülüğün genlerimizle bizlere geçtiği de ortada… Kardeş kavgası… El yapınca insanın ağrına gitmeyen, ancak karındaşın yaptığında hepimizi hüzne boğan ihanetler… Bugün size ki çoğunuz biliyorsunuzdur, Kabil ile Habil’in hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Tarihte ki ilk kardeş kavgası, ilk katil ve ilk cinayet… Kabil'in hikâyesi, hem Tevrat’ta (Yaratılış 4. bölüm), hem Kur’an’da (Maide Suresi 27-31. ayetler) yer alan ve insanlık tarihinin ilk kardeş kavgası olarak anlatılan bir olaydır. Kısaca özetleyelim: Karakterler: Âdem ve Havva: İlk insanlar, Allah tarafından yaratıldılar. Habil ve Kabil: Âdem ile Havva'nın oğulları. Kurban Olayı ve Kıskançlık: Allah,...

Ne Yazsam Ki…

Ülkemin neresinden tutsam elimde kalıyor. Haykırasım var ancak ne işe yarar onu da bilmiyorum. Kendi dertlerimizi unutup toplum dertlerini öne aldığımız ve sanki daha önceden yaşadığımız günlerin gerisin geri, önümüze çıktığını düşündüğüm bir metaforun içinde hapis kaldığımızı hisseder gibiyim… Güzel ülkemin neyine yanacağımı, Vallahi de Billahi de şaşırdım. İçinde türlü canlıları barındıran ormanlarımızın çatır çatır yanmasına mı, önüne gelinin tutuklanmasına mı, liselerin 2 yıl olması için yapılan çalışmalara mı, yoksa 9.sınıfta dersi kalanların borçlu geçip bir üst sınıfa geçilmesi için yapılan hazırlıklara mı ya da üzerinde Atatürk baskılı tişörtü gördüğü için “sen Atatürk’ü seviyor musun?” Diye soran zihniyet mi, en fenası ve kahredicisi el bebek gül bebek büyüttüğümüz evlatlarımızın bir nedenden dolayı şehit olmasına mı? 12 şehit dile kolay, milyonlarca hektar orman dile kolay, yozlaşmaya yüz tutmuş eğitim…Binlerce daha ilk aşamayı geçememiş sosyal-duygusal gelişimi yete...

HAYIR(SIZLAR)

"Hayır"ı Hiç Duymamış Çocuklar ve Gelecekteki Hal-i Pür Melalleri (keder dolu durumları) Ve karşımız da bizim, “ilgili ebeveyn” adı altında mahvettiğimiz hayatlar… “Benim çocuğum her istediğini alır, üzülmesine dayanamam.” Evet... İşte karşınızda: mini bir tiran! (Tiran teriminin kökeni klasik Yunanistan’a kadar uzanır anlamı zalim, baskıcı demektir ) Küçükken “hayır” kelimesini hiç duymamış, düşmeden kaldırılmış, ağlamasın diye çikolata stoklanmış, her “istemem” ine üç farklı seçenek sunulmuş bir nesilden bahsediyoruz. Şimdilik evde minik bir kral, ileride ofiste iş arkadaşlarının kâbusu. Küçükken: Market raflarında yere yatan çocuk, Okulda sıraya girmeyi “eziklik” sayan, “Bu benim hakkım” cümlesini gerekçesiz kullanan, Ödevini yapmayan ama “neden düşük aldım?” diye öğretmene trip atan… Ortalar da minnak gövdeleriyle krallığını ilan etmiş, daha sonra da akademik başarı sağlamış olsalar da tiranların ortalarda gezdiği bir toplum… Peki, “azıcık sınırsız olsa ne o...