Kendi Kendini Gerçekleştiren Kehanet
Kendi Kendini Gerçekleştiren Kehanet
Bu araştırma öğrenciler üzerin de ve
başarılarının nasıl etkilendiği hakkında yapılmış bilimsel bir çalışmadır.
Biliyorsunuz artık askerde olan bir oğlum
var. O da okumaya araştırmaya meraklı.
Bir tatil sabahı “anne sana mesaj yolladım
ona bakıp araştırır mısın? “ sesiyle güne merhaba! Demiştim. Yolladığı mesaj da
sadece Pygmalion yazılıydı. Köfte kesin biliyor ve her zaman olduğu gibi yine
beni ısınıyordur. Çünkü, beni hep tembellik ve teknolojiyi tam kullanamadığımla suçlar.
Anlayacağınız boynuzlar kulağı çoktan geçti.
Eğer farkındalıkları fark ettirerek çocuk
yetiştirirseniz sizi her gün sınava sokan evlatlarınız olur ki ben de iki tane
var isterseniz bilmeyin…
Onların sayesin de tembel olmak zaten
imkânsız…
Evet, Erçin’in mesajıyla bu nedir? Dedim.
Aslında günlük hayatta kendiyle ve
çevresiyle barışık insanların etrafına yaydığı pozitif bir enerji bu…
Tabi bilimsel adını, hayatımın için de ve
yaşamıma soktuğum her bilgi gibi bilmiyordum.
Aslında bu kavramı hepimiz biliyoruz ve
hatta atasözümüz bile var bilirsiniz “akıllıya 40 kez deli de sonun da deli
olduğunu kabul eder.”
Aslında meselenin özü bu.
Öğrenciler üzerine yapılmış bir araştırma
lütfen sonuna kadar dikkatlice okuyun ve son cümlelerimi dikkate alın olur mu?
Pygmalion Etkisi kavramını
doğuran Robert Rosenthal tarafından yapılan bir deneyin sonucunda, öğrencilerin
okul performansının öğretmenlerin onlar üzerindeki beklentisi ile doğru
orantılı olduğu ortaya çıkıyor.
California ilköğretim okulunda yapılan
deneyde, öğrenciler bir IQ testine tabi tutuluyorlar ve öğrencilerin birbirine
yakın puanlar aldığı sonuçlar sadece deney yetkilileri tarafından biliniyor.
Yetkililer gruptan rastgele birkaç çocuk seçerek, öğrencilere bahsetmeme kaydı
ile, öğretmenlere bu çocukların çok yüksek puanlar aldıklarını ve ileride çok
başarılı olacaklarını anlatıyorlar. Hâlbuki başarılı olacaklarını iddia
ettikleri çocukların IQ puanları sınıfın ortalamasında ve öğretmenlerin gerçek
test sonuçları hakkında bilgileri yok.
Bir yılın ardından testler tekrarlanıyor
ve 1 ile 2 sınıf öğrencilerinden, öğretmenlere övülenlerin sınıfın ortalamasına
göre çok daha fazla ilerleme kaydettikleri gözlemleniyor. Özellikle ufak
yaşlarda, öğretmenlerin öğrencilerin potansiyelleri üzerine olan düşünceleri,
öğrencilere karşı davranışlarını ve yaklaşımlarını etkileyerek, çocukların daha
başarılı olmasını sağladığı ortaya çıkıyor.
Robert Rosenthal’a göre çocukların bu
gelişimi öğretmenlerin davranışlarındaki bilinçli ve bilinçsiz 4 faktöre bağlı.
1-) Ortam
Öğretmenler gelişme potansiyeli olan
öğrencilere hem sözel hem de davranış olarak daha sıcak bir öğrenme ortamı
sunarlar.
2-) Öğretme Miktarı
Öğretmenler, öğrenme potansiyeli olduğuna
inandıkları öğrencilere daha fazla bilgi ve malzeme sunarlar.
3-) Cevap Fırsatı
Bu öğrencilere daha çok parmak kaldırma,
cevap verme ve daha uzun konuşma fırsatı sunulduğu için, dâhil olmayan sessiz
öğrencilere göre çok daha fazla gelişme fırsatı bulurlar.
4-) Geri Bildirim
Bu maddenin yarısı, seçilmiş öğrencilerin
yaptıkları karşısında öğretmenlerden daha pozitif yorumlar ve dönüşler
almalarına dayanıyor. Diğer yarısı ise çok ilginç bir şekilde yaptıkları
negatif şeylere karşı verilen tepkiler ile ilgili. Gözde öğrenciler yanlış
cevap verdiklerinde öğretmenler yanlış deyip geçmek yerine, neden hata
yaptıkları üzerine yorumlar yapıp onlara daha da katkıda bulundukları tespit
edilmiş. Aynı şekilde öğretmen, çok şey beklemediği öğrenciye yanlış-otur gibi
cevaplar verdiği için, bu öğrencilerin hatalarından ders alma ihtimalleri
oldukça düşüyor.
Okul yıllarını düşünecek olursanız, hocaların gözde öğrencilerini ve sınıfın aptal olarak etiketlenen çocuklarını muhakkak hatırlarsınız.
Biraz önce bahsettiğim 4 kural iş
hayatında da patron-çalışan arasında aynı mekanikler ile işler. Patronunuz
ve üstünüz potansiyelinizi fark ederse, size gelişmeniz için daha çok iş verir,
daha iyi yorumlar yapar veya toplantılarda daha çok söz hakkı sunar. Ne yazık
ki iş hayatında bu durum tam tersi şekilde de işleyebilir. Bazı patronlar,
potansiyeli yüksek ve başarılı çalışanların gelişimini kıskanarak onları
kısıtlama ve bastırma yöntemine giderler.
Ki bu olay ikili ilişkilerde de yaşanır. Eğer
partneriniz sizden daha az başarılı, aktif
ve dışa dönük ise karşı taraf onun çok önemli olmayan bir kusurunu sürekli
gündeme getirerek onu ezmeye kendine biat etmeye zorlar.
Burada kendimden de örnek vermekten hiç
çekinmem bir zaman iyi gazeteci ve yazar olduğunu savunan talihsiz olduğum bir arkadaşlık
dönemi yaşamıştım. Kendi gazetesine kendi istediği için yazarken ve ciddi okuyucu
potansiyelim varken beni öyle bir hale getirmişti ki yazı yazamadığımı
düşünmeye başlamış ve her yazım sonrası onun onayını bekler olmuştum. Korkunç
bir özgüven yitimi. Sonraları fark ettim
ki başarım ve toplumda saygın varlığım onu rahatsız ediyordu bunu fark etmem
iki yılımı aldı. Yılda iki kez zorla köşe yazan, yandaş haberler yapan, atıp
tuttuğu insanlarla omuz omuza yola devam eden ve aslında bir hiç bile olamayan
ve hatta standart paylaşımlarına bile kendi yorumunu katamayan bir ego
sarhoşuyla karşılaştığınızda inanın ki biraz sonra açıklayacağım kendi kendini
gerçekleştirme kehanetini yaşıyorsunuz.
Dilerim ki karşınıza böyle kötü yürekler
çıkmaz…
Kendi Kendini
Gerçekleştiren Kehanet Nedir?
Pygmalion Etkisi aslında temelini
sosyolog Robert King Mertontarafından ortaya atılan “kendi kendini
gerçekleştiren kehanet” kavramından almıştır. Robert’in deyişi ile:
“Kendi kendini gerçekleştiren kehanet, başlangıçta, bir
durumun yanlış bir şekilde değerlendirilmesinin, davranışları etkilemesi
sayesinde bu yanlış anlayışı sonuçta doğru kılmasıdır.”
Kehanetlerin kendi kendilerini
gerçekleştirmesinin nedeni ise geri bildirim döngüleridir.
Bir öğrencinin başarılı olduğuna
inanılırsa, öğrenci daha önce bahsettiğim ortam, öğretme miktarı ve cevap
fırsatı ile ödüllendirilir. Bu ödüller sayesinde öğrenci kendini geliştirme
fırsatı bulur ve sonuç olarak da uzun dönemde başarılı bir öğrenciye dönüşür.
Bu pozitif geri bildirim döngüsü olarak adlandırılır.
Pygmalion Etkisi‘nın tam tersine ise
literatürde Golem etkisi denir. Bu durumda da negatif bir geri bildirim döngüsü
oluşturularak, potansiyeline ve yeteneğine inanılmayan kişilere kendilerinin
geliştirme konusunda daha az fırsat sunulur ve bu nedenle daha az gelişirler.
Ve öğrenciler üzerine yapılmış olan bu
araştırmalar aslında bütün insanlar için geçerli eğer siz çocuğunuzu
yetiştirirken ya da yanınızda çevreniz de bulunan insanlara başarabileceğini, ona
inandığınızı, güvendiğinizi beden ve sözle ifade ederseniz kimsenin
başaramayacağı hiçbir şey olamaz.
Kişi ne kadar donanımlı olursa olsun
mutlaka dış motive olmak zorundadır.
Eğer kendi kendini gerçekleştiren kehanet
gibi sürekli olumsuzlukları ya da olumlu duyguları kişiye aktarırsanız artık
karşınızdaki o olduğunu kabul etmeye başlar.
Yani yaramaz olduğunu düşündüğünüz bir
çocuğa sürekli “sen yaramazsın” dendiğin de çocuk bir süre sonra “evet ben
yaramazım ve gerekeni yapmalıyım”la hayatına bu şekilde yön vermeye başlar.
Biz buna evrende olumsuzluğu çağırma
diyoruz aslında.
Tıpkı bir yetişine “sen zaten kötüsün o yüzden
iyi olmak için uğraşma” mesajını verip onun kötü olduğunu ona kabul ettirmek
gibi bir durumdur.
Bir süre sonra bilinç şunu der “ Ben zaten
kötüyüm herkes aynısını söylüyor” diyerek kötülüğe devam eder.
Hayattaki başarılarımız ve önümüze çıkan fırsatlar
öncelikle kendimize olan inancımıza bağlı olsa da diğer insanların payını da
göz ardı etmememiz gerekiyor. Neler başardığımız, nasıl düşündüğümüz, nasıl
davrandığımız ve yeteneklerimizi nasıl algıladığımız etrafımızdakilerin bizden
beklentileri çerçevesinde büyük ölçüde etkilenebilir.
O yüzden önce kendimizi tanımalıyız. Çevremiz
de bize negatif yükleme yapan, başarısız, kıskanç ve kendi hayatına ve yaşamına
bir şey katmamış insanlardan mutlaka uzak durmalıyız.
İnsan dediğimiz varlık aslında o kadar güçlüdür
ki eğer şartlar oluşturduğu sürece başaramayacağı hiçbir şey olamaz….
Unutmayın!
İmkansız.. Diye hiçbir şey yoktur. Yeter
ki çevresel faktörleri, içinizdeki saklı
gücü fark edin ve onu yönlendirme becerisini kazanın…
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça
kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder