Ben Buldum… Katil Uşak!

Ben Buldum… Katil Uşak!

15 ay sonra 50 yaşını dolduracağım. Tabi ki ömrüm yeterse,49 yaşına girdiğim de nasıl ki bir şeyler değişmeyecekse, 50 yaşı gördüğümde de her şey aynı kalacak.

Tam 26 yıldır sayısını hatırlamadığım öğrenci ve aile yetiştirmeye, dilim döndüğünce akademik bilgilerimle beraber tecrübelerimi aktarmaya gayret ettim…

“Peki, ne değişti?”  demek, istemiyorum, ancak “yetti mi?”  Asla!

Daha insani duyguları yoğun, daha mutlu, daha sosyal nesiller yetiştirmek için çabalayan, benim gibi eğitimcilerin varlığına hep inanmışımdır. Ya da hep inanmak istemişimdir.

Bu yetiyor mu? Asla!

Mesleğe ilk başladığım sıralar genel olarak aileler Lise mezunu ama gerçek anne babalardı. En azından, bilen bir insanı dinliyor ve sizinle birlikte ortak çalışmalara katılıyorlardı. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, lisans ya da lise mezunu olup farklı meslekler de çalışan aileler size gelip çocuk gelişimi hakkında bilmiş bilmiş nutuklar atmıyorlardı. Onlar farkındaydılar, bu iş eğitimcinin işiydi ve bize gelen çocuklar eğitim için bizleydiler.

O zaman şunu söylemiştim “bir de bu ailelerin çoğunluğu iyi eğitimlerden geçmiş insanlar olsalar, var ya ne güzel çocuklar yetişir”

Halt etmişim!  Şimdi ki durum korkunç.

Eğitimli çokbilmiş bir kitleyle, internetten öğrendikleri bilgiler ve aslında ana-baba olmanın evcilik oyunu sananların dünyasın da kayıp bir nesil yavaş yavaş geliyor.

Bizlerin gücü yetiyor mu artık? Asla! 

Çocuk yetiştirmek barbi bebeklerini süsleyip püsleyip giydirmek değildir. Çocuğun bir doğası vardır ve hareketli, kanlı canlı varlıklardır. Ben onlara  minnak insanlar derim.

Ancak şuan, vicdan azabı mı? Yoksa kameraya oynamak mı? Bilemiyorum ama çocuğunu çok iyi tanıdığını sanan, çocuğundan bihaber ve sonra da “ bu çocuk neden böyle?” Diye anlamsız sorgular için de, ne ne istediğini bilen, ne ne yaptığının farkında olan, iyi anne baba rolüne bürünmüşler ortalıkta cirit atıyor.

Yazık ki çok yazık!

Ben ihtilal sonrası yokluğun, sıkıntının, var olma mücadelesi veren bir dönemin çocuğuyum. Ancak annemin Barbara Cartland aşk romanlarını, Ömer Seyfettin klasiklerini ya da babamın yasaklı bile olsa Aziz Nesinlerini, hiç bulamazsa ansiklopedi okumalarını hiç unutmadım.

 

Hayat şuan yaşadığımız zamana göre çok zordu. Yokluk, imkânsızlık ve toplumun yeniden şekillenme mücadelesi…

 

Ama hiç birimiz asi, şımarık, küstah, ısrarcı büyümedik Hatırlayan bilir, Turgut Özal ile birlikte Ülkem hızla yenilikleri tanıdı. Alışık olmadığımız, birden yaşadığımız bu teknolojik ve sosyolojik zıplama sonucu , halk şartlarını zorlayarak ihtiyaç olsun olmasın o dönemde yeni tanıştığı teknolojik bütün cihazları almaya çalışırken gıda sektörü de bu hızdan nasibini almıştı, anlayacağınız parası olan olmayan herkese artık bütün reklam pazarları açılmıştı.

 

Tüketim çılgınlığı daha o yıllar da başlamıştı. Çağ atlamayla beraber kültürel değişimler de başlamıştı.

 

Yani artık her istediğimizi alabilir giyebilir, yiye bilirdik. Ancak çocuk olarak şunu da çok iyi bilirdik, eğer alınması gerekene bütçe varsa alınır, yoksa ısrar etmenin hiçbir anlamı olmazdı.

 

 Peki, şimdi ne oldu da; Sinirli, geçimsiz, uyumsuz, huysuz, asi, başarı düzeyleri, algıları düşük çocuklar yetişmeye başladı…

 

Mutlaka sokakta ya da herhangi bir sosyal çevrede çığlık atan, annesine-babasına tüküren ve hatta küfür edip tokat atan ve istediği yapılmadığı için kendini yerden yere atan çocuklarla karşılaşıyorsunuzdur.

 

Ya da…

 

Ergenliğe yeni girmeye çalışan çocukların küstah tavırları, saygısızlıkları, argolu küfürlü konuşmaları, mutsuz, memnunsuz tavırları ve hatta gözle görülür nikotin bağımlısı oluşlarına şahit olmuşsunuzdur.  


Neden?

Türkiye de 12 Eylül sonrası hızla kültür değişimi başlamıştır. Siyasi nedenlerden canı yanan aileler, çocuklarını mümkün olduğunca apolitik yetiştirmeye çalışırken daha esnek davranmaya başlamış, olması gereken tatlı disiplin yavaş yavaş elden gitmeye başlamıştır.

İşte o çocuklar biziz…

Biz yaşlardaki anne babalar eğer bu kültür değişiminin farkına varamamışlar ve dengeyi kuramamışlarsa çocukları apolitik, daha eller havaya tarzında yetişirken;
bir gün biri;  “Çocuklarınızla arkadaş olun” diyerek, zaten tam oturmamış, ne yapması gerektiğini kavrayamamış ana babaların karşısına yeni bir metot olarak çıkarmıştır.

Ve çocuklarla kanka olan ana babalar daha büyük kaos içine sürüklenmiş, sonra da birinin çıkıp “yok arkadaş olmayın, siz anne- baba olun “sözleriyle iki arada bir derede kalarak çocuklarını büyütmeye çalışmıştır.

O arada saygı,vicdan,hoşgörü,ananeler uçup gitmiş, tekrar ana-baba olmaya çalışan bir kitle çocuk sahibi olmaya başlamıştır….   

Ülke insanı olarak şunu beceremedik;

Evet, yeniliklere ayak uydurmaya çalışalım ama sanal dünyadan değil öğrenmemiz gerekenleri gerçek eğitimcileri dinleyerek, Türk insanının sosyo-ekonomisi, toplum normları  ve inançlarını göz önüne alan eğitim sistemlerini takip ederek yapmalıydık.

Çocuk yetiştirmeyi beceremedik...

 Çünkü ;  40-60 yaş arası olan bizler yeterli akademik eğitimler alamamış, bu eğitimleri alan çocuklarımıza hami, bilen gibi davranarak onlara kaldıramayacakları sorumluluklar yüklemiştik.

Şimdi bu çocuklar 30 yaş ve üzeri, her şeyi bilen, her halttan anlayan, anladıkları için de türlü hatalar yaparak çocuk yetiştirmeye çalışına bir kitleyi oluşturmaktadır.

Ne acıdır ki bu yaş kitlesi artık eğitimci, öğretmen ya da eğitim kurumlarında çalışan etkin insanlar, yani artık siz düşünün yetişen çocukları…

Sonuç itibarıyla; bu gençlerin ve çocukların hiçbir suçu yok, bizler ektiklerimizi biçmeye başladık,
Tekrar yazıyorum, bu durumdan  ne hükumetlerin suçu vardır , ne de siyasi dalgalanmaların.Bizleri yönetenler yönettiklerini daha rahat güdümleyebilmek için bunu hep yapar ,

Yaptılar…

Yapacaklar…

Yapmaya devam edecekler…

İş, biz yetişkinlerin artık bu toplum çöküşüne “dur!” dememiz gerekir.

Toplumun değişimi önce aileden başlar…
Siz,  örf, adet ve ananelerinize sahip çıkın ki evlatlarınız da yolunuzdan gitsin…
Siz, örnek olun ki onlar da örneği takip etsin…
Siz, ayak izlerinizi sağlam belirleyin ki yavrularınız o izleri takip edebilsin…

Yoksa ben katili buldum…

Katil Uşak!

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın,akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…