Kayıtlar

Mart, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Valla Ben Dersimi Aldım, Hadi Barışalım Artık!

Valla Ben Dersimi Aldım, Hadi Barışalım Artık! Evren bize bir ceza veriyor ve çok da haklı, öyle azgınlaştık öyle edepsizleştik ki bütün bunları hak ettik… 13 Mart’tan bu yana Bakanlık talimatıyla kurumlarımızı kapatmak zorunda kaldık ve dedikleri gibi evde kalıyoruz… Şükür kira derdim yok, biraz emekli maaşım, yetişebildiği kadar azar azar mesai arkadaşlarıma dağıtmaya çalıştım. Şimdilik ev halkı da çalışıyor… Ama nereye kadar? Okumaya vakit bulamadığım kitaplarımı tek tek okuyorum, Saçma salak TV programlarını seyrediyorum, Ev işlerini yapmaya çalışıyorum, Ama nereye kadar?   Valla da Billa da ben dersimi aldım, hadi artık barışalım! Ancak benim ya da bizler gibi zaten doğrunun peşin de, ağır aksak yaşamını sürdürenlerin ders alması yeter mi ki? Asıl bu dersi alması gereken bizi yönetenler, hala kapalı kapılar ardından işler çevirmeye devam ederse, doğruyu konuşan esnaf kardeşimize soruşturma açmak gibi anlamsız mesai harcarsa, bakanların

SI-KIL-DIM!

SI-KIL-DIM! Evet, günlerdir korona ile yatıp koronayla kalkıyoruz ve kimle savaştığımızı bilmiyoruz… Düşmanını tanımamak, gerçekten can sıkıcı bir durum . Dünya, Donkişot gibi boşluğa kılıcını sallayıp duruyor… Sinirler bozulmaya başladı, belirsizlik ekonomik sıkıntıları kat ve katlarken, çıkmayan sokağa çıkma yasağı daha çok gerdi halkı… Şu güne kadar yapılan açıklamalardan anlaşılıyor ki bu virüs herkese bir şekilde geçecek, bağışıklık sistemi daha sağlam olanlar hafif atlatırken, virüsle birlikte hastalıkları olanlar da ağır ya da ölümcül olacak. Anlaşılan o ki yığılma olmasın ve sağlık hizmeti çökmesin diye bizlere evde kalmamız telkini veriliyor. Kendimizi karantinaya aldığımız günden bu yana, elbette bu duruma hazır olmayan bizleri çok ciddi ekonomik dar boğazı soktu. Ev de yetişkin olarak sıkıldık demeye başladık… Ya çocuklar? Doğaları gereği hareketli kıpır kıpır olan çocuklarımız, aslında bizden daha zor durumdalar.  Çünkü; anlatmaya gayret et

Bir gün Kendi Silahınızla Vurulacağınızı Hiç Düşünmediniz mi?

Bir gün Kendi Silahınızla Vurulacağınızı Hiç Düşünmediniz   mi? Herkes korona virüsüyle ilgili sürekli teoriler üretip başımıza neler gelecek anlatıp duruyor. Malum bir vatandaş ve özel sektör emekçisi olarak ‘‘ne olacak bundan sonra’’ ben de dedim? Diyorlar…. Diyecekler ve demeye devam edecekler… Bizi yönetenler bizden daha çok her şeyin farkında, farkında da kara gün akçeleri oy verecek kıvama getirilen bir zümreye gidince, bir de sol cepten sağ cebe yer değiştirince şimdi şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilemez hale geldiler… Kan çanağına dönmüş gözleriyle ‘‘Çırpınır Karadeniz’’ durumundaki Sağlık Bakanı neylesin…. Zamanın da şak şaklayan ‘‘olsun bakalım’’ diyen diğer siyasi partiler, tek adamın ağzından çıkan iki cümleyle kriz nasıl yönetilirmiş gördüler…. İnternet okulların da sınıflardaki eğitim videolarının arasına karışan müstehcen sahnelerin de (yersen) araya karışması…. Aklıma ben çocukken karate filmlerinin arasına pornografik sahneler serpişt

Karantina Günleri…

Karantina Günleri… Öyle şu kişi öldü, bu hükumet ne yapıyor, sonumuz ne olacak serzenişlerini yazıp kasvet dağıtmaya hiç niyetim yok… Gün umut etme, iyi düşünme ve yaşadıklarımızdan ders alma günü… Kendimizi evlere kapattık, kimimiz zorunlu olarak devletin talimatıyla, kimimiz tehlikenin şaka olmadığını anlayıp önlem alma adına… Önceleri ben de bir panikledim ‘‘şimdi ne olacak?’’ diye. Sonra abartıldığını düşünüp, yarın bir gün biter işimize gücümüze döneriz diyerek tatil moduna girdim. Hiç seyretmediğim kadar televizyonda ki programları takip ettim. Sanal haberleri, kanalların haberlerini, uzmanların görüşlerini, fukara gazetesinin teorilerini 13 Mart’tan bu yana bir bir takip ettim ancak yaşanan belirsizlik dedi   ki;‘‘ yüreğini tüketme al önlemini otur evin de sabırla bekle ne olacaksa olacak…’’ Ve, baktım ki evde oturduğum sürede bensiz de yaşam devam ediyor, baktım ki; aslın da yetiştiğimiz hiçbir yer yok, 31 yıllık çalışma hayatımda doğumlar ve ölümler

Ha Gayret! Krizin Yarım Bıraktığını Virüs Tamamlamak Üzere…

Ha Gayret! Krizin Yarım Bıraktığını Virüs Tamamlamak Üzere… Geçmiş yıllardan gelen bir kriz hikâyemiz vardı. O günden bu yana intihar edenler, iflasını açıklayanlar, borç harç ayakta durmaya çalışanlar… Farkındaysanız şu aralar azıcık nefes almaya başlamıştık. Kriz bizim sektörü, yani eğitim sektörünü 5 yıldır etkisi altına alırken son 2 yıldır da hepten hepimizi dar boğaza sokmuştu. Şu günlere gelene kadar; SSK primleri,personel ödemeleri,vergiler,arkadan ödenmeye çalışan krediler derken buralara kadar gelindi.Yılbaşından bu yana piyasa biraz rahatlamaya başlamış ‘‘oh! Şükür artık önümüzü görmeye başladık’’ derken… Pat! Bir virüs ortaya çıktı… Evet, sağlık her şeyden önemli bu bir gerçek. Peki, sular durulduğunda ne olacak? Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı kendine göre önlemler alıp bir yol haritası belirledi, Ya, Maliye, Ekonomi,Çalışma ve Sosyal   Bakanlığı ne durumda? Cumhurbaşkanımız hiç halka seslenmedi, anlayacağınız o taraflar da ölüm s

Eskilerin Vardır Bir Bildiği…

Eskilerin Vardır Bir Bildiği… Gerçi eskiler yazdım, sanki ben eskimemişim gibi… İşimiz çocuklar olunca hiç yaşlanmayı kabul etmiyoruz galiba, ancak atalarımızın yaptıklarını, mantık ölçüsün de takip ettiğimiz de hep onların haklı olduğunu sürekli görüyoruz. Aslında ananelerimiz, gelenek ve göreneklerimiz bizim tekrar tekrar aynı yoldan geçmemizin gereksizliğini gösteren çok önemli bir kılavuz, modern dediğimiz çağ da geçmiş ile geleceği neden birbirinden ayırıp fikir almayı reddediyoruz bunu hiç anlamadım. Şimdi kimsenin ‘‘burnuna koymadığı’’ kolonya nasıl da önemli bir steril malzemesi oldu. Biz Türklerin en göz de kokusu;   misafire sunulan, fenalaşınca ilk yardımımıza koşan, sıcakta ferahlamamızı sağlayan,çocuklarımızın cebine minik şişeler koyup sık sık ‘‘okulda sürün’’ dediğimiz,bir taraflarımızı yaraladığımız da,kaşıntımızın olduğun da kullandığımız… Şimdi önemsediğimiz kolonyalar değil miydi? Evet, hatta umumi tuvaletler de masanın üzerin de elimize sürelim diye,

Bir Virüslük Canımız Var…

Bir Virüslük Canımız Var… Geçen aylar da yaşana deprem, sınırdaki savaş, şehitlerimiz, sınır kapılarının açılıp insanların perişanlığı, ekonomik sıkıntılarımız, ardı ardına gelen zamlar, intiharlar, Gibi.. Gibi… Dünyayı ve Ülkemizi ilgilendiren acılar,sorunlar pufff  birden bire uçup gitti…. Ya şimdi, ana gündem Corona denilen bir virüs… Ney miş? Bir virüslük canımız varmış… Hani,  geçen yazımda da bahsetmiştim, “ biz ayarsız milletiz” diye. Şimdi deyin bana doğru bir tespit yapmış mıyım,  yapmamış mıyım? Hele sanal dünya da yaşanan trajikomik paylaşımlara ne demeli ki birkaç paylaşımla ben de katıldım bu furyaya, kendini yakan mı istersiniz? Saçma maskeler yapıp takanlar mı istersiniz? Ayrıca ironi ve kara mizah yeteneği güçlü bir millet olduğumuzu bir kez daha kanıtlamış olduk. Daha bitmedi ya, marketler de stokları bitirecek kadar, deterjan alam furyası, öğrencim bile “Seray teyze burada kullandığınız pembe deterjanı  (dezenfektan maddesi)  şişe

Ne Ayarsız Milletiz…

Ne Ayarsız Milletiz…   Bu hafta sonu yaşam becerileri programı eğitimimiz vardı. O yüzden sanalı da medyayı da pek takip edemedim. Akşam bir göz atmak istedim sanal âleme “Emekçi Kadınları anma günü”ydü, gerçi anlamından çoktan çıkıp eğlence gününe dönmüş durumda.    Herkes patır patır sayfaların da Kadınlar günü kutluyorken, gözüme trafik kazası ilişti devrilen minibüs ve kazazede kadınlar topluluğu, ne bilim içimden gülmekle üzülmek arasın da bir duygu geldi geçti…   Yaşam Becerileri programı Uluslar arası Lions Kulüpleri birliğinin satın aldığı ve son 20 yıldır okullara tanıtılan, eğitimci yetiştiren bir programdır. Elbette orada ki konumuz da temel eğitim ve çocuklar.    Eğitmen öğretmenimin bir lafını hatırlattı bu Kadın günü etkinlikleri. Öğretmenimiz, “biz ayarsız bir toplumuz” demişti.    Evet,gerçekten ayarımızı bir türlü tutturamadık gitti…   Bakın; Çocuk yetiştirmeye çalışıyoruz. Birileri, “çocuk merkezli eğitimle çocuklarınızı yetiştirin” diyor. Biz