Bir gün Kendi Silahınızla Vurulacağınızı Hiç Düşünmediniz mi?


Bir gün Kendi Silahınızla Vurulacağınızı Hiç Düşünmediniz  mi?

Herkes korona virüsüyle ilgili sürekli teoriler üretip başımıza neler gelecek anlatıp duruyor. Malum bir vatandaş ve özel sektör emekçisi olarak ‘‘ne olacak bundan sonra’’ ben de dedim?

Diyorlar….

Diyecekler ve demeye devam edecekler…

Bizi yönetenler bizden daha çok her şeyin farkında, farkında da kara gün akçeleri oy verecek kıvama getirilen bir zümreye gidince, bir de sol cepten sağ cebe yer değiştirince şimdi şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilemez hale geldiler…

Kan çanağına dönmüş gözleriyle ‘‘Çırpınır Karadeniz’’ durumundaki Sağlık Bakanı neylesin….

Zamanın da şak şaklayan ‘‘olsun bakalım’’ diyen diğer siyasi partiler, tek adamın ağzından çıkan iki cümleyle kriz nasıl yönetilirmiş gördüler….

İnternet okulların da sınıflardaki eğitim videolarının arasına karışan müstehcen sahnelerin de (yersen) araya karışması….

Aklıma ben çocukken karate filmlerinin arasına pornografik sahneler serpiştirirlerdi.  Masum bir afiş ve afişten farklı bir film gösterimi…

Niye böyle yaparlardı bilmem, galiba yasaktı yakalanınca ‘‘pardon araya karışmış’’ demek için böyle bir yöntem mi, kullanılıyordu acaba? Kim bilir…

İşte, bütün bu anılar canlandı, bende.

Peki, hiç mi? kendi silahınızla vurulacağınız aklınıza gelmedi? Bence, hala gelmiyor ki eğitimin içine bile parçalar atabiliyorsunuz.

Farkındasınızdır, yetkililer virüsle ilgili bilgileri ve korunma şeklini anlatırken, hangi kesime söz geçiremiyor?

Hala toplu toplu etkinlik yapan, ‘‘bize bir şey olmaz’’ diyen,ziyaretlerini gezmelerini aynı hızla devam ettiren….

Ve hatta edepsizlikle şakayı karıştırıp, yaşı başlı insanlarla dalga geçenler, ‘‘Allah’tan geldi’’ diyenler, kapalı cami kapılarını tekmeleyenler kimler?

Oy toplamak, biat ettirmek, muhtaç  bırakıp, sorgulama yeteneğini yitirttiğiniz bir toplumu sizler meydana getirmediniz mi?

Şimdi de artık sizi dinlemez oldular ve belki de bu kadar hızlı yayılmayacak bir virüsü cehalete sürüklediğiniz bir zümre sayesin de hızını katlatarak yaymaya devam ettiriyorsunuz.

Değer miydi?

Şimdi, halka konuşmanızı bile tele konferansla yapıyorsunuz. Değer miydi?

Bir toplumu hastalıktan ziyade, helak edecek en fena salgın cehalettir!

Bu kadar günahsız canın, şehitlerimizin, doğru ya da yanlış güven verdiğiniz onca mültecinin, minicik bebelerin, halkın, perişanlığının bedelini nasıl ödeyeceksiniz?

Bu serzenişim sadece iktidara değil, bütün siyasi kimliklere, aydın geçinip ilkelerini satanlara…

Bu anıyı biliyorsunuz. Atatürk’ün Mersin’e yaptığı gezilerden birinde, kentte gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş; 

 ‘‘Bu köşk kimin?’’ ‘‘Kirkor’un’’

Ya şu koca bina kimin? ‘‘Yorgo’nun’’

‘‘Ya şu apartman kimin?’’ O da Salomon’un’’

Atatürk biraz sinirlenerek sormuş; ‘‘Onlar bunları yaparken ya siz neredeydiniz?’’
Toplananların arkalarından yaşlı bir köylünün sesi duyulmuş: ‘‘Biz Yemen’de Tuna boylarında, Balkanlar’da, Arnavutluk dağlarında, Kafkasya’da, Çanakkale’de, Sakarya’da savaşıyorduk paşam!’’

Peki, yıllardır bizi yönetenler, çocuklarımız; ‘‘ülkemizi bu hale getirdiklerinde, siz neredeydiniz’’ diye sorduklarında, siz ne cevap vereceksiniz?

Kendi silahınızla vurulabileceğinizi hiç düşünmediniz mi?

En kısa zaman da bu illetten kurtulup, dersler alarak normal hayatımıza dönebilmemiz dileği ile…

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Lütfen!
Geleceğimiz,çocuklarımız için Evde Kalın ve 14 Kuralı uygulamayı unutmayın….  

     
  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…