İkinci dalga çabuklaşsın diye mi, açıyorsunuz?


İkinci dalga çabuklaşsın diye mi, açıyorsunuz?

Takriben Aralık ayı gibi bir söylenti ‘‘Çin’de salgın var…’’

Kimi ‘‘oh olsun!’’ dedi, kimi türlü senaryolar üreterek, salgının korona virüsünden ileri geldiğinin açıklamalarını yaptı. Salgın çok uzaktaydı, ‘‘bize gelene kadar oo’’ dedindi ve dönem dönem özellikle Çin de yaşanan salgınlar akla gelerek doğal karşılandı ki doğruluğunu tam bilmem ancak Dünya Sağlık Örgütünün ülkeleri ikaz ettiği de söylendi. Ancak yine kimse dikkate almadı…

Takii Mart ayına kadar. Pat bir kararla önce eğitim kurumları kapatıldı ve sonra diğerleri takip etti bu süreci.

Ve yine pat diye normalleşme sürecine gidildi. Hala aşının bulunmaması, ölümlerin ve bulaşıcılığının hızla devam etmesine ve hatta çocukların da bu salgından etkilendiği haberleri gelmesine rağmen…

Dünya için beklenmedik, hazır olunmayan bir durumdu ve herkes şaşkın ördeğe dönmüştü…

Maske takma zorunluluğu, mesafe koruma ve temizlik kuralları derken, önüne gelene yazılan milyonluk cezalar…

Evet, o gündür bugündür bizler, çocuklar ve 65 yaş üstü kısıtlamalara uyarak dışarı çıkmadık ve ne denirse yapmaya başladık. Hoş, çıksak ne olacaktı ki iş yok, güç yok zaten her yer kapalı, açık alanlar yasak 13 Mart’tan bu yana gönüllü karantinayı yaşamaya razı geldik.

Peki, şimdi ne yapılmaya çalışılıyor. Binlerce insan öldü, ölenlerden çok da hasta insanlar var. Berberleri açtınız, kimseye test uygulamadan ve her gün pozitif çıkıp salgını yayan berber hikâyelerini takip ediyoruz. AVM leri açtınız hasta oranı yükseldi…

Şimdi de özel kreş, gündüz bakımevleri ve çocuk kulüplerini 15 Haziran’da açacağınızı söylüyorsunuz.

Bunca yaşadığımız sıkıntı, perişanlık hiçbir önlem almadan normal hayata geçelim mi diye yaşandı?

Eğer, kreşleri açtığınızda daha ne felaketler yaşanacağının hala farkında değil misiniz?

Bu bebeler hangi kurallara uyabilecek? Kaç kişi bu çocukları 12 saat boyunca maskeyle gezdirip, ‘‘arkadaşından uzak dur’’ diyebilir?

Peki, bütün öz bakımıyla ilgilenen, birebir eğitim veren, personeli kim koruyacak?

Aileler salgının hala öneminin farkında değil, çocuklarıyla zaman geçirmekten sıkıldılar. Peki, çocuktan bulaşacak salgını kim önleyecek?

Biz, istediğimiz kadar kurallara uyalım ki zaten salgından önceden hijyene dikkat etmek zorundaydık. Kullanacağım maskemi, dezenfektanı,eldiveni  bile gidip yuvadan almıştım. Bunda hiçbir problem yok.

Şimdi, tek tek öğrencilerim ve ailelerini, bizleri teste mi tabi tutacaklar?

Çocuk sayısını azalttın, hijyen kurallarına uydun, tamam da ya ben pozitifsem ve bunu çocuğa, çocuktan da ev de ya da çevresinde ki en zayıf halkaya bulaştırırsa, o zaman ne olacak?

Ya da ben hipertansiyon hastasıyım yani riskli grup, bana öğrencimden korona bulaşırsa o zaman ne olacak?

Lütfen, bizlerin kısmi çalışma ödeneğini ya da ücretsiz izinli ödeneğini ödemekte zorlandığınız için bu salgını daha vahim duruma getirmeyin.

Korumakta zorlanılacak en riskli gruba bu şekilde izinler vermeniz önüne geçilmeyecek bir faciaya dönüşecek….

Büyüklerin bile beceremediği kuralları çocukların nasıl uygulamasını beklersiniz?

‘‘İsteyen açmasın’’ dediğinizi duyar gibiyim.Bir kurum açarsa sizce diğerleri kurumunu açmamazlık edecekler mi? Çünkü, bir de bunun sezonu var, Eylül….

Sizce, kaç kurum Eylül döneminin de öğrencisiz geçmesini göze alır?

Şimdi, çalışan annelerin de ‘‘perişan olduk ama…’’ dediklerini duyar gibiyim
Evet, perişan oldunuz ancak çocuğunuzla bir kişi ilgileniyor ve dışarıdan gelse de ona üç kuralı uygulatabilirsiniz? Çocuğunuz maske takmasa da…

Peki, ailelerden gelen çocuklara kuralları uygulatsanız da onların pozitif olabilme ihtimali, o ne olacak?

Anlayacağınız bu gerçekleşirse yeni bir dalganın beklenenden erken gelmesi kaçınılmaz…

Biliyorum ki bütün bu hızlı normalleşmeye girmemizin sebebi ekonomimizin artık bu süreci kaldıramayıp, az da olsa işsizlikten ödenen maaşların hazinede yeterli nakdin olmamasından kaynaklanıyor.

Şimdi merak ettiğim şu; yıllardır aidat ödenen meslek odaları nerede?

Hiç üyeleri ne haldedir sordular mı?

Her meslek odası kendi üyelerine bir miktar karşılıksız nakdi yardım yapamaz mıydı?

Aidat günü geçince mesajla hatırlatan odalar, üyelerinin zor durumun da neredeler?

Bırakın salgını, doğal afetler de hangisi üyelerine yardım etti?

Devlet, devlet diyoruz da yıllarca aidatı ödenen odalara neden kimse hesap sormaz?

Hepimiz çok zor durumdayız, kurumlarımızı ayakta tutmakta zorlanıyoruz ancak geri dönüşü olmayacak sorunlarla karşılaşmamız kurumları bir daha hiç açamama nedenimiz olurken, eğer bir cana zarar gelirse bunun bedelini, vebalini nasıl öderiz?

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

UYANIŞ...

Kayıp Nesil...