Kendiniz için iyilik yapın!


Kendiniz için iyilik yapın!

Evet, ayladır salgının gerginliği ile başka konular düşünmeyi bıraktık. Zaten normalleşme sürecinden sonra psikologlara çok iş düşecek gibi görünüyor…

Koronayla uğraşırken çıkan kanunlar, ek vergiler, daha önce halkın kabul etmediği imar planları, siyasetçilerin mahalle kavgaları, gözümüze baka baka ekonominin dibe vurmasından dolayı hasta sayımızın, ölümlerin azaldığı senaryoları, yoksulluk, yokluk, açlık sınırını çoktan geçmemiz, borç batağına  gömülmemiz, insanların gelecek kaygısının tavan yapması ‘’ve şimdi ne olacak’’ endişesiyle aylardır yaşadığımız çaresizlikler…

Toplumun ruh hali zaten bozuktu, azıcık sağlam olanlar da dengesini ufak ufak yitirmeye başladı. Hal böyle olunca, uzmanlara yol gözüküyor yapacak bir şey yok…

Ancak ben kendimce çok şeyler öğrendim. Her zaman dediğim bir şey vardır. Çalışma sosyal bir davranıştır, bunu bir kez daha gördüm. Ev de oturmak hiç planladığım gibi değilmiş, elbette ki boş oturmanın altın da endişeli bir bekleyiş olunca insan üretkenliğini kaybediyormuş. Öyle bol kitap okuyup hobilerine zaman ayıramıyorsun, çünkü kaygın bir süre sonra seni hâkimiyetine alıyor ve hiç bir şey yapmak içinden gelmiyor. Kim bilir? Bu olağan dışı nedenler olmasaydı belki böyle olumsuz duygulara kapılmayacaktım.

Evet, çalışmak hem sosyal bir davranış, hem de üretkenliğin temeli bence…

Siz ne düşünüyorsunuz bilemem?  

Korona ile ilgili yazacağım bu kadar ve hatta mümkün olursa artık salgın, virüs lafları üzerine yazı yazmak istemiyorum. Yeter! Benim yazdığım konuları zaten herkes biliyor.

Sizle paylaşmak istediğim asıl konu, bir insan birilerine ya da çevresine iyilik yaptığın da bunu kendi için mi? Yoksa gerçekten çevresi için mi yapar?

Bu konun açılma nedenine gelince, görümcemin eşi, onunla konuşmak hep hoşuma gider zira yıllarca İstanbul’da yaşamış bir Bodrumlu ikimizin de dünyası ayrı anlayacağınız.

Geçenler de çoğunuz okumuşsunuzdur, sanal da bir mısır tarlası hikâyesi dolaşıyordu. Bu hikâyeye de övgüler yağıyordu. Konu buradan açıldı, ben ‘‘neden bu kadar övdüler, tarla sahibi kendini korumak için kaliteli tohumunu komşularına da vermiş, zaten onu da dile getirmiş. Kalitesiz mısır tohumlarının polenleriyle benim mısırlarımın kalitesi bozulması diye de nedenini haklı olarak anlatmış. Bu yardım etme değildir ki kendi mahsulünü korumadır’’ dediğim de, bizim enişte hayretle bana bakıp,’’ çok ilginç, senin helal olsun, falan demeni bekledim. Sen doğal karşılayıp kendini korumuş, dedin’’ diyerek tepkisini gösterdi.

Bu ara da her sohbetimiz de aynı noktayı yakalayamadığımızdan bana ‘‘senin beynin farklı çalışıyor’’ demeyi ihmal etmez…

Kibar adam, ‘‘sen, kaçık mısın?’’ Diyemiyor.

Peki, hiç düşündünüz mü? Canlılara neden yardım ettiğinizi?

Evet, öncelikle ihtiyacı olana, zor durumda kalana insani bir davranış olarak yardım ederiz.

Peki, neden?

Öncelikle insani davranışın altında vicdan vardır. Bizler, birilerine yardım ederken kendimize iyilik yapar, vicdanımızı rahatlatırız.

Sonra kendimizi, sevdiklerimizi koruma için yardım ederiz.

Bu bencilik değildir.

Nasıl olduğuna gelince, bir düşünün lüks içindesiniz, ancak çevreniz daha alt sosyo-ekonomik düzeyde. Bir de suç oranı yüksek bölge ve siz evinizden çıkıp işinize gitmek zorundasınız. Eğer çevrenizi iyileştirmek için çabalamazsanız o bölgede ne kadar rahat yaşayabilirsiniz?

Birisi boğazınıza bıçak dayayabilir, arabanıza ve hatta evinize, canınıza zarar verebilir, bunların hiç biri olmasa da kültürel eşitsizlik olduğu için çocuklarınız akran öğrenimini sizce nasıl gerçekleştirir?

Çoğunuz yaşadığı muhiti beğenmediği için, çocuklarınızı daha iyi diye düşündüğünüz okullara yollamıyor musunuz?

Sokak hayvanlarını besliyoruz. Neden?

Evet, canlıya acıdığımız ve vicdanımız rahat etsin diye, aç hayvanlar nereye saldırır? Yine bize ya da sevdiklerimize…

Eğer sadece sevdiğimiz için olsaydı bunca hayvan sokakta olmaz, hayvan satılan yerlerden cinsine göre para verilip hayvan satın alınmazdı.

Şimdi, ben bunu deyince neden? Farklı düşündüğüm söyleniyor?

Farklı düşünmüyorum aslın da, sadece insanların belki fark etmediği temelin de yatan davranışları dile getiriyorum hepsi bu…

Evet,önce kendinize iyilik için iyilik yapın,vicdanınızı rahatlatmak için iyilik yapın,kendinizi korumak için iyilik yapın….

Çevrenize yaptığınız her iyilik, her yardım sizin de yaşam alanınızı güvence altına alırken, toplumun sosyo-ekonomisini yükseltecek ve hayatı daha yaşanır hale getirecektir…

Zaten zekâtların, fitrelerin temel amacı da budur. Bugün bayram mecburen tatile gidemiyorsunuz, eş-dost ziyaretleri de yok, yeni kıyafetlere ya da pahalı çikolatalara da ihtiyaç yok, çok da harçlık dağıtamamışsınızdır. Gelin bu bayram, arttırdığınız birkaç liranızla iyilik yapın olur mu?

Eğer, siz de beynimin farklı çalıştığını düşünüyorsanız bir kez de sizler bu farklılığı yaşayın.

Bugünler geçecek, geriye ‘‘ne yaşadık biz öyle’’  diyeceğimiz anıların kalması dileğimle…

Hepimizin iyilikle, hoşgörüyle, barışla, huzur ve sağlıkla geçireceği bir bayram yaşamamız dileğiyle, mutlu bayramlar…

 Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınıza mümkün olduğunca dikkat edin!



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

UYANIŞ...

Kayıp Nesil...