‘‘Dislike’’ neden şaşırdınız ki!


‘‘Dislike’’ neden şaşırdınız ki!

Bu aralar yoğunluktan haberleri ve hatta fukara gazetesi dediğim, özellikle twıttırı pek takip edemedim zira oralardan bana ilhan verecek çok havadisler çıkıyor. Bugün şöyle bakmaya vakitim olunca ‘‘ Z kuşağı sana oy vermeyecek’’ başlıklarla, ‘‘dislike’’ yazısını gördüm. Herkes paylaşımlar yapıp yorumlar yazmıştı, ‘‘yine ne oldu, bıktım artık bir yatıyor kalkıyorum yer yerinden oynuyor’’ diye söylenirken anladım ki baş yöneticimiz gençlerle internet üzerinden sohbet etmek istemiş ve çok fazla ‘‘dislike’’ yani beğenmeme tuşuna basılmış…

Yönetici için kötü bir duygu düşünün sizin yönetiminiz de doğan ya da o dönem de bebiş olan,  sizden başka yöneten görmeyen bir kitle sizi beğenmiyor…

 Yerinde olmak istemezdim.

Ancak neden bu kadar insanların şaşırdığını da çok anlamadım çünkü bu doğanın döngüsüdür ve önce birey kendi faydalarını düşünür, ayrıca Y-Z dediğimiz kuşaktan daha önce de bahsetmiştim onlar bu dünyanın değişimini gerçekleştirecek en özel kuşak, tabi bizler dünyanın ekosistemini bozmaya devam etmezsek.

Y kuşağı( 1980-1999 arası doğanlar), Z kuşağı ( 2000 yılından sonra doğanlar) bu neslin çocukları öyle kavgayla gürültüyle kolay kolay tepkisini vermezler. Onlar teknoloji çocuklarıdır ve biz büyüklerin gözünde anlamsız işler yaptıkları, sorumsuz oldukları, asosyal oldukları gibi yanlış kanı geliştirmiş olsa da  bizim verdiğiniz bütün imkanları kullanır ancak bizlerin söylediği gibi boş beleş olmadıklarını bilirler.

Bu çocuklara din, ırk, mezhep,siyaset gibi kavramlar çok anlamlı gelmez, onlar için asıl olan canlı ve eşit haklar,özgürlüklerdir.Bu çocukların taktığı piercinglerine,yaptıkları dövmeler takılıp da onların gelecekte hiçbir vasıflarının olmayacağını sakın düşünmeyin ayrıca ne onların çizgisine girmenize ne de başkalarının çizgisini ihlal etmenize  tahammül bile edemezler.Vallahi, ben de iki tane Y kuşağı var ki azıcık ağız tadıyla konu komşu dedikodusu bile yaptırmayıp ‘anneee ayıp’diyerek susturuverirlerken, Z kuşağı zaten hiç dinlemiyor. Anlayacağınız bu gençleri dinle, imanla ortaçağdaki gibi uyutamazsınız.

Özellikle de aylardır ‘‘sınav yapılmasın’’ diye sanalda o kadar paylaşımlarının yanıtsız kalmasından sonra bu çocuklar hiç sizi dinler mi?

Yazdım ya bu çocuklar teknoloji.Çok profesyonel kullandıkları teknolojinin bütün nimetlerinden yararlanarak başkaldırılarını,isyanlarını,tepkilerini bu şekilde net veren bir kitlenin nabzını iyi tahlil etmez ve onların ihtiyaçlarına cevap veremezseniz işte bu şekilde dislike rekoruna gidersiniz.

Bizi şükürlerle buraya kadar getirdiniz sizler de buraya kadar geldiniz.

Annesinin, babasının yokluk için de nefes almadan çalıştığını gören, haksızlığın için de yer tutmak için uğraşan, geleceğinin muammasın da boğulan gencin nasıl sizleri dinleyeceğini, nasıl olanları sorgulamayacağını düşünürsünüz işte ben bunu hiç anlamadım.

Bu çocukların dünyası bir tuşla nereye açmak isterlerse onu hemen görüp, bilgiye bu kadar çabuk erişme güçleri varken bari böyle bir organizasyona başına Y,Z kuşağından birini görevlendirseydiniz de ulaşmak istediğiniz hedefe ulaşsaydınız. Öyle yorumları kapatmakla olmuyor bu işler...

Kabul etseniz de etmeseniz de artık bu dünya sizin bildiğiniz dünya değil. Karşınız da sorgulayan, gören, araştıran ve tepkisini öyle bağırıp çağırmadan gösteren bir nesil var.

Ve yüzyıllar önce din ve toplum üzerine araştırma yapan düşünürlerin. Tam da bu konuyla ilgili görüşlerini sizle paylaşmak ve artık bu düşüncelerin tastamam da bu yüzyılı anlattığını okumanızı istedim.

Bunu gören ilk düşünürlerden biri de  Marx’ dır  ona göre  ‘Din toplumun uydurması ve afyonudur.Bu yanlış ve aldatıcı  dünya, tıpkı ideoloji gibi egemenlerin çıkarına hizmet eder,egemenlerin kurduğu dünyanın yeniden üretilmesine katkı sağlar’

Gençler artık din ile toplumun egemen güçlerce çıkarları doğrultusun da uyutulduğunun farkında.

Sosyolojinin kurucu olarak kabul edilen   Augusle Comte,   tarihi doğrusal bir ilerleme mantığı üzerine kurduğu.‘‘Üç hal yasası’’ olarak bilinen bu kurgusuna göre ; ‘‘dini teolojik’’ dediği hale ait görüyordu. ‘‘Felsefi’’ dediği ikinci halde zayıflayarak da ayakta kalmış olan dinin, geleceğin ‘‘pozitif-bilimsel’’ halinde tamamen yok olacağını öngörüyordu.

Tamamen belki yok olmasa da araştırmaların özellikle Y ,Z kuşağı döneminde ki gençlerin ateizm ve deist akımını benimsediklerini  ortaya çıkarıyor.

Eğer hala bilimle din kavramını birbirinden ayırmayıp bilimsel çalışmalar üzerine kafa yormadan genç nesli yönetebileceğinizi düşünüyorsanız daha çok dislike almaya devam edersiniz.

Şimdi her zaman olduğu gibi hoşça kalın akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

UYANIŞ...

Kayıp Nesil...