Mutlu muyum? Mutlu musun? Mutlu muyuz?
Mutlu muyum?
Mutlu musun? Mutlu muyuz?
Malum,
yuvayı açmış olsak da yaz dönemi ve
salgın sakinliğini yaşıyoruz, gerçi benim için iyi oldu. Sosyoloji okuyorum ve finallere az kaldı ne
yalan söyleyeyim bir hayli de zor bir bölümmüş ya da benden artık geçmiş, daha
önce medya ve iletişime kayıt yaptırmıştım ancak bana hiç bir şey vermeyeceğini
fark edince Sosyoloji okumaya karar verdim. Aslın da öğrenmeye çalışırken de
çok güzel bilgiler ediniyorum, bu da zorlansam da bana keyif veriyor. Seviyorum
Açık öğretimi neyi okumak istersen kayıdını yaptırabiliyorsun. İşte yine
masamda ders çalışırken arkadaşım geldi.
Çok
da iyi yaptı, en azından bir sohbetlik de olsa mola güzel oluyor.
Tabi
ki konumuz, benim Sosyoloji okumam değil. Bu giriş reklamı, hem belki okuma
hevesi olanlara cesaret vermek hem de yazımın girişini yapmak içindi…
Evet,
arkadaşım içeri girdiğin de her türlü dezenfekte önlemlerini önüne sunarak
uzaktan
‘‘hoşgeldin’’ merasiminden sonra , ‘‘sende günümüzün
olumsuzluklarına rağmen bir huzur, dinginlik, mutluluk var ‘’diyerek, bende
gördüğünü dile getirdi.
İşte
sizinle paylaşacağım ana konuda bu, toplum olarak çıkmazda, karamsar olduğumuz
şu dönemlerde belki sizin de bakış açınızı değiştirir diye düşündüğüm bir konu ‘‘mutluluk
gerçekten zor mu?’’
Burcu,
bu soruyu sorduğun da gülümseyerek verdiğim cevap ‘‘son aylarda aldığım 10 kilo
fazlalık ve kabul ediş olmasın bu gördüğün’’ dedim.
Kiloyu
pek kabul etmesem de, kabul ediş ve aydınlanma dediğimiz olgu aslın da
mutluluğun temel ilkesidir.
Yüzyıllardır; Sosyologlar, filozoflar, psikologlar kısacası
insan bilimcileri hep bu sorunun cevabını aramışlardır. ‘‘İnsan nasıl mutlu
olur?’’ , ‘‘mutluluğun temelindeki etkenler nedir? ‘’
Ben,
bu bilim insanlarının hiç biri olmasam da eğitim ve gelişim uzmanı olarak hala ‘‘tam’’
olma çabasında ‘‘iyi’’ nin ne olduğunu kendi dünyam da oturtmaya çalışan bir
eğitim gönüllüsüyüm.
Biliyorsunuz,
‘‘ iyilik’’ iyi olma halidir yani ;
mutlu, sağlıklı,huzurlu, yaşamla barışık olabilme durumu ve bunla birlikte aslında var olan hayatı
olduğu gibi kabullenme durumu da diyebiliriz…
Peki,
bu kadar olgu varken ve araştırmalar sürerken neden biz yüzyıllardır mutlu
olmayı beceremiyor ya da bize sonucunda acı verecek, geçici mutlulukların peşinde koşuyoruz?
Bütün
bu soruları cevabını ben, kendime göre cevaplandırabildim sonun da elbette ki
kendimdeki iyilik hallerini hemen kazanmadım. Burcu’ya da aynısını söylemiştim.
Söyle bana, ‘‘kaç tane genç felsefeci, filozof, şair ya da yazar tanıyorsun?’’ Bu soruyu sizlere de sormuş olayım, düşünün
ben cevabını bulamadım. Eğer varsa bildiğiniz yorumlara yazarsanız ben de bilgi
sahibi olabilirim.
Maalesef
hayata bakış açımız yaşanmışlılarımız ve küçük yaşlar da bize yaşatılanlarla
şekillenir. O yüzden ebeveyn olmak da bu kadar zordur. Çocuğunuza verdiğiniz
olumlu ya da olumsuz uyaranlarla çocuğunuzun karakterini, kaderini
şekillendirirsiniz.
O
yüzden yaşamımız da dönem dönem doğru olduğuna inandığımız tercihlerimizin bize
verdiği acıları yaşamak ve geçmişimizi yargılamaktan vazgeçmek zorundayız. Kimse
bu hayatta ak kaşık değilken, yağmurlar yağıp da yarıklar da kapanmaz. Önemli
olan bu olumsuz yaşamları ‘‘tecrübe’’ diyerek cebimize koyup, ‘‘ içimizdeki bizi’’
büyütüp, besleyip hoş tutmamız gerekir
ki mutluluk dediğimiz olguyu yakalayalım…
Evet,
mutluluk çok zor ulaşılan bir duygudur, emek ister öncelikle kabul edişin
dinginliğini yakalayamadığınız sürece mutlu olamazsınız.
Bunun
bana göre tek nedeni var, ’’doğarken bile ağladık…’’
Nasıl
yani derseniz, şimdi hatırlayamıyorum bir yazı da okumuştum yine mutluluk
üzerine bir yazıydı. Yazar şöyle diyordu
; ‘‘Biz neden doğarken ağlıyoruz biliyor musunuz? Çünkü; aslında çok mutlu, güven
de olduğumuz, çok sevdiğimiz bir güçten ve mekandan ayrılmanın acısını
yaşıyoruz, ‘’
Bence
de çok doğru bir tespit. Nedenine gelince ben hatırlamıyorum, hiç oturup da
mutsuzluğun peşine düştüğümü. Zira hüzün, sıkıntı, mutsuzluk hep peşimdeydi.
Mutluluğu ararken de hep mutsuzluğun acısını yaşadım. Yanlış arkadaşlıklar,
yanlış çevre, yanlış sevgili…
Ancak
bütün bunlar hep iyilik hali oluşsun ve mutlu olalım diye gerçekleşmiyor mu?
Kaç
şair ya da yazar mutluluk üzerine yazmıştır? En gözde olan şarkı sözleri
acıları anlatmaz mı? Bizlere…
Hepimizin
sıkça duyduğu sözdür ; ’’Mutlu insanın bir hikâyesi yoktur’’ Ben bile yaşadığım
iç huzur ve kabul edişle artık eskisi gibi şiir karalayamıyorum, çünkü anlamını
yitirdi, biliyorum ki bu hayatta acılardan çok sevinçlerin yaşanması gerek.
Acılar bir insanın kanseridir ve o hüzünle ruhumuzu öldürüyoruz. Anlayacağınız
insan evladı doğuşu itibarıyla mutsuzluk genleri ile dünyaya gelmiş ve o ilk
ağladığın da geldiği yerin güzelliklerini, huzurunu, sevgisini ve güvenini
arayıp durmuştur.
İşte,
mutluluk o yüzden zordur. Doğanız da var olan hüzün tohumlarını sürekli
azaltmaya çalışırsınız, bunun için de emek harcar daha önce doğru bulduğunuz
acıları yaşarsınız.
Size
tavsiyem, hiçbir şey bu hayatta zor değildir ve hiçbir acı sonsuz da değildir, insanlar
acı verir, hatalar yapar ancak her yaratılanın mutlaka tekrar tekrar şansı
vardır. Bu dünya da nefes aldığımız sürece değişim insan doğasının bir düzenidir.
O yüzden önce bize sunulan hayatı olduğu gibi kabul edelim.
Hoşgörülü
ve affedici olabilmek, yaşadığımız yanlış tercihlerden acı çeksek de bunların
olması gerektiğini kabul etmek, kin gütmeden her canlıyı olduğu gibi kabul
etmek ve ‘‘bana niye oluyor bütün bunlar’’ı sorgulamak yerine, ‘‘oldu, bitti bundan sonra nasıl bir yol
çizmeliyim’’ demek ve size kötülük
yaptığını düşündüklerinize sevgiyle karşılık vermek, inanın sizi başka bir boyuta taşıyacak ve o vakit, dingin ruh halinize mutluluğu
yakalayacaksınız.
Şunu
unutmayın, olumsuz bir durumla karşılaştığınız da ki bu olumsuz durum, ölüm
bile olsa hüzünle, sıkıtıyla, mutsuzlukla yaşadığınız zaman düzelecek mi?
Korona
beni çok endişelendiriyor, mutsuzum, maddi olarak darboğaza girdim, üzgünüm ve
öfkeliyim, iyi de bu duygularım gerçeği değiştirecek mi? Onun yerine
önlemlerimizi almak daha mantıklı değil mi? Haa, maddi sıkıntıya gelince o
sıkıntıyı yaşayan tek ben değilim ki…
O
yüzden lütfen değiştiremeyeceğiniz hiçbir durum için üzüntü ve kaygı yaşamayın,
çünkü biz önemliyiz ve mutlu olmak için elimizden geleni yapmak biz canlıların
göreviyken, acı dediğiniz olaylar da daha büyük acılarla karşılaşacağımızı
unutmamalıyız…
Bu
yazdıklarım, asla şükür değildir ya da tuzu kurulukta…
Yaşam
kimseye adil değilken, bana adil davrandığını düşünmenizi istemem.
Yazımı Jeremy Bentham’ın şu sözleriyle
bitirirken bu sözün derinliğini düşünmenizi tavsiye derim.
‘‘Kötü
insanlar yoktur ama kötü hesap eden insanlar vardır’’
Şimdilik
her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve ruh sağlığınız korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder