Benim Memleketin…

Benim Memleketin…

Bugün size Çukurova ‘dan Adana’yı anlatmak istiyorum…
Kiminin taşra olarak nitelediği,
Kiminin küfürbaz, Allah’ın adamları bildiği,
Kiminin pamuk ağalarının olduğunu sandığı,
Kiminin pavyon kapatacak kadar gece hayatıyla iç içe olduğunu düşündüğü,
Kiminin Fellah diye nitelendirdiği,
Canım Adana’m

Benim 7 sülalem Adana topraklarında doğup büyümüş ta.. Mezopotamya uygarlığından bu yana ne köyüm var ne de kasabam ne de mahallem, fellah da değilim ki fellah çiftçi demek. Göçler sonucu Arap kökenli Adanalılarla kardeş kardeş geçinmişiz bunca sene, doğup büyüdüğüm topraklar da Arap, Alev, kavramlarını, çok rahatlıkla söyleyeyim son 20 yıldır biliyorum. Ne merak ettim arkadaşlarımın soyunu sopunu, ne onlar merak etti.
Memleketim oldukça fazla göç alan bir bölgede olunca bizim gibi 7 sülale kökeni başka yer görmemiş azınlıklar bunlarla hiç uğraşmadı. As olan insanın insan olması değil mi? Komşumun kökünün nereden olması beni ne ilgilendirir ki…

Ancak göçlerden dolayı her gelen Adana’nın farklı bölgelerini sahiplenince bir süre sonra sanki bizlerin oralara gitmesi yanlış olurmuş gibi yetiştirildik.

Kozan, Kadirli, Karaisalı, Feke, Aladağ; Karataş, Yumurtalık gibi gibi tarih ve doğa kokan beldelerimize, ilçelerimize çocukken pek gitmez, onun yerine Mersin tarafına yaylalık ya da yazlıklara gidilirdi.

Bunun tarihsel nedenini bilmem, ancak Adana sadece rakı-kebap-şalgam üçlüsünden ibaret değil onu çok iyi bilirim…

O yüzdendir ki aslında verimli toprağı, akan suyu, muhteşem doğası ve uçsuz bucaksız denizi olan Adana’mın çaresizlik için de işsizlikle mücadele etmesi gerçekten üzdü, üzüyor…

Adana eski adı ile Adanus, bu toprak yüzyıllardır her medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Adana ve çevresinin her köşesi tarih doluyken tarih turizmi neden yok?

Karaisalı, kozan gibi ilçeler de yaylacılık ve kanyonlar, şelalelerin bol olduğu muhteşem doğasıyla doğa turizmi neden yok?

Adana’da eskiden şehir dışındakiler deniz olduğunu pek bilmezdi, belki şimdi bile bilen yok. Karataş, Yumurtalık, Kazanlı, neden buralar sahil turizmine açılmıyor?

Adana’mın dört bir yanı güzelliklerle doluyken ki nedeyse deniz kadar geniş bir baraj gölümüz varken ki her türlü değerlenebilecek bir yer, neden bütün bu tarihi, doğal bölgelerimiz ıslah edilmiyor?

Yıllardır o yerel yönetim gelir, bu yerel yönetim gider. Ancak şehir merkezin de bile olan tarihi eserleri,30 dakika sonra ulaşacağınız sahillerimizi,1-2 saatte çıkacağınız dağların yamacını, kanyonlarını, şalelerini neden hiç kimse ıslah etmek için uğraşmamış?

Ya şimdi, nerdeyse bütün aksiyon deniz sporlarının olduğu memleketim de pislikten, sivrisinekten terk edilmiş, atıl bırakılmış güzelliklerimiz…

Yazı değil mi? Benim Adana’m neden Adliye koridorlarıyla, kavgayla, küfürle, kebabı, şalgamı, bici bicisiyle, rakısıyla, pavyonuyla gündemde       

Eskiden pamuk tarlalarımız, sanayimiz, verimli topraklarımız vardı bundan dolayı bu doğa güzelliklerini görmediniz anladık,

Ya şimdi verimli toprakları söküp yok ettiniz. Özellikle Çukurova ilçesinin her karışı beton binalarla doldurdunuz, Seyhan, Ceyhan Nehir yataklarının kollarını kapatınız ve bol bol her yağmurda Seyhan ilçesi su taşkınlarıyla uğraşırken, Çukurova ilçesinin patır patır asfaltları sökülüyor. Su bu… Suyla ne oyun oynanır nede onun gücüne karşı gelinir.

İlk ciddi deprem de zaten yumuşak toprakların üzerine yapılan binalar bir bir çökecek, bu bir gerçek. Zemini bağ, bahçe, tarla olan ve su kanallarının geçtiği yerlere bunca ağırlığı yüklerseniz daha ne bekliyorsunuz.

Her gelen yönetim bütün bu olumsuzlukları görmezden geldi. Türkiye de işsizliğin en fazla olduğu şehriyiz ve oldukça da fazla göç alıyoruz.   

Bari tarihimizi, doğal güzelliklerimizi, ıslah olduğun da en güzel olacak denizimizi koruyup turizme açsak olmaz mı? Gençlerimiz yamaç paraşütü yapacaksa Menekşe Tepesi, sörf yapacaksa Karataş sahillerine, Kite board gibi su sporları yapmak isterse Yumurtalık sahillerine gitse, bunlar için Alaçatıyı,Çeşmeyi,Ölüdeniz’i seçmese olmaz mı?

Doğa tırmanışı yapmak isteyenler, Fekeye, Karaisalıya, Kozana, Aladağ’a gitse ne de güzel olur değil mi?

Benim memleketim de bir Kelebek Vadisi var, Caretta caretta kaplumbağaların yumurtladığı sahilim var, Kuş cennetim var. Hıristiyan kardeşlerimin bir tarihi Bebekli Kilisesi var anlayacağınız benim memleketim de şehrin için de bile tarihi dokuları çok rahat görebileceğiniz bir turizm var.

Ayrıca benim aklıma gelen bunlar girin Google emmiye, ‘‘Adana gezilecek doğal ve tarihi yerleri’’ diye yazın size ne güzelliklerimiz olduğunu gösterir.

Tabi ki bunu değerlendirebilene…

Çünkü Kelebek tepesine gidin yanın da kocaman bir çöplük yığıntısını görebilirsiniz,
Karataş’a, Yumurtalık’a gibin sahil de gezen poşetleri, insan atıklarını ve bolca sivrisinek istilasını görebilirsiniz.

Yok, ama biz elimizdeki değerleri bir kenara atalım bol bol yol, asfalt, apartman yapmaya devam edelim belki bir gün oralardan para fışkırmaya başlar…

Umut bu olur mu? Olur…

Ya da biz her zaman olduğu gibi giden yerel yönetime, hükümete sallamaya devam edelim bence bu daha kolay, haydi hayırlı işler…


Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

UYANIŞ...

Kayıp Nesil...