Hiç Yetişkin Disleksi Gördünüz Mü?
Hiç Yetişkin Disleksi Gördünüz Mü?
Gördünüz…Gördünüz…
İşte o,benim…
Evet, ben bir disleksiyim. Çok
havalı gibi geliyor değil mi? Ancak bizlere yaşam çok zordur. Bu zorluklarla bu
yaşa geldim yani bizler de bir zekâ geriliği ya da psikolojik bir bozukluk yok
o yüzden rahat olun…
Ben latice ya da yabancı terimleri
hatırlamayı bırakın, telaffuz bile edemem, sizlerin çok basit çıkardığı
hipodrom gibi kelimeleri ( ‘‘hepedrom’’ aslında böyle konuşup böyle
yazarım doğrusunu googel emmineden bulup düzeltirim) söylemekte ya da yazmakta
zorlanırım.
Mesela Whatsapp diyemem (vampsat
derim.) Yıllar önce adını değiştiren Telsim benim için hala Telsim’dir. Bakın
bununla ilgili komik bir anım bile var. Telefonla ilgili bir sıkıntım olmuştu, Vodafone
bayisine girdim orada ki görevli gence ‘‘Bu Telsim niye böyle yapıyor?’’ diyerek
ben çıkışıp duruyorum, garibim görevli dinledi sonra ‘‘abla, yazık şirket
milyarlar harcadı Vodafone reklamı için sen hala Telsim diyorsun’’ diye gülmeye
başladı. Ben de ‘‘oğlum adını düzgün koymamışları ki söyleyemiyorum ben bunun
adını’’ diyerek şakalaştık.
Evet, ben Vodefone de diyemiyorum
bana göre onun adı ‘‘Modofon’’ ve buna benzer çok komik hikâyelerim var. Çok
yakın arkadaşlarım, ‘‘hadi şunu…. Söyle’’ diyerek benimle eğlenirler. Bu arada
hiç özneli konuşmam, dağınık ve hızlı konuştuğum için de daldan dala konuşurken
konulara atlarım. Yakın arkadaşlarım ve ailem ne dediğimi anlar ancak ben
herkesin beni anladığını zannederim çünkü üzerine dikkat dağınıklığım da var.
Mesela ben adres tarif edemem,
gideceğim yere ulaşana kadar defalarca kaybolurum, eğer bir adrese gideceksem
oraya en az 2-3 kez kendi başıma gitmeliyim. Ben hiç yabacı dil öğrenemedim, kuramcıların
hala isimlerini bilmem ancak kuramları çok iyi bilirim, geçmiş hafızam yoktur,
geçmişin detaylarını hatırlamam,para pul işinden çok anlamam,hala toplama
çıkarma işlemlerini parmak sayarak yaparım ve hala çarpım tablosunu ezbere
öğrenemedim.
Yön problemim vardır. ‘‘Kuzey, Güney’’
diye sorduğunuz da onu hemen aklımdan somutlaştırmalıyım, yoksa size cevap
veremem.
Herkes gibi internetten yazı ya da
fotokopi kâğıtlarını anlayarak okuyamam, okusam da okuduğumu anlamam. Okuduğum yazıyı
elimle tutmam ve önemli yerlerini çizip not almam gerek.
Mümkün olduğunca kelimelerin
Türkçesini kullanırım.
En son topluma hitaben konuşma
yapamam gerekti ve orada geçen ‘‘mitoloji’’ kelimesi ve birkaç Latince
kelimesini okuyabilmek için tam 3 gün tekrarladım. Çok kitap okuyan insan
olmama rağmen okuduğum hiçbir kitabın doğru düzgün adını bilmem ancak içeriği
hiç unutmam.
Asla ezber yapamam eğer ezberlemem
şartsa kısa belleğime yükler ertesi gün unuturum.
Anlayacağınız söylemekte ve yapmakta
zorlandığım her şeyi çok sık tekrarlarım.
Zorla okumayı söktüm, hayatım da hiç
pekiyi almadım bir tek İlkokulu bitirirken iyiyle geçtim.
Yazılılar, testler benim korkulu
rüyam olmuşken sözel anlatımlarda hep başarılı olmuşumdur. Yazılılardan hiçbir
zaman 90-100 almadım.
Bazı yazdıklarım sizler için ne
kadar basit değil mi?
Ancak benim için bütün bunları
öğrenmek ızdırap çünkü ben özgül öğrenme güçlüğü çeken bir eğitmenim.
Eskiden kendimden şüpheleniyordum
ve hatta bir ara doktora gitmeyi bile düşünmüştüm. Çünkü öğrenemiyordum
ya da çok zorlanıyordum.
Disleksi olduğumu ne zaman öğrendim
biliyor musunuz? Disleksi eğitmen eğitimi aldığım da hoş hiperaktivite- dikkat
eksikliği durumumu da 30 yaşında öğrenmiştim.
Öğrenmenin yaşı yokmuş.
Sizlere disleksi ile ilgili akademik
birçok bilgi yazabilirdim bütün bunları internetten de bulabilirsiniz. İstedim
ki bu sorunla yaşamını sürdüren bir insanın da akademik başarılar
sağlayabildiğini, istenirse neler yapabileceğini, yani gerçek olanı okumanızdı.
Evet, kapı çarparak haylaz hareketli
ve okumada gözü olmayan bir çocuk görüntüsüyle hiperaktivite ve dikkat
dağınıklığının azizliğine uğrayarak ergenliği tamamlayan ele avuca sığman ben,
şimdi de neden geç öğrendiğimi neden istesem de şarkı sözlerini hatta kendi
yazdığım şiirleri bile ezberleyemediğimi görenmiş oldum.
Sevgili anne babalar, aslın da
disleksinin belirtileri okul öncesi dönemde ortaya çıkmaya başlıyor.
• Konuşmada gecikme
• Yeni sözcükleri yavaş öğrenme
• Harfleri tanımada güçlük
• Yön ve zaman kavramları konusunda
güçlük
• Kafiyeli sözcükleri öğrenmede
güçlük
• Konuşurken anlama en uygun
kelimeyi seçmede güçlük
İlköğretimde gözlenen
belirtiler,
• Alfabedeki harf dizinini öğrenmede
güçlük
• Seslerin karşılığı olan harfleri
bulmada zorluk
• Hecelemede güçlük
• Kafiyeli sözcük üretmede ve
sözcüğü oluşturan harfleri söylemede güçlük
• Sözcükleri, nesne ve kavram isimlerini
hatırlamada güçlük
• Yazılı sözcükleri
seslendirmede güçlük.
Bunların birkaçı ya da daha fazlası
eğer çocuğunuzda belirgin bir şekilde varsa lütfen, onlara dağınık, ilgisiz,
şımarık, dikkatsiz gibi etiketler yapıştırmayın.
Ve ailelerin en çok kaçış lafı
“istese öğrenir, işi haylazlığa götürüyor” lafıdır.
Hayır efendim!
Çocuk istese de öğrenemiyor. Bu
yüzden onları o kadar çok zorluyorsunuz ki çocuk kendine güvenini yitirdiği
gibi “evet, ben kalın kafalıyım” demeye başlıyor.
Şunu unutmayın biz, sizler gibi
öğrenemiyoruz.
Ayrıca biz normal ya da normalin
üzerin de zekâya sahip bireyleriz.
Özgül öğrenme Güçlüğünün çeşitleri
vardır. Bazı insanlar da bunun hepsi görülebilir. Benim gibi…
1-Disleksi-Okuma zorluğu,
2-Disgrafi-Yazma zorluğu
3-Diskalkuli-Matematik güçlüğü
4-Dispraksi-Motor güçlüğü ve bunlarla
birlikte hiperaktivite-dikkat dağınıklığı da görülebilir.
Tekrar yazıyorum;
Disleksi zihinsel bir yetersizlik
değildir ve zekâ ile ilişkisi yoktur.
Zekâ düzeyi düşük olmadığı gibi özel
yeteneklere de sahip olabilirler.
ÖRN: Albert Einstein, Leonardo Da
Vinci, Tom Crouse Ebru Cündübeyoğlu
gibi disleksisi olan ünlü
kişilerdir
Bakın disleksisi olan ben neler
yaptım?
1994 yılından bu yana Özgecan Çocuk
Yuvası ve Kulübü’nün hem sorumlu müdürü hem de kurucusu oldum.
Çocuk Gelişimi Ön Lisans, Okul
Öncesi Öğretmenliği , Aile Danışmanı, Aile ve Yaşam Koçluğu, Mental Aritmetik Eğitmeni,
Zeka Oyunları Eğitmeni, Yetişkin Eğitmen
Eğitmeni,0-6 yaş Aile İçi Temel Eğitici Eğitmeni, Orff Müzik Öğreticisi, Çocuk Testleri
Uygulayıcısı, Disleksi Eğitici Eğitmeni, son olarak da Sosyoloji Lisan
öğrencisi olarak akademik ve iş yaşamıma devam ederken sayısını
hatırlamadığım öğrenciler yetiştirdim ve son 7-8 yıldır köşe, blog yazarlığı
yaparken belki iki kitap çıkacak şiirler yazdım/yazıyorum.
O yüzdendir ki yazarken ne kadar
dikkat etsem de sürekli eksik harfleri yazılarım da görebiliyorum. Ne zaman
gördüğüme gelince yazım yayınladıktan sonra tekrar tekrar okurken.
Ayrıca, Okul Öncesi Öğretmeni olmama
rağmen İlkokul öğrencilerin de oldukça başarılıyım.Bunun tek nedeni de onlara
benim anladığım gibi net,somut,örneklemelerle anlatım yaptığım için.
Evet, bizler için hayat zor, sizler
gibi öğrenemiyoruz ancak doğru öğretim tekniği ile bizler de başarabiliyoruz.
Yeter ki çocuğunuzun bu durumunu fark edin ve gerekli önlemleri almak için bir
uzmana başvurun. Her çocuk özeldir bu özelliğini bulduğunuz da hayatını da
hayatınızı da kolaylaştırabilirsiniz.
“ İsterse öğrenir” diye bir olgu
yok. Gerçekten öğrenmeye çalışan ancak öğrenmeyen birey vardır. Öncelikle bunu
kabul etmeniz gerekir.
Konfüçyüs ‘un şu sözü aslında bizi
ve nasıl eğitim almamızı ifade ediyor;
“Duyarsam, unuturum,
Görürsem, hatırlarım,
Yaparsam, anlarım”
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça
kalın, beden ve akıl sağlığınızı korumaya çalışın!
Not: Bu yazımı 1 yıl
önce blogum da paylaşmıştım. Şimdi tekrar düzenleyerek paylaşma ihtiyacı
duydum.
Yorumlar
Yorum Gönder