Bireyde Haz Eğitimi

Bireyde Haz Eğitimi İnsan evladı doğuşu itibarıyla haz merkezli duygusal gelişim sürecindedir. Haz, yani hoşlandığımız zevk aldığımız her duygu İD (İlkel benlik) de saklıdır. Biz yetişkinler toplum normları, sosyolojik etik kurallar, kısacası yaşadığımız topluma göre haz duygumuzu da ya erteleyebilir ya da dengeli hale getirebiliriz. Birey haz almadığı hiçbir eylemden mutlu olamaz ve zevk alamaz. Âşık olmak, beğenilmek, aldatmak, aldanmak, tehlikeli sporlar, yemek yeme, seks, Sevmek, sevilmek, isteyerek yaptığımız meslek gibi… gibi bize mutluluk, heyecan (aldatıp, aldanarak başımıza iş de açsak…) veren, egomuzu besleyen her eylem, haz duygumuzu tatmin eden davranışlardır. Bizler; çevremizden, yetişme şartlarından dolayı bunları kararın da zamanın da yapmayı öğreniriz. Anlayacağınız haz duygusunu ötelemek ve kontrol etmekte öğrenilen bir davranıştır. Çocuklukta bu duygu yeterince tatmin edilmemiş ve öteleme öğretilmemişse, yetişkinlikte gördüğümüz hırsızlar, aşırı para tüketenler, gererinden fazla yemek yiyenler, sapıklar, canlıya zarar verenler ya da bağımlılar hatta fanatikler gibi… Yani, toplum ve birey için zarar verici alışkanlıklar, bu duyguyu kontrol etmeyi öğrenememiş İD’ e (İlkel Benlik) mahkûm kalmış bireylerden oluşmaktadır. Bu yüzden önce çocuklarımıza hazzı ötelemeyi öğretmek zorundayız. Peki, nasıl olacak bu iş diyeceksiniz… Evet, bazen çocuklar o kadar ısrarcı oluyorlar ki artık ebeveyn ya da eğitimci olarak bıkkınlık yaşıyoruz ve çocuğun dediğini “sussun, mızmızlanmasın” diye yapıyoruz. İşte! Şimdi o minnacık cin gibi bakan gözler kazanmanın hazzıyla dört köşe… İyi de ya bir gün imkânsızı ister ve siz izin verseniz de, vermeseniz de sadece bencilce isteği olsun diye her kötülüğe başvurursa… O zaman sakın! Evladınızı suçlamayın… Bu yazım başını taşlara vurmak istemeyen ailelere gelsin…. Hadi başlayalım…. Çocukluk Dönemi, Haz Dönemi Çocukluk dönemi bir çeşit haz dönemidir. Sigmund Freud’e göre de Fallik Dönem, Çocuklar haz aldıkları olayların ve nesnelerin peşinde koşarlar. Çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanması bile onlara haz verir. Uyumak, anneden süt emmek, tuvaletini yapmak, çocuğa dokunmak ve onu öpmek gibi. 0-2 yaş döneminde haz merkezli yaşayan çocuklar büyüdükçe bu özelliklerini devam ettirmek isterler. Gelişmemiş irade mekanizmaları İD (İlkel Benlik) nedeniyle duygularının peşinde koşarlar. Bu duyguların merkezinde ise haz duygusu vardır. Bu haz duygusunun sonucu olarak istediklerinin hemen gerçekleşmesini beklerler. Canları ne istiyorsa, hemen almaları gerekir ve alana kadar ısrarlarını devam ettirirler. Beklemek, sonra almak onlar için bir ızdıraptır. Bir, iki dakika bile bekleyemezler. İsteklerine hemen ulaştıkları her durumda onların içindeki haz canavarı biraz daha büyür. Bu canavarı büyüten çeşitli anne-baba yaklaşımları şöyledir: Biz Görmedik Çocuklarımız Görsün… Anne-babalar bazen “Biz çocukluğumuzda bu imkânları görmedik, çocuğumuz görsün.” diyerek onların her dediklerini yaparlar. Çocuğa istediği oyuncak en iyisinden alınır. Çocuğun istediği zaman televizyon açılır. İstediği çizgi film izlettirilir. Bu şekilde her isteği yerine getirilen çocuğun içinde, haz canavarı büyür. Zamanla bu istekler daha da artar. Alınan ürünler çocuğa daha az mutluluk verir. Elde etmenin hazzı geçtikten sonra çocuk ailesinin karşısına yeni bir istekle çıkar ve bu şekilde devam eder. Ortaya içinde büyük bir haz canavarı barındıran tatminsiz bir çocuk çıkar. ( hani “bu çocuğu bir türlü mutlu edemiyorum”,diyorsunuz ya…) Kim Uğraşacak Bu Çocukla… Bazen de çocuklar isteklerin de o kadar ısrarcı olurlar ki aileler çocukları ile uğraşmaktan bıkıp onun dediğini yerine getirirler. 100 defa “Hadi anne, hadi anne!” diyen çocuğun karşısında anne pes eder ve onun istediğini yerine getirir. Bu şekilde yerine getirilen her istek çocuktaki haz canavarını biraz daha büyütür. Çocuk bu durumda ısrarı hazzına ulaşmak için bir araç olarak kullanır. Çünkü bilir ki ısrarla her şeyi yapabilir. Büyük Kozlardan Biri: Tepinip, bağıra çağıra ağlamak Bazı çocuklar bebeklikte doğal olarak bulunan ağlayarak isteklerini belirtmek zorunda olduğu dönem alışkanlığını, büyüyünce devam ettirirler. Ağladığında karnı doyurulan, altı değiştirilen, uyutulan bebekler ihtiyaçlarının karşılanması için böyle iletişime geçmek zorundalar dır. Ancak bu yolla her istediklerinin yapıldığını fark eden çocuk, çocukluğa geçtiğinde yine bebeklikten kalma bu yolu kullanırlar. Bu yolun sonuç verdiğini gördüğünde artık ağlamayı isteklerine ulaşmada bir araç olarak görürler. İstedikleri bir şey olmadığında, hazzı alamadıklarında şiddetli bir şekilde ağlamaya başlarlar. Eğer anne-babalar onların bu ağlamasına dayanamayıp isteklerini yerine getirirse çocuklara şu mesaj gider: “Demek ki ağlayıp, tepindiğim de her istediğimi yapacaklar”. Ağlama sonrasında yerine getirilen her istek çocuğun ağlayarak bir şeyler elde etmesi alışkanlığını pekiştirir. Bunun sonucunda çocukların içinde ki haz canavarını büyütür. Çocuklarımızın daha sabırlı, daha iradeli yetişmesini istiyorsak onların içindeki haz canavarı ile mücadele etmemiz gerekiyor. Bu mücadeleyi onların kendi başına yapmasını bekleyemeyiz. Çünkü onlar çocuk ve isteklerinin peşinde koşmaları, bir çocukluk hali. Ancak bizler küçük adımlarla onlardaki sabır duygusunu geliştirebilir, haz ötelemeyi onlara öğretebiliriz. Haz Öteleme Eğitimi Nasıl Verilir? Öncelikle sakın! Çocuğunuza, “ paranız olmadığı için isteğini yapamayacağınızı “ söylemeyin ve “paramız olsun o zaman yaparız” diyerek çocuğu geçiştirmeye kalmayın. Çocuklar cin gibidir verilen hiçbir sözü unutmazlar verdiğiniz sözü yerine getirmediğinizde de size bir daha asla güvenmezler. Anlayacağınız, çocuk hayata başlamadan güven duygusunu yerle yeksan edersiniz. Peki, haz öteleme eğitimi bu kadar kolay mı? Asla… Çelik gibi sinirleriniz, sabrınız ve katı kararlı duruşunuz olmak zorunda. İnsan yetiştirmek zaten bu kadar kolay olsaydı toplum güllük gülistanlık olmaz mıydı? Kendi hayatımdan örnekler vererek bu eğitimi açıklamak istiyorum. Okuyucularım bilir dönütü olmayan hiçbir konuyu kolay kolay paylaşmam çünkü yazı yazmamın en önemli amacı benim yaşadığımı herkes yaşıyor ve ben o evreleri çoktan atlatmış ancak fallik dönemi, ergenliği her yıl yaşayan eğitimci-öğretmenim. Elinizi öper iki oğlum var, gerçi şimdi biri 27 yaşın da diğeri 22 yaşında iki genç adam. Büyük oğlum biraz daha uysal ve az ısrarcı çocuktu, daha doğrusu benim “hayır” dediğimin hiçbir zaman “evet “olmadığını keşfetmiş ve sabırla beklemeyi daha çabuk öğrenmişti. Küçük oğlum ki hala aynıdır “hayır”ı “evet” yapmak için her yolu dener mücadeleden vazgeçmezdi. O, beni biraz daha zorlayan bir çocuk olmuştur. Çocukların karakterleri de,cinsel kimliği de bu durumlar da çok etkilidir.Kız çocukları daha uysal olurken erkek çocukları doğuşları itibarıyla daha hareketli ve hırçın olurlar.Bunun bilimsel bir açıklaması var mı? Bilmiyorum ancak 27 yıldır binleri geçen çocuklar da gözlediğim davranış farkları böyle… Neyse, çocuklarla yuvaya giderken her gün uğradığımız komşu bakkalımız vardır. Bakkala girmeden önce ne alacaklarını sorar sadece bir yiyecek almalarına izin olduğunu belirtirdim. Haliyle “tamam” derler, ancak bakkala girdiğimiz de o bir yiyecek sayısı birden çoğalırdı. Benim tek dediğim “ağlarsanız, ısrar ederseniz hiç birini almadan çıkıyoruz” olurdu ki yoğun ısrarları sonucu çok kez hiç bir şey almadığımız olmuştur. Bunu bilen büyük oğlum kaderine razı gelir ve ne istiyorsa bir tanesini alır, benim ona verdiğim parayı da bakkal amcasına verirdi. Eğer çocukların kişisel harcamalarında onların parayı ödemesine izin verirseniz, her hazzın bir bedeli olduğunu öğrenmeye başlıyorlar. Küçüğe gelince, o ortalığı yıkar, kendini yerlere atar, çığlık çığlığa ağlar ancak dediğini yapmazdım. Bu durum da anne olarak biraz yüzsüz olacaksınız. Çocuk başkalarının yanın da kendi istediğinin yapıldığını fark ettiği zaman, özellikle toplumun olduğu yerlerde olmayacak isteklerde ısrar eder. Onların bu oyununa gelmemelisiniz, çünkü güçlü ve otorite sizsiniz ve bunu çocuğunuza belli etmek zorundasınız. Bu verdiğim bakkal örneği bütün alış-veriş ve sırası olmayan, çocuk için faydası olmayan bütün istekler için geçerlidir. Çocuğunuz bir şeyler istedi ve siz onu daha dinlemeden, ne olduğunu anlamadan “hayır” dediniz… İşte, bu durum da neden “hayır” dendiğini bilmeyen çocuk, o isteğini elde etmek için yalan söylemeye, hırsızlık yapmaya başlar. Haz dediğimiz duyguda mantık ve yorum yoktur. O yüzden, önce çocuğumuzu dinleyip, gerçekten ihtiyacı olup olmadığını belirlememiz gerekir yine de “hayır” diyecekseniz de nedenini anlatmak zorundasınızdır. “Hayır, çünkü iki çikolata alırsan yemek yiyemez ve dişlerini çabuk çürütürsün” gibi… Ve “Hayır” dediğiniz bir şeye zaman sonra, sakın “evet” demeyin. Bu seferde çocuğunuza verdiğiniz mesaj “şimdi “hayır” dedi ama nasılsa sonra yapacak” Ayrıca, çocuğun isteklerini yapmamak adına, sürekli “hayır” demek, “paramız yok” demek ya da “paramız olsun” sonra demek en büyük hatadır. Bu şekilde büyüyen çocuklar ileri de ya çok para harcayan doyumsuz ya da cimrilik durumun da para biriktiren mutsuz, insanlar haline gelirken çocuklukta doyurulmamış hazlarının bedelini yetişkinlikte öderler. Size bir tavsiyem daha lütfen kazandığınız kadar değil gerektiği kadar para harcayın ve çocuğunuza bedel ödetmeden hiç bir şeyi hazırda vermeyin çünkü bu yaşam da bizler hep olmayacağız ve çocuklarımız bizle yaşadıkları yaşamı, yetişkin oldukların da yaşayamayabilirler. Onlara haz kontrolünü, gerektiği kadar harcama yetisini kazandırmanız en güzel mirastır . Bakın bu şekilde çocuk büyüten bir anne olarak büyük oğlumdan bana gelen dönüt şöyle olmuştu: “Anne, sana küçükken hep kızdım, hatta bir ara fakir bile olduğumuzu düşünmüştüm sonra baktım ki hayır biz fakir değil, orta halli bir aileyiz. Beni ve kardeşimi ufak tefek işlere yolladığında da kızmıştım, herkes gezerken biz neden çalışıyoruz diye ancak sana teşekkür ederim iyi ki böyle yaptın” Şimdi ne durumdalar mı? Büyük oğlum büyüdü, askerliğini yaptı ve güzel bir işte proje uzmanı olarak görevini yapıyor kendi parasını kendi haz duyduğu şeylere harcıyor. Küçük mü? O daha fakültede okuyor bu arada kendi haz duyduğu(spora gitmek, çeşitli kıyafetler almak gibi) şeyleri çalışarak kendi karşılıyor. Dip not: Büyük oğlum, işini kendi buldu, istediği haz duyduğu işine girmek için tam 6 ay ücretsiz işyerine gitti-geldi. Yani hazzın bedelini ödedi. Küçük oğlum, haz duyduğu şehre gitmek için kısıtlı verdiğim paraya razı geldi ve boş zamanların da çalışmaya başladı yani hazzın bedelini ödüyor. Kısacası çocuğunuza haz duygu yönetimi eğitimi verdiğinizde, yazımın başında yazdığım toplumsal ve bireysel yaşanacak hiçbir olumsuz davranışlarla karşılaşmazsınız ancak sabır, kararlılık ve tutarlı ebeveyn davranışı göstermek zorunda olduğunuzu hiçbir zaman unutmayın. “Birey yetiştirmek sanattır, her ebeveyn de eseriyle gurur duymak ister, gurur duyacağınız ederleri de yapmak emek ister…”(söz bana aittir J) Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın! Seray LEVENT ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ 1505647430754_IMG_1894.JPG 0322.4582496-4583053 http://www.ozgecancocuk.com http://www.facebook.com/ozgecancocuk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…