İnce Topuklarınızı da Almışız Erkekler

İnce Topuklarınızı da Almışız Erkekler… Şimdi “ince mince, topuklar da nereden çıktı?” Demeyin. Bu kadar sıkıntıların arasında farklı konularla kafamızı dağıtmazsak, vay halimize… Bilmem sizlerde durum nasıl? Ancak benim uyurken bile düşünen bir beynim var ve bazen beni yorsada yazı yazarken işime yarıyor. Nereden aklıma geldi bilmiyorum, belki çok heves edip de giyemediğim topukluların özlemini yaşıyorum. İmreniyorum, o topukluların üzerinde kuğu gibi yürüyen, keklik gibi seken kadınlara, hiç öyle olamadım. Her heves edip giydiğimde ya ayağımı sıktılar ya da sünnetli çocuklar gibi yürüdüm. İşte, uyku sırasın da birden topuklu ayakkabılar geldi aklıma, böylelikle bu yazının taslağı gece uyurken hazırlanmış oldu. M.Ö. 200'de topuklu ayakkabı dünyasına Romalılar, aktörler için ahşap ve mantardan yapılan platform tabanlı ayakkabı üretilmiş. 1600'lü yıllarda ise, topuklular at sürerken ayakları üzengide tutmaya yardım etmesi için erkek ayakkabılarında kullanılmış. Başka bir bilgiye göre ise, üretilen topuklu ayakkabılar, bir zamanlar kasaplar yerlerde bulunan kanlardan korunmak için üretilmiş. Biraz araştırma yaparsak, genel olarak ilk kullanımlarının ihtiyaç üzerine ve erkekler tarafından olduğunu görebiliriz. Mısır’da topuklu ayakkabı, sınıf belirtme sembolü olarak kullanılmış. Fransa Kralı Louis XIV, saraylılarından kısa olmayı yakışıksız bulduğundan yaklaşık 10 cm yüksekliğinde kırmızı ayakkabılar giymiştir. Kral Louis’in ardından İngiltere Kralı II. Charles, taç giyme töreninde topuklu ayakkabı ile boy gösterir. 1533’de, Floransa’nın ünlü ailelerinden biri olan Medicis’lerin kızı Catherine, bir dük ile evlenmeye karar verir. Catherine, bu oldukça görkemli geçecek düğünün gölgesinde kalmaktan korkmaktadır çünkü kendisi ufak tefek, kısa boylu bir kadındır ve ilk topuklu ayakkabıyı bir kadın böylelikle giyer. Ancak yüksek topuklu ayakkabıların günümüzdeki gibi şıklık ve zarafetin temsilcisi olarak görülmesi ile ilgili tarih 1533. Bu tarihte yapılan ilk topuklu ayakkabının tasarımcısı ise ünlü ressam Leonardo da Vinci… Aydınlanma Çağı’nın entelektüel ortamı, erkeklerin moda anlayışını değiştirmiştir. Bu dönemde lüks ve moda anlayışının rasyonelleştiği ve pratikliğin öne çıktığı görülür. Bu anlayış, erkek giysilerinde belirgin bir değişme yol açmıştır.18. yüzyılın sonunda, tarihe “Büyük Erkek Feragatnamesi (Great Male Renunciation) adıyla geçen fenomen ortaya çıkmıştır. Bu tarihi fenomen; erkeklerin süslü, mücevherli, parlak renkli giysiler ve topuklu ayakkabı giymekten vazgeçmeleri anlamına gelir. 1740’a gelindiğinde erkeklerin topuklu ayakkabı giymekten tamamen vazgeçtikleri görülür. Yeniden oluşturulan toplumsal cinsiyet rollerine göre erkek, pratik ve rasyonel; kadın ise duygusal ve zarif olarak tanımlanmış ve topuklu ayakkabı kadınlara özgü bir eşya haline gelmiştir. Ve daha önce okuduğum bir kaynakta. Lazımlığı icat eden Fransızların, dışkılarını atacak yer bulamayıp sokağa atmasından doğan ihtiyaç haline gelen topuklu ayakkabıların asıl kullanım amacı haline geldiğidir. Fransızlar kötü kokuları bastırmak için parfümü icat etmişti, büyük şapkaların nedeni ise bazı kaynaklar da sokağa atılan dışkılardan korunmakken topuklu ayakkabıyla da bu dışkılara basmama gayretiyle ortaya çıkmış bir akım olarak kaynaklarda yer alır. Sonuç itibarıyla erkekler tarafından kullanılan topuklu ayakkabıların, kadına daha çok yakışmasıyla onların ellerinden aldığımız; kadını asil, seksi ve narin gösteren ancak benim gibilerinin kullanamadığı şık bir pabuç… Ve bilmem farkında mıyız, toplum da topuklu ayakkabı aslın da hala bir statü göstergesi. Beyaz yakalıların çok kullandığı, mavi yakalıların ve işçi, köylü sınıfının nadiren düğünler de dernekler de kullandığı bir şıklık. Yüzyıllar geçse de demek ki bazı şeyler değişmiyor. Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın! Seray LEVENT ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ 1505647430754_IMG_1894.JPG ‪0322.4582496-4583053‬ http://www.ozgecancocuk.com http://www.facebook.com/ozgecancocuk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

UYANIŞ...

Kayıp Nesil...