Ergenim, ben bilirim!
ERGENİM, BEN BİLİRİM!
Bugün bu yazıyı yine aynı şeyleri yaşadığım ve sonrasında çok iyi yerlere gelebilecek, vatana millete hayırlı olabilecek çocukların, zaman içinde yönünü kaybedip yok olup gitmelerini gördüğüm için yazıyorum.
Önce şunu belirtmek isterim ergenlik yaşı son on yıl içinde sekiz yaşa indiği için anaların babaların daha karalı, anlayışlı ve temkinli olması gerekiyor. Zira bu yaşlar onların akademik hayatlarını etkileyen en kritik dönemlerdir.
Şimdi mümkün olduğunca anlaşılır bir dille bu dönemleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
‘Teenager’ dönemi (10-15 yaş arası) çocuklar ve aileler için çok sıkıntılı bir dönemdir.Bu nedenle biz ebeveynler çocuklarımızı çok iyi gözlemlemeli ve onlara sabırla destek olmaya çalışmalıyız.
Çoğu aileler de şu serzenişi duyarız; ‘On bir yaşındaki kızım, son moda şarkıların sözlerini ezbere bilir, ama Türkçe öğretmeninin adını sor hatırlamaz’ ya da ‘Oğlum futbol takımındaki oyuncuları tek tek bilir, derse gelince saf saf yüzümüze bakar’ ya da ‘Bu çocuk İlkokul da çok başarılıydı, şimdi ne oldu da başarısı düştü?’
Aslında bütün bunların olması çok doğal, Çünkü çocuğunuz fiziksel ve ruhsal değişimleriyle beraber İlkokulun korumalı ortamından yetişkinler dünyasına girerler ve bu yenidünyanın beklentileriyle karşı karşıya gelirler. Ayrıca bu yeni okulda yine ‘küçüktürler’ ve kendilerini kanıtlamak durumundadırlar. Geçiş döneminin zorlukları, vücuttaki gelişmenin ağırlığı ile artar. Bu yüzden davranış bozukluklarının yanında, başarı da geçici bir düşüş olabilir.
Özellikle erkek çocuklarda matematik ve İngilizce notlarında bir düşüş gözlenir. Peki, biz bu durumda ne yapmalıyız? ;
• Onun eğitiminin sizin için önemli olduğunu belirtin. Okulda olup bitenler üzerine en on beş dakika sohbet edin.
• Çocuğunuzun ev ödevleriyle ilgilenin. Ödevleri göstermesini açıklamasını isteyin. Yalnız zorunlu durumlarda yardım edin.
• Çocuğunuza uygun seçtiğiniz birkaç program dışında, bütün teknolojik aletleri ve televizyonu kapatın.
• Mümkünse çocuğunuzun bütün öğretmenlerini tanıyın.
• Okulun kurul ve toplantılarına katılın okul kurallarını işleyişini öğrenin ve bunu çocuğunuzla paylaşın.
• Okul öncesi ve sonrasında onu denetlediğinizi, çocuğunuza hissettirin. Bu güne kadar ki deneyimler, okul sorunlarının, çocuk başıboş bırakıldığında başladığını göstermektedir.
• Çocuğunuzun özgüvenini güçlendirin. Kendilerine güveni olan çocuklar, başarılı, mutlu ve geleceğin sağlıklı yetişkinleri olurlar.
Bununla beraber çocuklarımız da giyim tarzları, sosyal ilişkileri de değişecek çeşitli gruplara dâhil olmak isterken yalnızlığı seçenler de olacaktır. Çocuklarımızı eleştirmeden sabırla takip etmeli bunların doğal süreçler olduğunu unutmamalıyız. En önemlisi ‘Çocuklarımızla arkadaş olmaya çalışmamalıyız. Onlara arkadaş çok, biz iyi rehberlik yapabilen anne-baba olmalıyız, çünkü çocuklarımızın buna ihtiyaçları var.’
Davranışlarına bakılmaksızın gençlerin, ailenin kılavuzluğuna ve manevi desteğine ihtiyaçları vardır. Anne-babalar, çocuğun gelişme çağının bütün sorunlarını çözemeyeceği gibi, karşısına çıkabilecek bütün zorluklara da engel olamazlar. Ancak onlara, kendilerini güven içinde hissedebilecekleri sıcak ve anlayışlı bir ortam hazırlayabilirler.
En önemli tehlike ki bu yazıyı o yüzden yazıyorum. Bir eğitim kurumundan destek alarak ders notlarını düzelten, başarı oranını yükselten çocuk, bütün bunları tek başına yaptığına ikna olurken anne ve babasını da ikna etme gücüne sahip oluyor. Özellikle çalışan anne babalar bu durumun kalıcı bir başarı olduğunu sanarak çocuğunun bu kararını kabul ediyor. Kendince disiplin altından sıyrılan çocuk özgürlüğünü ilan ediyor ve oturmamış eğitimini davranışa dönüştürmeden bitiriyor.
Sonuç ne mi oluyor?
Sizin inandığınız çocuğunuz evde kaldığı sürece eski haline hızla geri dönüyor ve maddi, manevi yaptığınız bütün çabalar çöp oluyor.
Çocuklar zorluğu pek sevmez, en önemli sebebi de tutarsız aile tutumu içinde yetiştirilen çocuklar, evin aile birliği içerisinde birleştirici konumundaysa, ona hiçbir sorumluluk yüklenmediği için sürekli zorluklardan ve sorumluluklardan kaçmasıdır.
Şunu Lütfen unutmayın…
Eğer özellikle bu yaşlarda evlatlarınızla ilgilenmez ve onları anlamaya çalışmazsanız, anne-baba olarak onların gelecekleri için kararlı davranmazsanız,sizin yerinize mutlaka ilgilenecek birileri çıkacaktır ve daha sonra karşımıza,terörist,sapkın,bağımlı,ahlaki değerleri,insani değerleri bitmiş olarak geldiklerin de sakın ha sakın ‘‘Senin gibi evlat olmaz olsun!’’ demeyin.
Önce dönün, ben ne yaptım (daha doğrusu yapmadım) ki,böyle bir insan oldu diyerek; ‘‘benim gibi ana-baba olmaz olsun!’’ deyin.Ne ekerseniz onu biçersiniz.Çocuk sizin aynanızdır ve çocuk sizin ayak izinizi takip eder ..
Bunlarla birlikte kritik kararları lütfen onlara bırakmayın, unutmayın ki 18 yaşına kadar her birey çocuktur. Bunun nedeni de hayatıyla ilgili kararları verecek olgunluğa sahip değildir.
Her zaman dediğim gibi, ‘ Aslın da çocuk yetiştirmek kolay, eğer mangal gibi bir yüreğiniz varsa’
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın ve akıl, beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder