Kıymayın Geçmişimize...
Kıymayın Geçmişimize…
Herkese benden selam olsun, ben kim miyim? Yıllardır naçizane sizlerle dertlerimi/dertlerimizi paylaşmaya çalışan ve ne mutludur ki bunca senedir beni aranıza alma inceliğini gösterdiğiniz için hala yazmaya devam eden Eğitim, Gelişim Uzmanı ve hala Sosyoloji 2.Sınıf öğrencisi olarak öğrenmeye devam eden, bir öğretmenim. Hobin ne derseniz işte bu, yazmak! Köşe yazarlığı yanı sıra kendi bloğumda da yazmaya devam ediyorum.
Bu sefer kendimi de aşarak Süleyman beyin isteği ile iki internet gazetesine, farklı gün ve konular da yazmaya devam edeceğim gazamız mübarek ola…
Umarım sizlere de bire nebze de olsa faydam olur, zira bilgi paylaşıldıkça değer kazanır.
Köşem, benim gibi deli doludur. Bir gün bakarsınız kişisel gelişim, eğitim, çocuktan söz ederken bir gün bakarsınız, halk olarak, yaşadığımız sıkıntıları, şehrimizi konu almışımdır. İlkyazı yazmama vesile olan, çocuğunu büyüttüğüm velim Gökhan Atılgan’a her zaman teşekkür etmişimdir ki beni tanıdığı için köşemin adını “Hayatın İçinden “ koymuştu.
Anlayacağınız ben sizim, siz bensiniz.
Bugün ilk günüm ve biraz Adana’m dan bahsetmek istiyorum.
Malum Adanalılar 5 Ocak Stadyumunu bilirler ya da kapalı spor salonunu. Burada yaşayan çağdaşlarım mutlaka çocukluklarında ve gençliklerinde buranın bir şekilde sporcusu olmuşlardır.
İlk yıkılacağını duyduğumda, inanın sanki geçmişimin yok olduğunu hissetmiştim. Zira hepimizin az ya çok anıları vardır bu stadyumda. Gözüme minik yaşta, judo antrenmanlarıma gidişim, o merdiven altında ki antrenman salonlarındaki minder kokusuyla karışmış ter kokularının bize nasıl doğal geldiği, bölge maçlarını, antrenman sonrası voleybol, basketbol oynayanları seyretmenin keyfi, cıvıl cıvıl çocukların spor yapma telaşları ve en keyiflisi de eğer yakınlarda oturan arkadaşınız varsa, o eve toplaşıp balkondan futbol maçlarını seyretmek…
İnanın yazarken bile aynı heyecanı yaşadım. Bizler Bölge Sporcuları olarak yetiştik. Adana’mızın adını her bölgeye başarılarımızla duyurduk. Anlayacağınız eğer dokusu bozulup yok olur giderse hepimizin geçmişi de sessizce bizi terk edecek…
Bütün bunları tekrar anımsamamın nedeni telefonuma gelen bir mesajdı. Bu mesajı yollayan öğretmen olan bir büyüğüm. Mesaj şöyleydi; “Burası gençlere, okullara tahsis edilmeli, bir çok genci zararlı alışkanlıklardan uzak tutar, sosyalleşmek için doğru yer olur, bu durum uluslararası sporcuların çoğalmasına neden olur. Şuan en büyük sorun ailelerin özellikle kız çocuklarının spor yapmasına izin vermemesi. Okullara bağlı kullanıldığında bu sorunda çözülür. Gençlerin burada yeteneklerine göre spor yapma şansı da olur. Sağlıklı gençler, sağlıklı geleceği oluşturur. Rant olmamalı, burası gençlere geleceğe tahsis edilmeli”
Evet, bu mesaja bir dip notta konmuştu “ Seray bunu nasıl duyurabiliriz, yazık olacak güzelim alana.
Ve ben ne yapabilirim diye düşündüm zira sadece bir köşem var ve kendimce etrafıma faydalı olmaya çalışıyorum. Keşke siyasi bir gücüm ya da yetkim olsa…
Yine de şansımı denemek, bizim için Adana için, gençliğimiz ve geleceğimiz için buradan bu ferdaya kulak vermeniz, sesimizi duyurabilmemiz için, yazmaya karar verdim yazarken de aslında kapalı spor salonunun da benim hayatımda ne kadar önemli bir yerde olduğunu tekrar fark ettim.
Evet, ben şehrimi seviyorum sizin gibi, geçmişimin, çocukluğumun izlerinin tek tek silinmesi canımı yakıyor.
Lütfen! Öğretmenim çok da güzel bir konuya değinmiş. Bu düşünce, projelenir ve sanayicilerden sponsorluk alınarak desteklenirse. En azından dokusunu korurken çevre gençlerine, bu tesislere sahip olamayan okullarda gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına vesile olacaktır.
Bırakın, amatör sporcular buralarda eskiden olduğu gibi profesyonelliğe dönüşecek sporcular yetiştirmeye devam etsin.
Sahayı gerekirse küçültüp halk pazarı yapabilirsiniz. Bırakın, gerisi gençlerin yetişmesine ev sahipliği yapsın.
İçindeki bina çok da güzel bir kültür merkezine dönüşebilir, merdiven altının labirent gibi olan antrenman salonları eskiden bize nasıl yetiyorsa şimdide herkese yeter.
Ve son sözüm, bu öğretmenimin düşüncelerini lütfen birileri önemsesin. Biz halkız, madem belediyeler, yönetim halk için var bu sefer halkın sesini duyun.
Unutmayın…
Bir yapıyı yıkmak onu tekrar yapmaktan hem daha masraflıdır hem de çok zaman alır. Bizim böyle masrafları kaldıracak gücümüz var mı?
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder