Kayıtlar

Aralık, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sizce Suçlu Onlar Mı?

Sizce Suçlu Onlar Mı? Seray Sayar Levent | 27 Aralık 2021 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Manşet, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel HaberlerA- A+ Yine gündem de köpeklerin minicik bir bedene saldırısı var ve yine suçlu olan köpekler. Gerçekten de suçlu olan onlar mı? Benim de minik kırma bir şivava cinsi köpeğim var ve oldukça kıskanç, paylaşımı sevmeyen şımarık bir köpek ve hatta benden çekinmese saldırganlığa gidebilecek ruh haline sahip. Minik köpeklerin çoğunda olan anlamsız cesareti ve cazgırlığı da mevcuttur, zira bu davranışlarının altında minik oluşlarından dolayı yaşadıkları kompleksli ruh hali mevcut. Ancak benim yetiştirme şeklimle sadece arada cazgırlığını gösterir hepsi bu… ne kimseye saldırmıştır ne de birini ısırmıştır. Lakin insan evladı o kadar acımasız ki Leydi( köpüşümün adı) 6-7aylıkken kaybolduğunda üç gün sonra evi bulduğunda perişan, korkak, ürkek bir şekilde geldiğinde, ne yaşamışsa ayak hareketlerini hep tehlike olarak görür ve tek sal

Koy Bir Çay İçelim...

Koy Bir Çay İçelim… Evet, yağmurlar aynı hızıyla devam ediyor. Allah beterinden esirgesin. Yağmur berekettir, yeryüzünü mis gibi yıkar paklar, ancak hiç durmayan yağmurlardan ürkerim. Zira karı,yağmuru sıcak evimizde camdan seyretmek ne kadar güzel olsada, hep bu imkanları bulamayan insanlar,yeryüzünde yaşayan bütün canlılar aklıma gelir. Bir taraftan da kar kış canlının çaresizliği, eğer toprağını ekmiş çiftçi varsa onun da belki büyük hayal kırıklığıdır, aşırı yağış. O yüzden hiç durmayan yağan yağmur, beni ürkütür. Bu soğuklarda insanların tek ortak yanı vardır. İster cam kenarından, ister bir kahve köşesinde yağışı seyret herkesin o anki tek dileği ve tek dili “bir çay ver içelim” dir. Şimdi diyeceksiniz ki bu çay nereden çıktı? Adana’da iki, üç gündür beni endişelendiren, hiç durmayan bir yağmur var. Bizde iki,üç ay süren yoğun kış bile şehrimi felç etmeye yeter, zira her şehirde olduğu gibi çarpık yapılanma,kanalizasyonların yetersizlikleri… Biliyo

Okuma-Yazma Çılgınlığı

Okuma-Yazma Çılgınlığı… Yeni trent okula başlamadan, okutma furyası… Özellikle kolejlerde, okulöncesi eğitim gören çocukların diğer kurumlarla rekabet etme savaşının arasında harcanan çocuklar… Bu ara oldukça fazlaca duymaya başladığım nedenini araştırınca, velilerin taleplerinin çokluğu ve kurumların ticari olarak rekabet içinde olma adına yaptıkları en büyük hata olduğunu gördüğüm, cehaletin getirdiği hata… Zira bizler canlı varlıklarla uğraşıyor ve yapılan her hatayı ömrü billâh yetiştirdiğimiz çocukların kaderi haline getiriyoruz. Velilere “yapmayın-etmeyin, günahtır” demiyorum. Sayın eğitimciler, lütfen! “Reklam için, para için bu evlatları harcamayın” diyorum. Öncelikle, öğretmen olan bunun eğitimini alan sizlersiniz. Sizin yerinize aile, eğitim şekline, eğitim içeriğine asla karışamaz, buna “dur” diyecek yine sizlersiniz. Ana-baba hep çocuklarının daha iyi olmasını ister, bunu kimse yadırgayamaz ancak onlara rehberlik yaparak, hatalı olanı

Bedel...

Bedel… Türk siyahî tarihi de aynen benim tansiyon gibi yerinde durmaz oynak Perihan misali… Hiçbir zaman orta yolu bulmayan ve statik gidemeyen bir siyaset ve yönetim şekli… Ben nasıl ki her tansiyon yükselişinde ya da düşüşünde salak gibi oluyorsam bizimde siyasetimiz, ekonomimiz aynen bu şekilde… Şimdilerde eski siyasetçileri özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi, meğerse gerçekten hepsi ülke gönüllüsü,halkın adamıymış.E.. Kötünün kötüsünü görmeyince insan kıymet bilmiyor. Ben siyasetten, ekonominin öngörülerinden hiç anlamam. Bildiğim tek şey bu siyasetin ve ekonominin halk olarak bana etkisi ve hayatımın refah düzeyinin ne halde olduğudur. 5 Nisan paketi dâhil ekonominin çalkalandığı dönemde dahi hiç bu kadar aptala döndüğümü hatırlamıyorum. O dönemde bu çalkalanma bir kesimi, daha çok dolarla iş yapanları yerle yeksan etmişti. Ya şimdi? Halkın çoğunluğunu etkileyen bir kaosun içindeyiz. Patron, işçi, memur, üreten… Tek bu işten kazancı olan, zaten ülke ek

Bir Ulusun Var Olma Mücadelesi…

Bir Ulusun Var Olma Mücadelesi… Evet, ortalama iki yıldır devam eden ve hala ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir virüsle hala mücadele ediyoruz. Hal böyle olunca yaşam bizler için de çocuklar için de anlamsız ve zor olmaya başladı. Özellikle bu dönemde çocuklarda belirgin bir şekilde çoklu gelişim geriliği dediğimiz uyaranların yeterince verilmemesi sonucu yaşanan, davranış bozukluğu ve algı geriliğine çok fazla rastlamaya başladık. Bununla birlikte yetişkinlerde ve yine çocuklarda oldukça kaygı bozuklukları baş göstermeye başlarken, öfke kontrolünde artık sıkıntılar bariz bir şekilde yaşanmaya başlandı. Elbette ki hepimiz bütün bunların nedenini az çok biliyoruz. Hayatımızda yaşanan değişim ile birlikte maddi manevi belirsizlik hepimizin dengesini bozdu. Aslında 2018’ler de başlayan ekonomik sıkıntıların üzerine salgında maalesef tuz biberi oldu bu fakirleşmeye hızla giden yolun. Artık milli gelir dağılımında ciddi şekilde uçurumlar gözle görülür bir şekil

En Korkunç Yaratık…İNSAN!

En Korkunç Yaratık…İNSAN! Bazen bizi yaratanın neden bizi yarattığını anlamakta inanın zorluk çekiyorum. İnsan cinsi canlıların yeryüzüne inişinden başlayan, insanın canlıya yaptığı zulüm… İnanın korkunç… Her çağda yaşatılan kötülüklere, ilahi güç neden izin verir, neyi sınar? Ben hala anlamış değilim. Toplum kuralları denir, dini inançlar denir. Anlayacağınız denirde denir ve her yapılan kötülüğe bir kulp mutlaka bulunur. Rengi farklıdır, kız çocuğudur, engellidir tek farklılıkları budur ve öldürülürler. Geçmiş zamanda Rusya’da neden hiç engelli insan yok diye düşünmüştüm. Ne bileyim dikkatimi o dönemde bu çekmişti. O zamanda araştırdığımda Rusya’da engelli doğan ya da engelli doğacağı anlaşılan bütün çocukların öldürüldüğünü öğrenmiştim. O vakitte şimdi okuyacaklarınıza şaşırdığım gibi şaşırmıştım. Hitler döneminde yaşananları zaten hepimiz biliyoruz ancak engelli bireylere yüzyıllardır yapılanların bu kadar korkunç olabileceğini zihnimde hayal bile edemiyord