Kayıtlar

Aralık, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mühür Kimdeyse Süleyman Odur!

Mühür Kimdeyse Süleyman Odur! Peki, bu mühür yanlış ellerdeyse? Türkiye de en önemli sorun galiba bu ve yetkisiz, ehil olmayan ellerdeki mühür bana göre siyasi üstü bir gerçek… Liyakat dedikleri sistem ne zaman çöktü, hangi ara bu kadar dibi gördü, onu da tahlil etmek galiba biraz zor… Bana kalırsa bilgisiz insanların sizi denetlemesi, kanun koyucu olması ya da bir yetki verilmesinin sonucunda o yetkileri bireysel çıkarları için kullanmasının muhalefetle, iktidarla ya da A partisi, B partisiyle çok ilişkili değil. Neden mi? Eğer ahlak bitmişse ve toplumun bireyleri tek tek kokuşmaya başlamışsa size bu yetkiyi verenlerden daha fazla suçlusunuz… Hani derler ya “okumuşsun ancak adam olamamışsın”. İşte biz bu insanlığımızı kaybettik… Galiba toplum olarak maddenin kölesi olduk, ne acı değil mi? Manevi değerleri oldukça güçlü bir neslin torunları olarak maddi değerlere hiç gocunmadan köle olmaya razı gelmek… Artık, muhataplarımız bizi insan olarak görmekten z

Engelli kardeşlerim size sesleniyorum…

Engelliler günü geldi geçti, ne oldu? Fotoğraf karelerinde, her şeyin yolunda olduğunu (sandığımız) sevimli pozlar, şenlikler, eğlenceler gördük. Vicdanımızı rahatlattık ve geldi geçti… Sahi öyle mi? Her seçimlerde olduğu gibi kaldırımlar, yollar yıkıldı yıkıldı, tekrar yenisi aynı hatalarla yapıldı. Belediyeler çalışıyor… Ey… Maşallah! Engellilerin sürekli adı değişti. Dezavantajlı bireyler dendi. Sakata, bedensel engelli dedik, köre, görme… İyide isimler şirinleşince onların hayatı da kolaylaştı mı? Mümkün olduğunca benden daha az şanslı insanlara elimden geleni yapmaya gayret ederim. Onları anlamaya çalışırım, ancak işin özünün bu olmadığını bir ayak burkulmasıyla yaşayınca muhabbetin, isimleri şirinleştirme ya da hoppa eller havada diyerek birkaç gün, günü kutlamayla olmadığını acı bir şekilde yaşadım. Bakın size özellikle sonradan engelli olan vatandaşın gün içinde yaşadıklarını sıralayacağım işte o zaman belki neden tepkili olduğumu anlarsınız. Geçen haftalarda

Ne Çektik Be!

Cehalet dediğimiz kavram öyle okumayla, akademik kariyerle ya da ultra zenginlikle yok olamayacak kadar derin anlamlar taşıyan bir kavram aslında. Ve hatta şimdiki zamanımızda akademik kariyer yapanların cehaletinin tavan yaptığına sık sık şahit olmaya başladık. Ne acı değil mi? Bir toplumu da yok eden her şeyi bilen, ancak kendi işini bile takip edemeyen insan topluluğunun varlığı değil mi? Cehalet aç gözlülüğü ve maddi doyumsuzluğu da beraberinde getirmiyor mu? Yoksa bu kadar milyonlar kazanırken, insanların dolandırılmasının hiçbir açıklaması yok… Özellikle bizim toplum ne çekti be… Gelen dolandırdı, giden dolandırdı. En ilginç yanı, dolandırıcılık tarihine baktığınız zaman bu ne ilk olacak ne de son… Hak ediyor muyuz? Bence sonuna kadar hak ediyoruz… Tek üzüldüğüm, gözünü para hırsıyla bürümüş, her yolun mubah olduğunu düşünen bir neslin çocuklarını bu şekilde büyütmeye çalışması. Bu topraklara başka Atatürk gelmeyecek ki toplumun cehaletiyl