Kayıtlar

Ekim, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Şovumuza Sayılı Günler Kaldı!

Şovumuza Sayılı Günler Kaldı! Birkaç gün sonra Cumhuriyet Bayram’ımızı kutlayacağız. Siyasiler olmak üzere halk olarak sanal medyadan görseller paylaşarak, bayram coşkusunu yaşayacağız… Bu arada “tören oldu mu, olacak mı?” “Kim, kime ne yapmış” yorumlarını, önce basından takip edecek, hep birlikte sanalda kalem şövalyeliği yapacağız. Oh missss… Vicdani görevimizi yapmış olmanın huzur içinde, aklanıp paklanıp, yalancı vatanseverliğimizle hayatımıza devam edeceğiz. Bu yazım, 4.Sınıf bir öğrencimin yazılısına çalıştırırken, Sosyal Bilgisi dersinde Kurtuluş Savaşı konusunu işlerken, Şerife Bacı’nın hikâyesini ile ortaya çıktı ve önce kendime sonra bütün bu olanlara sessiz kalan Türk insanına kızdım. Önce Şerife Bacı’yı sizle paylaşmak istiyorum.(4.Sınıf Sosyal Bilgisi 57.Sayfa alıntıdır) “Şerife Bacı İnebolu’dan Kastamonu’ya kağnıyla cephane taşıyordu. Genç kadın bir seferinde kafilesinin gerisinde kaldı. Buna rağmen sürekli yağan kar altında gece boyun

Bardağı yere bırak!

Bardağı yere bırak! Bu ara, daha doğrusu son yıllarda çoğalan mutsuzluk hastalığı gün gün korona salgını misali hızla bedenimizi sardığı gibi ruhumuzu da teslim aldı… Böyle zamanlar da neyi, nasıl yazmam gerektiğini bilemem… Zira herkesin bildiğini tekrar tekrar yazmanın kime faydası olur ki? Ancak insanların bu mutsuzluğu, toplum da sanki davranış bozukluğuna neden olmaya başladı. Farkında mısınız? Bireyler, artık hayvanları insanlardan daha fazla önemseme gayreti içinde, Alış veriş merkezleri, özellikle dayanıklı tüketim malları satılan yerler, hınca hınç insan dolu ve sadece “bakıyorlar mı?” Derken, herkesin alış veriş yaptığını görebilirsiniz. Bu ekonomik sıkıntıda bile, bir alış veriş çılgınlığı yaşanıyor ki akıllara ziyan. Aileler mutsuz hal böyle olunca bebeleri de mutsuz, Sokakta insanlar birbirini dövmek için bahaneler arıyor, Daha sosyolog olmadım hala öğrenciyim, ancak insanların yaşadığı davranış bozukluklarını görmek için akademi

Eser,Sizin Eseriniz!

Eser, Sizin Eseriniz! Der ki bir yerde ; “ Eğer çocuk bir tuval ise, siz ressamsınız ve resmin tuval de güzel ya da çirkin olması sizin elinizde” İşte çocuk yetiştirmek böyle bir durum, iyi sanatçı olamayabilirsiniz, resim, müzik gibi sanat dalının her hangi birin de yeteneğiniz yoktur. Ancak her insanda gizli saklı bir yer de kalmış yaratıcılığı mutlaka vardır. Bunu, fakültedeyken Muzzafer Tire hocamızdan öğrenmiştim. “ Her insan yaratıcıdır, yetenek farklı bir olgudur. Önemli olan o yaratıcılığınızı ortaya çıkarmak ve yeteneğinizle pekiştirmektir” derdi. O dönem de hocamızın sayesinde çöp adam çizenler bile yüz portresi çizmiş ve sergiye çıkarmıştık. Neydi öğretmenimizin bize yaptığı? Sihirli değnekle yeteneğimizi mi, geliştirdi… Hayır! Sadece elimizde ki malzemeleri nasıl kullanacağımızı, bir objeye bakarken, bakmayı değil görmeyi öğretmiş ve resim yapmanın ince noktalarını anlatmıştı. Yine aynı hocam “yetenek ve yaratıcılık herkesde vardır. Ancak yeteneğinizi

Aşk Olsun!

Aşk Olsun! Sabah erken saatler, yuva da evrak işlerim var, gün içinde ki yoğunluktan dolayı bu işleri ya sabah erken ya da akşam geç saatte yapmam gerekiyor. E…Ekmek kolay kazanılmıyor. Allah iş yoğunluğu versin de bizler yorulalım. Evraklarla uğraşırken youtube açtım, karşımda Nalân klibi, nedense bu şarkıyı seviyorum. Sözleri bana anlamlı geliyor. Bir adamın sevdiği kadına “bırak artık beni” demesinin en naif sözlerini duyuyorum her seferin de ve Nalân’a yazılmış bir şarkı ayrılmak isteyen biri olsa da her kadına nasip olmaz şarkı sözü yazdırmak. Şarkıyı dinlemeye başlayınca işi gücü bıraktım ve bugün “aşk olsun!” Demek istedim… Evet, aşk olsun! Öyle yoğun ve kötü günler geçiriyoruz ki duygularımız karman çorman, kalplerimiz taşlaşmış. Yokluk, siyasilerin atışması, sınırlarımızda ki kargaşa, komşularımızın savaşları, cinayetler, tecavüzler, bitmeyen lanet salgın, yaşanan türlü türlü haksızlık… Sanki bizleri bizden aldı gitti… Bedenler yaşam savaşı veriyor, verme