Şovumuza Sayılı Günler Kaldı!
Şovumuza Sayılı Günler Kaldı!
Birkaç gün sonra Cumhuriyet Bayram’ımızı kutlayacağız. Siyasiler olmak üzere halk olarak sanal medyadan görseller paylaşarak, bayram coşkusunu yaşayacağız…
Bu arada “tören oldu mu, olacak mı?” “Kim, kime ne yapmış” yorumlarını, önce basından takip edecek, hep birlikte sanalda kalem şövalyeliği yapacağız.
Oh missss…
Vicdani görevimizi yapmış olmanın huzur içinde, aklanıp paklanıp, yalancı vatanseverliğimizle hayatımıza devam edeceğiz.
Bu yazım, 4.Sınıf bir öğrencimin yazılısına çalıştırırken, Sosyal Bilgisi dersinde Kurtuluş Savaşı konusunu işlerken, Şerife Bacı’nın hikâyesini ile ortaya çıktı ve önce kendime sonra bütün bu olanlara sessiz kalan Türk insanına kızdım.
Önce Şerife Bacı’yı sizle paylaşmak istiyorum.(4.Sınıf Sosyal Bilgisi 57.Sayfa alıntıdır)
“Şerife Bacı İnebolu’dan Kastamonu’ya kağnıyla cephane taşıyordu. Genç kadın bir seferinde kafilesinin gerisinde kaldı. Buna rağmen sürekli yağan kar altında gece boyunca yoluna devam etti. Cephane yüklü kağnısıyla Kastamonu Kışlası önüne kadar gelebildi.Ancak şehre girmeye gücü yetmedi.
Sabah olduğunda yol kenarında duran kağnı arabasının yanına gelenlerin gördüğü manzara dayanılmazdı. Bu kahraman Türk kadını,yorganın taşıdığı top mermilerinin üzerine örterek kıymetli yükünü korumak istemişti.Kendisi de kollarını açarak yorganın üzerine kapanmış halde soğuktan donakalmıştı.
Cemil ve Rıfat Çavuşlar gözyaşları dökerek şehit kadının üzerindeki karları süpürüp onu arabadan indirdiler. Tam o anda yorganın altından gelen bir çığlıkla irkildiler. Yorganı kaldırınca otlara sarılı mermileri ıslanmasın ve o donmasın diye kendisini feda etmişti”
Evet, Şerife Bacı daha 21 yaşında, evladını ve mermileri koruma adına donarak şehit olmuş.
Ve diğer Türk Kadın Kahramanlarımız gibi…
Şerife Bacı (Ö. 1921) ...
Halide Onbaşı (Halide Edip Adıvar) (1884-1964) ...
Halime Çavuş (Kocabıyık) ...
Nezahat Onbaşı (Nezahat Baysel) (Ö. ...
Çete Emir Ayşe (Emire Ayşe Aliye) ...
Fatma Seher Erden (Erzurumlu Kara Fatma) ...
Gördesli Makbule (1902-24 Mart 1922, Kocayayla/Akhisar) ...
Tayyar Rahmiye ve daha niceleri…
Atalarımız bu yolda canlarını hiçe saymışlardı neden?
Gâvurun, himayesi altında yaşamak istemiyor ve bağımsızlıkları için, vatan için tek yürek olup Kurtuluş Destanı’nı kanlarıyla yazmışlardı.
Bizden tek istedikleri, emanet ettikleri bu toprakları korumamızdı.
Peki, biz ne yaptık? Atalarımızla bol bol övünmekten başka?
Başımızda lanet bir salgın var, bütün dengeyi alt üst etti ve her yer de bangır bangır “aşı çalışmalarına başladık” deniyor.
Hadi oradan!
Aşıyı üretecek fabrika mı? Bıraktınız…
27 Mayıs 1928’de kurulan Türkiye’nin ilk ve tek “HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI” olan Dr. R. Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü idi. Onu da.250 den sonra saymaktan yorulduğum fabrikalar, üretim tesisleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne gelir getirici işletmeler gibi, ilk olarak, Türk Halkının sağlığının sigortası ve teminatı olan bu güzide kurumun, önce Aşı Üretim Enstitüsü, Bakanlar Kurulu Kararı ile 2004 yılında, sonra Cumhuriyetin yokluklarla kurduğu ve Türk halkına gözü gibi bakan bu stratejik. Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Kurumunun tamamı da: 2. Kasım. 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 663 sayılı kararname ile kapatınız.
Bütün bunlar olurken, bağımsızlığımız için canlarını hiçe sayan atalarımızla övünmekten, her milli bayramlarımız da sidik yarıştırmaktan başka ne yaptık sizce?
O yüzden aşıyı yapacak beyin takımı olsa ne, olmasa ne?
Biz aşıyı üretecek gavur devletlerine el avuç açmaya, bu salgını rant haline getirecek malum kitleyi zengin etmeye devam edeceğiz…
Sözün özü…
Şov başlasın!
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Seray LEVENT
ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ
1505647430754_IMG_1894.JPG
0322.4582496-4583053
http://www.ozgecancocuk.com
http://www.facebook.com/ozgecancocuk
Yorumlar
Yorum Gönder