BENİM KAHRAMANIM….

BENİM KAHRAMANIM….

Evet, her çocuğun hele kız çocuğunun ilk kahramanı ilk aşkı babasıdır.Baba bir çocuk için güç, kuvvet sığınacak bir limandır….
Peki, bu kocaman yürekler zamansız erkenden gitme hakkını kullanırsa ne olur?
Bugün Babamın ölüm yıldönümü aklıma geldi…
Şimdi, bize ne diyenleriniz olacak…
Belki çoğunuzun annesi ya da babası bu yalan dünyadan göçüp gitmiştir. Eğer onlarla bolca geçirecek vakti bulmuş ve siz de babaanne, büyükbaba durumundayken onları kaybetmişseniz ne mutlu size.
Ya ufacık muhtaç olduğunuzda erkencecik yaşta göçüp gittilerse ya da şu anda ailenizden bir bireyin başına bu geldiyse işte bu travmanın neler hissettirdiğini anlatmaya çalışacağım yaşayan bir insan olarak.
‘‘Benim babam…’’
Ne güzel bir cümle…
13-14 yaşından bu yana hiç baba demedim…
Öldüğü yılı bile artık hatırlamıyorum galiba 34 yıl oldu. Turan Selçuk Sayar.
Babam benim, hiç kahramanım olmadı çünkü zaman yetmedi. Ne şanslıyım ki hayatta tek kahramanım vazgeçilmezim canım annem… Şükür ki o hep yanı başımda ve hep öyle kalsın.
Babası olanlara hep imreniyle baktım çünkü onların dağ gibi sığınacakları babaları vardı.
Ben dağ gibi sığınılacak bir liman oldum hep…
İki evladım da aynı benim gibi…
Ben 13 yaşına kadar babam dedim onların o şansı da olmadı o yüzden çocuklarımdan şanslıyım…
Kız çocuğu iseniz hayatınız boyunca hayal ettiğiniz baba figürünü arayarak karşı cinsle ilk duygusal bağı onun koruyucu babacan tavrını görerek kuruyorsunuz. Kısacası güçlü, güvenilir, sizi koruyan ve kollayan insan arayışınız sürüp gidiyor. En tehlikeli olanda baba sevgisi bilmediğiniz için size sevgisini yalandan gösterene bile inanabiliyor olmanız. Bu gerçekten bir kız çocuğu için çok tehlikeli bu yoksunluğunuzu fark eden erkek öyle rahat duygunuzu kullanıyor ki en akıllı, ayağı yere basan, başarılı kadın bile inanabiliyor. Yani yaşamı boyunca hep güveneceği, sırtını dayayacağı figürü ararken hatalar yapıp duruyor.
Baba yoksunluğunun iyi tarafları da var elbet, mecburen ayaklarınızın üzerinde durmak zorunda kalırken kimseye eyvallahınız olmuyor, öyle ufak sarsıntılardan yıkılmıyor, yaşadığınız zorluklardan yılmıyorsunuz. Bütün bunlar keyfiyetten değil  çünkü sığınıp, yamacına koşacağınız hiç kimseniz olmadığını bildiğiniz için bu acımasız hayatı en doğru şekilde yaşmamaya çalışıyorsunuz buda iyi tarafı.
Peki, erkek çocuğunda durum nedir?
Burada da durum çok farklı değil aslında. Erken ebeveyni kaybetmiş çocuk yine dik başlı ve asi olduğu gibi kendi kararlarını kendilerinin verebilme yetisine sahip oluyorlar.
Her iki cinsiyette, yaşayan ebeveynlerinin üzerine titriyorlar en ufak hastalıkta bile ‘‘acaba oda mı ölecek kaygısı yaşıyor’’. Özellikle bu travmaları küçük yaşta yaşayan birey için sıkıntılı bir durum.
Ölüm hangi yaşta hangi zamanda olursa olsun kabul edilmesi en zor gerçektir ancak yaşamın devam ettiğini ve doğanın döngüsü olduğunu fark ettiğimizde bu kavram biraz daha yumuşuyor. Belirli yaşa gelmiş bireyin anne ya da babasına etkilenme etkisiyle, daha küçük yaşlarda anne babasını kaybetmiş bireyin etkilenme etkisi o yüzden daha farklıdır.
Dedim ya benim hiç kahramanım olmadı, çocuklarımın da….
Tek isteğim, kahramanını erken kaybetmiş insanlara lütfen biraz daha özen gösterin, onların duygularıyla ve yaşamlarının içine girip oynayıp, yaralamayın. Başlangıçta başladıkları zor olan hayatlarını hepten zorlaştırmayın…..
Eğer  kahramanınız hala yaşıyorsa, lütfen hiç olmazsa bir telefonla ‘‘seni seviyorum’’ diyerek arayın….
Bir gün gelecek onlarla ilgili hiçbir anınız aklınızda kalmayacak ve ‘‘seni seviyorum’’ zamanınız belki hiç olmayacak.
Hadi! Hemen şimdi arayın ve benim için de ‘‘İyi ki varsın, seni seviyorum babam!’’ deyin.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?