129 CAN! VE DAHA NİCELERİ… KADINIM, ÜZGÜNÜM…

                           129 CAN! VE DAHA NİCELERİ… KADINIM, ÜZGÜNÜM…

8 Mart 1857 tarihinde ABD‘nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı.
Bu kadınlar, neyin grevini yapmaya kalktı biliyor musunuz?
Tekstil fabrikasında bir parça çalarlar mı? Acaba diyerek çırılçıplak iş yapmanın,
Erkeklerden çok daha yoğun ve uzun saatler çalışmalarına rağmen, erkeklerin 3/1 kadar yevmiye almalarının ve hatta türlü bahanelerle zaman zaman yövmiyelerinin kesilmesinin,
Ustabaşlarının tacizlerinden ve tehditlerinden yılmalarının,
Bırakın molayı, yemek bile yiyemeyecekleri ve hatta suyu zorla içebildikleri insan dışı çalışma saatlerinin artık düzene girmesinin başkaldırısını yine erkek egemen toplumun hükmüyle canlarıyla ödediler…
Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. Türkiye’de ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı…
Yazdığım şu bilgileri zaten çoğunuz biliyorsunuz, benim sizlerle asıl paylaşmak istediğim yahu biz nasıl bir varlığız ki, bu kadar acı bir olayı rant haline getirip elimiz de çiçeklerle gezebiliyor ve hatta çiçek getirmeyen, bugünü hatırlamayan eşlerimize küsebiliyoruz…
Gerçekten hayret verici bir durum. O günü anmak ve anlamak için hiç uğraşmadan işi global ekonominin oyunlarına alet edebiliyoruz. Ve hatta bugün insanların çoğu biliyorum ki,eğlence mekanlarına gidecek ve göbecikler atacaklar…
Kara mizah denilen bu olsa gerek…
Emekçi Kadın Günü ne demek?
Şu zaman da bunun izahını çıkıp birileri bana anlatsın çünkü aklım bu işe yetmiyor. Ev hanımları, kendi işini yapanlar, memurlar emekçi değil mi?
Ayrıca kadın emekçi de, erkek değil mi?
Pozitif ayrımcılık yapılmıyor mu?
Niye Erkekleri Koruma günü yok?
Acaba biz kadınlar bu ayrımcılıktan hoşlanıyor ve toplumu erkek egemen toplum haline getirip sonra da “Gün” kutlamaktan hoşlanıyor muyuz?
Herkes çok iyi biliyor ki, toplumu aslında kadın inşa eder.
Yine tarihi kaynaklardan ulaşamayacağınız ama yaşayanları acıyla dinleyeceğiniz, tarlada çalışan yövmiyeli kadınlarımız…
Bizim mutfak işimiz ağırdır. Uzun süre bizimle çalışan mesai arkadaşıma işe yeni başladığı zaman “Bir ay kadar vücudun ağrır sonra tempoya alışırsın hepimizde öyle oldu “dedim.
Mutfak personelimiz yüzüme gülümseyerek baktı ve “Hocam, bu ne ki! Ben yıllarca fidan işine gittim, güneşin tepemizde olduğu saatler de, artık susuzluktan damaklarımız kurumuşken, başımızdaki çavuştan bir bardak su isterdik ki o gölgelikte ve oturur buzluğunda suyunu saklardı ama bize güneşin altında abdest suyuna dönmüş bidonları gösterir, için buradan derdi, hele ramazan ayıysa ezan okunur ama biz orucu açacak bir damla su bulamazdık. Anlayacağın hocam, sizden Allah razı oldun burası cennet cennet yorgunluk neymiş”   dediğin de hani her şeye burun kıvıran iki iş yapıp kendini bir nane sanan hatunlar var ya…
İşte onları sopayla kovalayasım geldi….
Bu anlattım 19.yüzyılda yaşanan değil 21.yüzyılda yaşan bir hadise ve bundan daha kötü şartların olduğundan da eminim…
Lakin suç yine bizde….  
Kadın doğurduğu erkek çocuğuna özel bir varlık gibi davranmamış olsa…
Kadın ezilen, sömürülen olmazdı bütün liderlerin, canilerin, sapıkların bir anaları vardı değil mi?
Hal böyle olunca biz daha çok günler kutlar ve kadın olarak daha çok koruma altına alınırız.
Bütün bunlar yerine ana olarak;
Erkek evlatlarımızı azıcık insan olarak yetiştirebilsek,
Kadın-erkek değil önce insanca yaşamayı, hak ve özgürlük eşitliğini, hayatı paylaşmayı öğretmiş olsak,
Bugünlere de gerek kalmaz öyle değil mi?
Hepsinden öte…
Ne olur artık bu acılı geçmişi olan günleri güle oynaya değil, farkındalık yaratacak etkinlikler ve anma törenleri ile kutlayalım…
Hoş… Biz,” Anan öle Cemil, baban öle Cemil” Türküleriyle göbek atmış milletiz…
Bu nedenle yazdığım temenniler acaba dikkate alınır mı? Bilmem…
Emeği ve yaşam haklarını elde edebilme uğruna çalışan ve bu yolda hayatını kaybeden kadınlarımızın ruhu huzur bulsun!
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın,akıl sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?