AMAN TANRIM YAVUKLUM HİPERAKTİF!..
AMAN TANRIM YAVUKLUM HİPERAKTİF!..
Malum hepimiz hiperaktivitenin ne olduğunu biliyoruz, daha çok çocukluk döneminde ortaya çıktığı için konu çocuklar üzerinde döner durur…
Aşırı hareketlilik olduğu için odaklanma problemi yaşanır, bu da dikkat dağınıklığına neden olur.
Zordur böyle yaşam, ancak kendinizi fark ettiğinizde olumsuzluğu olumluya çevirebilirsiniz. Hastalık olmadığı için de tedavisi yok. Verilen ilaçlar sadece dinginliği sağlamak içindir, 24 saat içinde idrarla dışarı atılır.
Ben bunu, gözlük takınca görür, çıkarınca görmezsiniz diyerek anlatmaya çalışırım. Bu nedenle rahatlıkla kullanabilir ya da çocuklarınıza kullandırabilirsiniz.
Çocuklarda kontrol sağlanmasına sağlanıyor. Ya, benim gibi bir yetişkinseniz ya da böyle bir yetişkinle yaşamak zorunda kalırsanız…
İşte o zaman vay! Halinize…
Örneklemeleri kendimden yapmak istiyorum, çünkü yaşamımın içinde ve benimle olunca anlatmak daha rahat. Sizde artık çevrenize, kendinize şöyle bakar belki bir parça benzerlik görürsünüz…
Öncelikle 30 yaşındayken iş görüşmesine gelen psikolog bir kızcağız teşhisi koydu. ‘‘Sizde hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı var’’ ben tabii üstüme hiç kondurmadığım için ‘o ne?’ dedim.
Nasıl mı fark etti?
Tipik özelliğim hızlı konuşurum, çok konuşurum, detaylandırırım, özneleri söylemem ve daldan dala atlar sabit duruyorsam elim ayağım durmaz… İşte buralardan anladı.
Sonra ergenliğim geldi aklıma, annem çok çekmişti benden. Meğer bütün hırçınlığım, dik başlılığım, davranış bozukluklarım bundanmış.
Bizler hızlı düşünür hızlı hareket ederiz. Bazen öyle karmaşık konuşuruz ki, anlamak güç olur ve anlamayana kızarız.
Çok duygusalızdır gelgitler de hemen etkiler, anarşist ruhluyuzdur. Her yardıma ihtiyacı olanı görürsek balıklama atlarız. O an aklımıza geleni yaptığımız, anlık duygusal geçişler yaşadığımız, her şeyi halledeceğimizi düşündüğümüz için, hatalar çok yapar eğer ticaretle uğraşıyorsak bol bol iflas eşiğine geliriz. Çünkü öngörülerimiz çok derin değildir. O an istedik, başarırız hepsi bu kadar, bizim için her şey basittir.
Hayatta yapamayacağımız hiç bir şey yoktur, gözümüz karadır. Bu yüzden üniversitede kavga ayırmak için çok ara dayağı yedim. Dayılanana bende dayılanırım. Kız kardeşim bu huyumu hiç sevmez ‘‘bir gün karnına saplayacaklar, körkesye gideceksin’’der. O an düşünmüyorsunuz ki, ne olacağını. Bizler önce harekete geçer sonra düşünürüz.
Bir hiperaktiviteliyle yaşam zordur. Her şeyden çabuk sıkılırız, rutin yaşam bunaltır ve bizi o ortamdan kaçırır. Bunalıma girmemiz ve çıkmamız çok kolaydır.
Yaş ilerledikçe bazılarımızda yön problemi, adres, isim, telefon hafızası çok geriler çünkü önem sırasında değildir. Hatta sırf unutkanlığım için bir gün doktora gidecektim ama bir baktım ben buyum pek yapacak bir şey yok fakat görsel hafızam kuvvetlidir. Gördüğüm yüzü, yeri unutmam ama nereden gördüğümü hatırlayamam.
Çalışırken kendimi çok yorgun hisseder ve en az 8 saat uyuma ihtiyacı duyardım. Çünkü bedenim de yorulurdu.
Şimdi tatildeyim ve ilk kez bana göre hiç bir şey yapmıyorum.3-4 saat uyku yetiyor çünkü bedenim yorulmuyor zihin yorgunluğum da kısa süreli uykuda dinleniyor.
Bir günüm saat 7.30-8.00 arası biyolojik saatimin beni uyandırmasıyla başlıyor. Önce telefonumdan takip ettiğim sayfalara şöyle bakarım, eğer ki genelde oluyor Lion haberlerini öğleden önceye kadar hazırlar yollarım. Sonra haliyle ev hali ev işi, dışarıda yapılacak işim varsa yaparım, günlük köşe yazımı hazırlarım, kitap okurum, şiir yazarım, sanal âlemde bolca gezer yorum yaparım bu süreç hele bir şeylere takıldıysam takriben sabah 2-3 arasına kadar devam eder ve ertesi gün yine biyolojik saatim beni erkenden kaldırır. Çalışırken yine aynı tempoya birde iş hayatı ekleniyordu.
Normal insanlara dönmem için önce bedeni yormak gerekiyor yoksa yarasa gibi bir yaşam sürmek benimle yaşayanlara sıkıntı yaratabilir.
Peki, bu durumun güzelliği nedir?
Çabuk yorulmadığınız için size verilen görevler ne kadar çoğalsa da rahatlıkla yapabiliyorsunuz. Zaten gelişi itibarıyla rahat görünümüz de disipline edilmiş bir mükemmeliyetçilik olduğu için her şey tam yapılmalı yoksa orada takılır ve mutsuz oluruz. Yapabileceğimizin en iyisini yapmalıyız. Sabırsız olduğumuz içinde söylemek yerine eyleme geçer işimizi bitiririz. Biz hareket alanı geniş olma kaydıyla tam görev insanıyızdır. Patronluk yapıldığı an kaçarız…
Anlayacağınız bizden çok iyi amele olur…
Bütün bunları özel hayatımı yazmak için anlatmadım.
Hiperaktivite ve dikkat dağınıklığının insan hayatında eğer başka yerlere kanalize edemezseniz ne kadar zor olduğunu anlatmak, hayatınızı paylaşmayı düşündüğünüz insan için ‘‘ne güzel ben hareketli insanı severim’’ diyerek yanılmayın diye yazdım.
Çünkü bir süre sonra ona yetişmeniz onu takip etmeniz gerçekten zorlaşır, size bazen, anlamakta zorlandığınız için aptal muamelesi yapabilir. Bir gün ben sıkıldım gidiyorum diye bilir. Kısıtlamalarda öfke patlaması yaşayabilir ve siz böyle bir insanla yaşamaya çalışırken her günü farklı hale getiremezsiniz…
O yüzden bu özellik sizde yoksa bizim gibileri gördüğünüz yerde bırakın kaçın…
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, sağlıklı kalmaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder