“BEN, BİZ OLDUĞUMUZ ZAMAN ‘BEN’İM”

                                          “BEN, BİZ OLDUĞUMUZ ZAMAN ‘BEN’İM”

Bu aralar oldukça yoğun ve tempolu bir dönem geçiriyorum hani her şey üst üste gelir ya ve “Allah yine sınamaya başladı” deriz ya da ben derim….
Bir zamanlar Mehmet Ali Erbil’e “yeni yıldan ne bekliyorsunuz “ diye sormuşlardı ve onun cevabı “önce para sonra sağlık diliyorum” olmuştu. Bu cevaba, herkes tepki vermiş “sağlık yoksa parayı ne yapacaksınız” demişlerdi ve adamcağız hala süre gelen ama paranın gücüyle hayatını devam ettirdiği bir hastalıkla uğraşıyor. Tıpkı İbrahim Tatlıses, Serdar Ortaç, Nejat İşler gibi…
(Dipnot: Nejat İşler ‘in aynı rahatsızlığından 2001 de eşimi kaybetmiştim çünkü onlar kadar ekonomik gücümüz yoktu…)
Şimdi ki, zaman gelelim, o günden bugüne sağlık koşullarındaki “reformu”, yıllarca hastalıklarla uğraşan ben bir türlü göremedim ve hatta geriye gittiğimizi bir kez daha yaşadım…
En azından o dönemler de kuyruk, sıra diyorduk ama önemli rahatsızlıklar da kimseye ek ödeme çıkmazken bu kadar hastane enflasyonu yokken bile,“yatak yok “demezlerdi. Dış görüşünle değerlendirip taraf olmazken, refakatçiniz yoksa bile saat başı sizi kontrole gelen bir görevli olurdu ayrıca Cuma namazı anonsu da hasta odalarından duyulmazdı. Yatışı olan hastaya sonradan yatak yok denmez, çıkışı olan hastanın da gerçekten çıkışı olur eczanede yatıyor göründüğü için paranla ilaç alamazdın. Belki bir reform oldu da ben halk olarak göremedim.
Kabahat ben de,
Anlayacağınız çok da doğru bir tespit olmuş. Eğer paran yoksa ne işini gücünü düzene sokabiliyorsun nede sağlığını. Ağabeyimin meşhur lafı vardır “parasız adam gereksiz adam” her ne kadar kişilik olarak karşı çıksam da bu da doğru tespit maalesef yapacak bir şey yok…
Ancak tek paranın hükümsüz olduğu yer dostluk, arkadaşlık, yarenliktir…
İşte burada İnsani değerler devreye girer gerçek arkadaş, dost, sevdiklerin “geleyim mi?” demez gider,”yapacak bir şey var mı?” diye sormaz yapar ve bütün bunların hiç birinin karşılığını beklemez çünkü “Ben değil Biz!” olmayı başarmıştır…
Ha..kimi bu davranışı yalakalık kimi,enayilik olarak yorumlar….
Siz “biz” olmayı başarın, insani değerlerinizi koruyup sevdiklerinize elinizden geleni yapıp. Bırakın başkaları bu davranışınızı “enayilik, yalakalık” olarak yorumlasınlar.
“Enayilik, yalakalık” namert olmaktan çok daha ulvi bir davranıştır.
Bu koşuşturma için de internette kim tarafından yazılmış olduğunu bilmediğim, bir alıntı dikkatimi çekti ve “Ben değil Biz” olmanın en güzel örneğini gördüm sizlerle de paylaşmak istedim.
Evet, her şeyi para ile satın alabilirsiniz ve hatta bir yere kadar sağlığınızı da ama gerçek dostluğu, sevgiyi, iyiliği, yardımlaşmayı asla parayla satın alamazsınız…
Ve sevdanın bile yüzeysel yaşandığı şu dönem de “Biz” olmanın ne kadar değerli olduğunu anlatan bu anktodu tavsiye ediyorum.
“Günlerden bir gün, Afrika’da çalışan bir antropolog bir kabilenin çocuklarına oyun oynamayı önerir.
Oyun basittir.
Çocukları belirli bir yerde yan yana sıraya dizer ve açıklar.
“Herkes karşıdaki ağaca kadar tüm gücüyle koşacak ve ağaca ilk ulaşan birinciliği kapacak. Ödülü ise yine o ağacın altındaki güzel meyveleri yemek olacak.”
Çocuklar oyuna hazır olunca, antropolog oyunu başlatır.
İşte o Anda bütün çocuklar el ele tutuşur ve beraberce koşarlar.
Hedef gösterilen ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.
Antropolog şaşırır ve çocuklara neden böyle yaptıklarını sorar.
Aldığı cevap hayli manidardır;
“Biz “UBUNTU” yaptık: Yarışmış olsaydık, aramızdan sadece bir kişi yarışı kazanacak ve 1. olacaktı. Nasıl olur da diğerleri mutsuzken yarışı kazanan bir kişi ödül meyveyi yiyebilir? Oysa biz UBUNTU yaparak hepimiz yedik.”
UBUNTU; Güney Afrika’da “BEN, BİZ OLDUĞUMUZ ZAMAN ‘BEN’İM” demektir. Kelime karşılığı “insanlık”.
Başkalarına karşı merhametli, şefkatli, iyiliksever olmak gibi insani değerleri esas kabul ediyor. 

İşte BEN yerine BİZ diyebilmenin  çok güzel bir örneği.
Yaşamda Biz olmayı beceren ve değerlerini kaybetmeyen herkese selam olsun….
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?