“BEN O ÇOCUKLARI ÇOK SEVDİM…”
“BEN O ÇOCUKLARI ÇOK SEVDİM…”
Sevgi….ne naif bir kelime değil mi?
Her şeyin ilacı, çaresiz hastalıkların bile merhemi…
Kuruyanı yeşerten, umutsuzlukları yok eden… Arada kaybetsek de bir şekilde karşımıza çıkan en masum, en saf duygularımız. En sert görüneni bile pamuk gibi yapan bir duygu…
Canlının kabul etmese de tek terk edemediği, umarsız kalamadığı, yaşamın can damarı Sevgi…
Ben bu kelimeyi hep sevdim, çünkü sevgi de umut var, yaşam var, değer var, motivasyon var, insanlık var, barış var, kardeşlik var.
İçi aslında ne çok anlamlar barındırıyor.
Sevginin yapamayacağı hiç bir şey yok yeter ki bir damlası kalbimize aksın…
Hele ömrünüz, insan evladı yetiştirmekle geçiyorsa sevginin anlamı daha da önemli oluyor, bunun içine şefkat, merhamet, anlayış, sabır, sırdaş ve her şeye rağmen kabul de giriyor.
Gördünüz mü?
Bir Sevgi kelimesinin için de ne çok anlam saklı…
Bakın Sosyoloji Öğrencilerine verilen bir ödev neticesin de Sevginin İnsan hayatındaki önemi nasıl kanıtlanmış:
Bir profesör, sosyoloji sınıfındaki öğrencilerini Baltimore şehrinin kenar mahallelerine göndermiş ve o bölgede yaşayan 200 erkek çocuğunun durumlarını araştırmalarını ve her bir çocuğun geleceği hakkında bir değerlendirme yapmalarını istemişti. Öğrenciler hemen hepsi bu çocukların gelecekte hiçbir şanslarının olmadığını dile getirmişlerdi.
Bundan tam yirmi beş yıl sonra bir başka sosyoloji profesörü tesadüfen bu çalışmayı buldu ve öğrencilerinden bu projeyi sürdürmelerini ve aynı çocuklara ne olduğunu araştırmalarını istedi.
Öğrenciler, o bölgeden taşınan ya da ölen 20 çocuk dışındaki 180 çocuktan 176’sinin olağanüstü bir başarı gösterip, avukat, doktor ya da iş adamı olduklarını ortaya çıkardılar.
Profesör çok etkilenmişti ve bu konuyu izlemeye karar verdi. Birer yetişkin olan o çocukların hepsi o bölgede yaşadıkları için, her biriyle buluşma şansı oldu.
“O koşullarda nasıl bu kadar başarılı oldunuz?” sorusuna verdikleri cevap hep aynıydı : “Mahalle okulunda bir öğretmenimiz vardı. Onun sayesinde.”
Profesör, bu öğretmeni çok merak etmişti. Hala hayatta olduğunu öğrendiği yaşlı öğretmenin izini bulması zor olmadı. Kendisini ziyaret etmek için evine kadar gitti. Karşısında yılların yüzüne eklediği kırışıklıklara rağmen hala dinç duran bir yaşlı kadın buldu. Merakla yaşlı kadına bu çocukları kenar mahallelerden kurtarıp, başarılı birer yetişkin olmalarını sağlamak için kullandığı sihirli formülün ne olduğunu sordu.
Yaşlı öğretmenin gözleri parladı ve dudaklarının kenarında bir gülümseme belirdi:
“Çok basit” dedi, “Ben o çocukları çok sevdim…”
Sevgidir bizi kurtuluşa götürecek, sevgidir geleceğimizin garantisi, sevgidir barışın çığlığını duyuracak,sevgidir her zoru kolaylaştıracak…Bu nedenle her şeye rağmen Sevmeyi,sevilmeyi,severek hayatı paylaşmayı ihmal etmeyelim.Yüreğinizden hiç sevgi tohumlarınız eksilmesin.
Şimdilik her zaman olduğu gibi Hoşça Kalın, Sağlıklı Kalın!
Bugünkü insani kuralımız; ‘‘Bir hanımla ki bu kim olursa olsun eğer aynı masada oturacaksanız kibar bir erkek olarak sandalyesine oturana kadar eşlik edilir ve hanım oturduktan sonra oturulur bu kaşınızdaki kişiye saygıdır’’
Yorumlar
Yorum Gönder