‘BEN YAŞAMAYI SEÇTİM’
‘BEN YAŞAMAYI SEÇTİM’
Yaşamayı seçmek bir tercihtir…
Mutlu olmaya çalışmak nasıl bir seçim ise yaşamayı seçmekte bizim elimizde…
Birçok yazımda hoşgörüyü, sevgiyi, iyiliği, insani duyguların hayatımızın akışını değiştirdiğini anlattığım için de Polyanacılık oynadığımı düşünebilirsiniz…
Bazen Polyanacılık oynamakta gerekiyor , hayatta tutuna bilmek için.Ama hiç birimiz her gün aynı duyguları asla yaşayamayız sonuçta biz insanız ve hayatla baş edemediğimiz durumlar mutlaka olur önemli olan bu durumları hafif atlatmaktır.
Geçen gün,öyle çok kendimi yalnız hissettim ki hüngür şıkır arkadaşım neden telefonuma cevap vermedi diye ağladım aslında onun telefona cevap vermemesi değildi neden….
Çünkü biz insanız duygularımız ve gel-gitlerimizle yaşarız.
Nasıl ki, gülmek mutlu olmak doğal bir süreç ise ağlamak da ruh sağlığımız için olması gereken davranıştır ki, olmalıdır yoksa hep mutlu mesut laylaylom tadında bir hayat olamaz…
Tek bilmemiz gereken, bu hayatı öyle ya da böyle bize verilen süre kadar yaşayacağız ne fazla ne az…
Bu nedenle yaşamayı seçmek, en olabilecek şekilde huzurlu mutlu yaşayabilmek de bizim elimizde…
Bunu söylediğim de ‘‘nasıl! reçetesini söyle’’ dedi eski bir ahbabım….
Tek reçete ne biliyor musunuz? Bunaldığımızda biraz hastane biraz kabir ziyareti, parayı amaç yapmaktan vazgeçip araç haline getirmemiz ve sade yaşamı seçebilmemiz ki, hep derim marka giyseniz de örtünüyorsunuz giymeseniz de,lüks bir evde de barınıyorsunuz kendi halinde bir evde de,lüks araba da 4 tekerlek üzerinde gidiyor benim yaşımda bir arabada, yani maddeye hizmet etmeyeceksiniz madde size hizmet edecek….Bu kaygılar azaldığı vakit yaşamın güzelliklerini seçmeniz çok zor değil…Hayat çok basit.
Bu konuyu daha pekiştireceğini düşündüğüm ve aklıma geldikçe yazar Francie Baltazar Schartz’ın okuduğum yazısından küçük bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum…
Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Çünkü her zaman söyleyecek olumlu bir şeyler bulurdu. Hatta bu huyu nedeniyle bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile!
Birisi nasıl olduğunu sorsa; “Bomba gibiyim” diye yanıt verirdi hep. Jerry, doğal bir motivasyoncuydu.
Yanındaki insanlardan biri kötü bir gündeyse yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.
Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni. Bir gün sordum; “Nasıl oluyor da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun?” diye…
“Her sabah kalktığımda kendi kendime; ‘Jerry bugün iki seçimin var. Havan ya iyi olacak ya da kötü!’ derim. Her zaman havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda yine iki seçimim var. Kurban olmak ya da ders almak. Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim. Birisi bana bir şeyden şikâyete geldiğinde, yine iki seçimim var. Şikâyetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek. Ben olumlu yanlarını göstermeyi seçerim.”
“Yok, yahu” diye dalga geçtim. “Bu kadar kolay yani…”
“Evet… Kolay…” dedi Jerry.
“Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin!”
Jerry’nin bu sözleri beni oldukça etkilemişti.
Onu uzun yıllar görmedim. Ama hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine olumlu seçimler yaptığımda hep onu hatırladım. Yıllar sonra Jerry’nin başına çok talihsiz bir olay geldi. Soygun için gelen hırsızlar Jerry’yi delik deşik etmişler.
Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış.
Taburcu edildiğinde kurşunların bazıları hâlâ vücudundaymış.
Ben onu olaydan altı ay sonra gördüm.
“Nasılsın?” diye sorduğumda; “Bomba gibi” dedi.
“Olay sırasında neler hissettin Jerry?” dedim.
“Yerde yatarken iki seçimim var diye düşündüm.
Ya yaşamayı seçecektim ya ölümü. Ben yaşamayı seçtim.
Ambulansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı.
Bana hep ‘iyileşeceksin merak etme’ dediler.
Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerken
doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana ‘Bu adam ölmüş’ diyordu.
Bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım.
Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak,
herhangi bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu.
‘Var’ diye yanıt verdim.
Doktorlar ve hemşireler merakla sustular.
Derin bir nefes alarak kendimi topladım ve bağırdım:
‘Benim kurşunlara alerjim var!..’
Gülmeye başladılar.
Tekrar bağırdım;
‘Ben yaşamayı seçtim.
Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil.’
Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının da büyük katkısı ile yaşadı.
Yaşaması bana yeni bir ders oldu. Her gün hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim ve de her şeyin kendi seçimlerimize bağlı olduğunu…”.
Birisi nasıl olduğunu sorsa; “Bomba gibiyim” diye yanıt verirdi hep. Jerry, doğal bir motivasyoncuydu.
Yanındaki insanlardan biri kötü bir gündeyse yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.
Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni. Bir gün sordum; “Nasıl oluyor da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun?” diye…
“Her sabah kalktığımda kendi kendime; ‘Jerry bugün iki seçimin var. Havan ya iyi olacak ya da kötü!’ derim. Her zaman havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda yine iki seçimim var. Kurban olmak ya da ders almak. Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim. Birisi bana bir şeyden şikâyete geldiğinde, yine iki seçimim var. Şikâyetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek. Ben olumlu yanlarını göstermeyi seçerim.”
“Yok, yahu” diye dalga geçtim. “Bu kadar kolay yani…”
“Evet… Kolay…” dedi Jerry.
“Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin!”
Jerry’nin bu sözleri beni oldukça etkilemişti.
Onu uzun yıllar görmedim. Ama hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine olumlu seçimler yaptığımda hep onu hatırladım. Yıllar sonra Jerry’nin başına çok talihsiz bir olay geldi. Soygun için gelen hırsızlar Jerry’yi delik deşik etmişler.
Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış.
Taburcu edildiğinde kurşunların bazıları hâlâ vücudundaymış.
Ben onu olaydan altı ay sonra gördüm.
“Nasılsın?” diye sorduğumda; “Bomba gibi” dedi.
“Olay sırasında neler hissettin Jerry?” dedim.
“Yerde yatarken iki seçimim var diye düşündüm.
Ya yaşamayı seçecektim ya ölümü. Ben yaşamayı seçtim.
Ambulansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı.
Bana hep ‘iyileşeceksin merak etme’ dediler.
Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerken
doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana ‘Bu adam ölmüş’ diyordu.
Bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım.
Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak,
herhangi bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu.
‘Var’ diye yanıt verdim.
Doktorlar ve hemşireler merakla sustular.
Derin bir nefes alarak kendimi topladım ve bağırdım:
‘Benim kurşunlara alerjim var!..’
Gülmeye başladılar.
Tekrar bağırdım;
‘Ben yaşamayı seçtim.
Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil.’
Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının da büyük katkısı ile yaşadı.
Yaşaması bana yeni bir ders oldu. Her gün hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim ve de her şeyin kendi seçimlerimize bağlı olduğunu…”.
Evet, olumlu düşünce insan hayatında bu kadar önemli, Cemalnur Sargut’asoruyorlar;‘‘nasıl böyle hoşgörülü olabiliyorsunuz?’’ diye. Sargutçünkü diyor, yaratılmış bütün canlarda Allah vardır. Allah’a ben nasıl öfkelenebilirim yada kötü davranabilirim?
Peki, karşınızdaki size ısrarla kötü davranırsa? buna da cevabı şu oluyor;‘‘O bana değil ki, Allah’a kötü davranıyor.’’
Şimdi önünüzde iki seçiminiz var:1. Ya bu yazıyı okuyup, bir kenara atacaksınız!
2. Ya da birileriyle paylaşacaksınız!
Ben seçimimi yaptım. Bana göre değerli olan sizlerle paylaştım.
2. Ya da birileriyle paylaşacaksınız!
Ben seçimimi yaptım. Bana göre değerli olan sizlerle paylaştım.
Ya siz…?
Her zaman olduğu gibi hoşça kalın, sağlıklı kalmaya çalışın!
Bugünkü insani kuralımız, ‘‘Yemek yerken dudaklarınızı kapatarak yemek yeyin, şapır tarak yemek yemek hem saygısızlık hem de başkasının özgürlüğünü kısıtlamaktır.’’
Yorumlar
Yorum Gönder