BENİMLE EVLENİR MİSİN?

                                                                 BENİMLE EVLENİR MİSİN?

Şimdi çıkıp eveeettt diyesim var ama yok öyle bir hikâye sadece konumuz bugün bu…
Hoş şimdi düşündüm de gerçekten ben hiç evlenme teklifi almadım. Olayların gelişi itibarıyla hatırlamıyorum bile…
Şöyle adam, sürpriz yapsa filmlerdeki gibi serenatlar yapsa kırmızı kadife kutunun kapağını azıcık aralayıp yüzüğü gösterse olmaz mı? Mutlaka olan olmuştur. Sakın! “Bizim öyle oldu” demeyin olan var olmayan var…
Galiba bu saatten sonra karşıma çıkan kişi ancak bana şunu söyler  “yürü nikaha gidiyoruz!” yazarken bile kendime çok güldüm haa…haaa…
Neyse bu kadar kendimle eğlenmem yeter…
Evet, evlilik….
Aslında çok ciddiye alınması gerekirken bir öylede üzerine çok fazla kafa yorulmaması gereken bir müessese…
Müessese diyorum çünkü gerçekten ciddi bir hayat ortaklılığı. Bu müessesenin yatırımı insan hayatı,  narin ve dikkatli davranmamız gereken bir ortaklık o yüzdendir ki nikâh defteri imzalanır bu imza ortaklılığı resmi hale getirir.Ben işin imza boyutundan pek hoşlanmıyorum. Sanki imza bütün büyüyü bozuyor gibi….
Ancak her şeye rağmen evlilik, bir insanla iyisin de kötüsün de aynı yolu yürümek, aynı acıyı aynı sevinci yaşamak ve aynı yerleri sıyırmak kanatmak, çok güzel bir kurum bence…
Neden mi?
Hayatınıza tanıklık yapan ve evlatlarınızın bir gün kendi hayatlarını kurduğunda sizinle tanıklığa devam eden bir soluk… Güven… Omuz… Hiç sizi bırakmayacağını bildiğiniz el ele yaşlandığınızda da hayat yolunu birlikte yürüyeceğiniz bir yoldaşınızı bilmek kadar başka bir güzellik var mı?
Bunca güzelliklere rağmen insanlar neden evlilikten ya da birlikteliklerden bu kadar ürker ve uzak durmaya çalışır sizce?
Neden mi?
Bir yola çıkan insanlar karşılıksız, çıkarsız ve beklentisiz olmayı beceremez. En büyük mutsuzlukta beklenti için de yaşamaya çalışmak. Bizlerin maalesef yetişme tarzı bu…
Erkek, kadın için iyi bir eş,itaatkar,affedici ,eşinin her dediğini yapmak zorunda olan evine çocuklarına bakmakla sorumluyken bir de çalışıp ortak giderleri karşılamasını ayrıca hani eskilerin bir lafı vardır ya “Kadın evde hizmetçi,sokakta hanımefendi,yatakta o… olmalıdır” ı kodlayarak büyütülür.Ha..ayrıca eşinin hep bakımlı ve güzel olmasını ister.
Peki, Kadın erkek için nasıl kodlanır? Evine baksın, benden başka hayatı olmasın, en güzel evlere , en güzel arabalara,en güzel hediyelere,en güzel hayata ben sahip olayım…yani,en..en..en.. Bitmez.
Analar-babalar, zengin, başaralı damat peşindeyken, gelinlerinin de hem başarılı, hem güzel hem de itaatkâr olmasını ister ve evlatlarını öyle yetiştirirler.
İyi insan kavramı diye bir kavram yoktur zihinlerinde
Ancak madalyonun asıl yüzü bunun olmadığını hepimiz acı tecrübelerle yaşamış insanlarız…
“Vermeden almak Allaha mahsustur” derler ki Allah da “ben sana can verdim bana ibadet et doğru insan ol” diye buyurmuştur.
Demek ki hiçbir istek karşılıksız olmaz. Bunu beklenti olarak yorumlamayın. Eğer erkek daha önce yazdığım gibi bir eş istiyorsa ya da kadın hep bana diyorsa o zaman eşler ortak kararlara varmak ve yaşamı bölüşmek zorundadır yoksa çatırdayan biten ilişkilerin ardı arkası hiçbir zaman bitmez…
Evliliğin müessese olduğunu yazmanın nedeni de eğer siz iş ortağınızla ya da iş arkadaşınızla ahengi bozmamak, huzur içinde çalışmak adına ve aslında gününüzün çoğunu onlarla geçirirken her şeye rağmen hoş görülü, naif, dikkatli davranabiliyorsanız salt daha çok kazanmak daha başarılı olabilmek için.
Neden? Kalan ömrünüzü geçireceğinizi, aşkla sevdiğinizi düşündüğünüz ve gün için de toplamda 4-5 saat gördüğünüz yol arkadaşınıza böyle davranmıyorsunuz?
Bir insana “benimle evlenir misin?” demek çok kolaydır önemli olan aynı yolda yürümeyi göze alabiliyor muyuz?
Ve lütfen karşınızdaki insanı tanımadan, onun mümkün olan her halini görmeden ve beklentilere girerek, bir yola çıkmayın. Çıktığınız yolda yarı yolda kalırken hayatınızın en kötü günlerini yaşayabilirsiniz…
Benimle evlenir misin? Diyeceğiniz yoldaşınızı bulduğunuzdan emin olduktan sonra onu asla bırakmayın. Hayat zaman kaybetmek,mutsuz olmak için inanın çok kısa….
“Memleketimin bu kadar olumsuzluklar yaşadığı ve toplumun umutsuz, mutsuz olduğu dönem de şimdi bunu niye yazdın, bize ne faydası var, zaten bütün bunları biliyoruz” dediğinizi duyar gibiyim.
Evet, aslında şimdi sevgimize, sevdamıza, can yoldaşlarımıza sahip çıkıp umudumuzu, moralimizi yüksek tutmalıyız ki akıl sağlığımızı koruyalım.
Biliyor musunuz?
Seven insan ne kadar olumsuzluklar yaşarsa yaşasın, o sevginin gücüyle sanki dünyanın bütün sıkıntılarını sırtlayıp fırlatıp atabileceğini hisseder…
Duygusal, manevi boşluk yaşayan insan her zaman depresyona girmeye hazırdır ve sağlıklı kararlar ülkesi için bile veremez…
Sevmek, sevgi en büyük yıkılamayacak güçtür!
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?