BİZ DE 10 KASIMDA ORADAYDIK BAŞIMIZ KEL Mİ?
BİZ DE 10 KASIMDA ORADAYDIK BAŞIMIZ KEL Mİ?
Şimdi “Başımız Kel mi?” bir deyimdir bilirsiniz lütfen az saçlık karizmatik beyler gücenmesin… Sadece bir deyim…
Evet, bizde Özgecan çocukları olarak Atamızı 10 Kasım’da Atatürk parkında Anmaya gittik.
Her, 10 Kasım gibi…
Ulusal bayramlarda da bunu yapmaya çalışırız. Bu yıl diğer yıllara göre oldukça kalabalıktı bu da umut verici.
Öyle olunca benim miniklere yer bulmaya zorlandık. Olsun kalabalık olsun da biz yer bulamayalım…
Eğer çocuğunuzun değerlerine sahip çıkmasını istiyorsanız bunu daha minicikken aşılamanız gerek sonradan yaptığınız hiçbir davranış, isteğinize ulaşmanızı sağlamaz. Yaşayacaksınız, yaşatacaksınız…
Şimdilerde bunun adına ya, yaşam becerileri diyorlar ya da yaşayarak öğrenme, isimler değişse de aslında kavramlar aynıdır. Bizde öğrencilerimize elimizden geldiğince rehber olmaya çalışıyoruz…
Şimdi, içiniz de “e… ne güzel, aferin de bize ne ?” dediğinizi duyar gibiyim…
Önce ben yazmaya başlayayım da artık içinden size ait olacakları toparlarsınız…
Evet, her tören de öğrencilerimin aklı erenler ile törenlere bayraklarımızla katılırız, bir de özellikle çocukları takip edebilmem için giydiğimiz Özgecan yazan yeleklerimiz vardır onları da giyeriz. Tam 24. yıl bitip 25.yıla giriyorum meslekte hiç kimse de dönüp giyme giydirme bunları demedi…
Ama o da yasakmış öğrenmiş oldum.
Neyse biz heyecanla tören alanında kendimize yer bulmaya uğraşırken ki, o arada öğretmenim beni duymadan protokole doğru farkında olmadan ilerlerken ben, “öğretmenim dur kızarlar” diye bağırıyorum ama kime?
Öyle kalabalık ki kimse kimseyi duymuyor. Tam o sırada uzun boylu bir beyefendi. “Siz ne geziyorsunuz burada Milli Eğitimden izin aldınız mı? Nereye gidiyorsunuz” diyerek bana kızmaya başladı.
Ben, son zamanlar da kendime bile hayret ettiğim hoş görümle “Biz ASPB ‘ye bağlıyız. İzinliyiz. Öğretmenimi de durdurmaya çalışıyorum ama beni duymuyor “ diyorum en kibar halimle.
Bunun üzerine Beyefendi “Ben Milli Eğitim İl Müdürüyüm üzerinizde ki yelekler yasak, çıkarın onları çıkın buradan” dedi.
Ben de “ bilmiyordum tabi çıkarırım” dedim.
O arada çevremizdeki ağabeyler, ablalar “geçin öne çocuklar görsün” deyip duruyorlar ve ben bir taraftan öğretmenime sesimi duyurmaya, bir taraftan çevremdekilere “ama kızıyorlar “demeye, bir taraftan da Müdür Beye izah da bulunmaya çalışıyorum. Ve çok ilginçtir hep sakin ve gülen bir yüzle…
Uleeennn Hayat beni de kendine çevirdin ya! Daha ne olsun…
Müdür bey bu sefer “hakkında soruşturma başlatacağım hangi okul burası” diye yine kızdı.
O arada öğretmenim beni duydu geri döndü ve biz öğrencilerin yeleklerini çıkarmaya çalışıyoruz.
Ama nasıl bir kulaktır sessizce mırıldandığın “biz her şeye rağmen törenden gitmeyeceğiz” lafımı duymuş amanın bir öfkeyle “sen ne demek istiyorsun” dedi…
Sadece şunu diyebildim “Biz tartışmaya gelmedik. Törene katılıp gideceğiz müdürüm ama hep azarlıyorsunuz beni” diye bildim.
Karşılık vermedi.
Çünkü etrafımızdaki insanlar “ne oluyor “demeye başlamıştı. Ben orada durur muyum? Hemen sivil toplum kuruluşları nerede duruyor biz onların yanına gidelim dedim…
Şu, CHP ye bazen kızıyorum mızıyorum ama yine onlar sahip çıktı bize, o yüzden çok teşekkür ederim.
Biliyor musunuz?
İlk defa acaba CHP ye kayıt mı yaptırsam dedim?
Beni kabul ederler mi?
Bilmem ama öyle sahip çıktılar ki çocuklarıma, ilk kez siyasi bir partiye üye olmayı düşündüm…
Kim bilir olur mu? Olur, hayat bu…
Buradan çıkardığım sonuç kıssadan hisse olur belki;
- Öyle hale geldim ki, 24 yıllık öğretmen ve işletmeci olarak ne hükümet ile ne devlet ile bir sorun yaşamazken sorunlar yumağına düştüğüm de arkamda kimsenin olmadığını görerek pamuk gibi yumuşadım….
- Demek ki, bir insan yalnız olduğunu hissedip sorumlu olduğu bir ailesi, işi varsa bu uğurda kendinden ödün verebiliyormuş… İşte , “Bir taraf olmazsan, bertaraf olursun” sözü demek ki, buradan geliyormuş.
- Öfkenin yerine hoş görülü olmanın acizlik olmadığını ama biat etmeye de gelinmemesi gerektiğini…
- Doğruluğun er geç prim yapacağını ve “Eşek çamura çökünce sahibinden güçlü kimse olmazmış” Atasözünün ASPB ile yaşadığım ve devam eden haksız soruşturma sürecinde anladığımı.
- Tarafsız olan biri olarak aslında tarafsızlığın doğru olmadığını, her bireyin örgütlenmesi gerektiğini, yoksa benim gibi Adana tabiriyle pambık gibi olmak zorunda kalınacağını bir kez daha anladım…..
- Bir kez daha anladığım…Şu koltuğa herkesin oturmaması gerektiği….
- Ve CHP üyeleri abla ağabeylerin benden daha yürekli olduğunu bir kez daha anladım…
Hepinize çok teşekkür ederim…
Ben ve Özgecan öğrencileri her şeye, her zorluğa her engele rağmen pamuk gibi davransam da Atamızın anıldığı, Cumhuriyetimizin kutlandığı bütün günlerde orada olacağız.
Çünkü biz Cumhuriyet Çocuğuyuz ve Cumhuriyet Çocukları yetiştiriyoruz.. Tıpkı Atamız gibi Devrimci ruhumuzla, direniyoruz ve direneceğiz…!
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, sağlıklı kalmaya çalışın!
Bugünkü İnsanı davranış: “Bulunduğunuz konumla değil, kişiliğinizle, insanlığınızla varsınızdır. Bir gün o konum elinizden alındığında bir HİÇ! Olacağınızı unutmayın.”
Yorumlar
Yorum Gönder