Büyüdüler Ama Hala Çekişiyorlar! Kıskançlığın Yetişkinlikte Ki Dönütü…
Büyüdüler Ama Hala Çekişiyorlar!
Kıskançlığın
Yetişkinlikte Ki Dönütü…
Kıskançlıkla ilgili
yazımı yazarken güzel bir rastlantı oldu ve öğrencimin annesi
biçare bir şekilde ‘‘ben ne yapacağım bu kızlarla, sürekli çekişiyorlar büyük
kızım küçüğü çok kıskanıyor’’ diye yardım istiyordu...
Sadece
gülümsedim bir 21 diğeri 26 yaşın da oğlu olan,eğitimin için de olan bir
anneyim ve ben bile ara ara çaresizlik yaşıyorum kaldı ki iki küçük kızı olan
anne yaşamasın...
Bugün kıskançlığın son yazısı olduğu için dört
günlük yazı serisini derleyip toparlamak istedim bu ‘‘nedenle okumuştuk’’
demeyin ve son noktayı koyalım.
Ve
kıskançlık...
Aslında
bu insanın doğuşu ile birlikte var olan bir duygu. Biz yetişkinler çocuklar
gibi bu duygumuzu dışa vuramıyoruz ve hepimiz dönem dönem kardeşlerimizi ya da
çok yakın arkadaşlarımızı kıskanmışsınızdır.
Asıl nedeni farkına varmadan bize, bizim de
çocuklarımıza kodladığımız komutlar, ‘‘bak kardeşini görüyor musun ne akıllı,
ne güzel’’ gibi... Karşılaştırmalar ya da ‘‘bak komşunun oğlu-kızı ne kadar
başarılı’’ gibi söylemler ile birlikte sevgimizi, güvenimizi çocuğa aktaramamak
kıskançlığı körükleyen duyguları geliştirir.
Kıskançlık
yüzünden imparatorluklar yıkılmadı mı?
Kıskançlık
yüzünden mezhepler ortaya çıkmadı mı?
Önemli
olan bu olumsuz görünen duygularımızı olumlu yönlendirebilmemiz, yoksa ‘‘ben
kimseyi kıskanmam’’ gibi gerçeğe aykırı lafların edilmesi sadece kendimizi
kandırır.
Çünkü
doğamız gereği bizde olmayanı istemek gibi bir yönelmemiz var. Kimimiz bunu
gayet rahat ortaya dökerken çocuklar gibi, kimimiz bu duyguyu içimiz de
yaşıyoruz yetişkinler gibi...
Öncelikle çocuklarımızı başkalarıyla ve
kardeşleriyle kıyaslamayı bırakmalıyız bütün çocuklarımıza eşit davranışlar sergilemeliyiz.
Çünkü hepsinin bireysel farklılıkları vardır ve bizim genlerimize sahip olan
çocuklarımız bizlerin karışımıyla bir de kişisel özellikleriyle
dünyaya gelirler.
Bir
espri vardır ki bunu belki çoğunuz biliyorsunuz; Anne durmadan çocuğunu
başarılı çocuklarla kıyaslarmış. Çocuk bir susmuş iki susmuş sonun da ‘‘ bak anne,
elde ne analar var böyle başarılı çocuklar doğuruyor.’’ Demiş.
Bu
yüzden evlatlarınızı kimseyle kıyaslamayın, hatanın en büyüğünü yaparsınız.
Kardeş çekişmeleri hep olur ve olacaktır bunlar tatlı çekişmelerdir ancak siz
yanlış davranışlarla bu çekişmeyi körüklerseniz olay rekabete dönüşür ve en
kötüsü kardeş düşmanlığı ortaya çıkar.
Olay
bununla da kalmaz zaten varoluşumuzdan kaynaklanan bu duygu ile büyüyen çocuk arkadaşını,
eşini kısacası kendin de olmayan her şeyi elde etme çabasıyla var olanla
yetinmeyip aşırı hırslı, mutsuz, üzgün bir birey olarak karşımıza çıkar.
Kendimize
ve çocuklarımıza kıskançlık duygusunu iyi yönde yönetmeyi öğretmemiz
gerekir.Kıskançlık yerine ‘‘ ben de başarabilirim, benim için ne güzel bir
örnek ’’gibi duyguları pekiştirmek gerekir.Her zaman komşunun tavuğu komşuya
kaz görünürmüş….
Bizim
yapmamız gereken en önemli davranış komşunun tavuğuyla bizim tavuğumuzun aynı
ama renklerinin ya da görünüşünün farklı olduğunu öğretmek, anlatmak.
Ve bu
da tecrübeyle orantılı, eğer kardeşler baktınız kıskançlık krizine girip
çekişmeye başladılar. Bırakın kozlarını paylaşsınlar.
Siz ne
zaman devreye gireceksiniz? Küfürlü konuşma,saygısızlık oluşmaya başlandığın da
ya da fiziksel olarak birbirlerine zarar verecekleri durumda hakem olarak
düdüğü çalacaksınız.Yoksa bırakın çekişsinler….
Tekrar
yazıyorum asla kıyaslama yapmayın, onlar sizden ve birbirlerinden farklı
bireyler bunu asla unutmayın, şunu da sakın unutmayın, Eğer birilerinin
nefretini kazanmak istiyorsanız onu sürekli eleştirin bakın bakim nasıl, nefret
kazanırsınız?
Tatlı
kıskançlıklar her zaman güzeldir ve kişiyi geliştirir, besler, başarıya
ulaştırır dozunu ayarlayabildikten sonra kıskançlıktan zarar gelmez. Biz insan
evladı her zaman bizim olmayanı elde etmek için yüzyıllardır uğraştık bu
doğanın kanunu.
Yazmadan
geçmek istemiyorum yetişkinlikte kıskançlığın en büyük nedeni çocukluk dönemin
de bu duygunun kontrol altına alınamaması ve en önemli nedenlerin biri de
çocukken sevgiyle ilgili problemle büyüyen, kayıplar yaşayan, sevildiğini
hissetmeyen çocuk, yetişkinlikte özellikle duygusal bağ kurduğu kişiyi
kaybetmekten ve sevgisinden emin olamadığı için çok kıskanır.
Anlayacağınız
aslında kişi kendine güvenmediği için değil kaybetmek istemediği ve sevginin
yansımasını görmediği için karşısındaki insanı ya da başarıyı hastalık
derecesinde kıskanır. O yüzdendir ki ‘‘seven insan kıskanır’’ ‘‘başarılı
kişileri herkes kıskanır’’ söylemlerini duyarız. Seven insan kaybetmekten
korktuğu ve karşıdaki kişinin sevgisinden emin olmadığı için kıskanırken
başarılı insanın kıskanılması da o başarıya ulaşamamanın karın ağrısından ileri
gelir.
Evlatlarınızın
sağlıklı bir yetişkinlik geçirebilmesi için anne ve babalarının dikkatli
davranıp çocuklarına güven, sevgi duygularını yaşatmaları çok önemlidir.
Kıskançlıklarımızın düşmanlığa dönüşmemesi
dileği ile….
Şimdilik
her zaman olduğu gibi hoşça kalın, beden ve akıl sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder