BÜYÜDÜLER AMA HALA ÇEKİŞİYORLAR!

                                             BÜYÜDÜLER AMA HALA ÇEKİŞİYORLAR!

Kıskançlıkla ilgili yazımı yazarken güzel bir rastlantı oldu ve öğrencimin annesi biçare bir şekilde “ben ne yapacağım bu kızlarla, sürekli çekişiyorlar büyük kızım küçüğü çok kıskanıyor,” diye yardım istiyordu…
Sadece gülümsedim biri 19 diğeri 25 yaşın da evladı, eğitimin için de olan bir anneyim ve ben bile ara ara çaresizlik yaşıyorum kaldı ki, iki küçük kızı olan anne yaşamasın…
Ve kıskançlık…
Aslında bu insanın doğuşu ile birlikte var olan bir duygu.Biz yetişkinler çocuklar gibi bu duygumuzu dışa vuramıyoruz ve hepimiz dönem dönem kardeşlerimizi ya da çok yakın arkadaşlarımızı kıskanmışızdır.
Asıl nedeni farkına varmadan bize, bizim de çocuklarımıza kodladığımız komutlar, “bak kardeşini görüyor musun ne akıllı, ne güzel” gibi, karşılaştırmalar ya da “bak komşunun oğlu ya da kızı ne kadar başarılı” gibi, söylemler kıskançlığı körükleyen duyguları geliştiriyor.
Kıskançlık yüzünden imparatorluklar yıkılmadı mı?
Kıskançlık yüzünden mezhepler ortaya çıkmadı mı?
Önemli olan bu olumsuz görünen duygularımızı olumlu yönlendirebilmemiz yoksa “ben kimseyi kıskanmam” gibi gerçeğe aykırı lafların edilmesi sadece kendimizi kandırır.
Doğamız gereği bizde olmayanı istemek gibi bir yönelmemiz vardır. Kimimiz bunu gayet rahat ortaya dökerken (çocuklar gibi), kimimiz bu duyguyu için de yaşar (yetişkinler )gibi…
Öncelikle çocuklarımızı başkalarıyla ve kardeşleriyle kıyaslamayı bırakmalıyız, çocuklarımıza eşit davranışlar sergilemeliyiz. Çünkü hepsinin bireysel farklılıkları vardır ve bizim genlerimize sahip olan çocuklarımız bizlerin karışımıyla bir de kişisel  özellikleriyle dünyaya gelirler…
Bir espri vardır ki, bunu belki çoğunuz biliyorsunuzdur; Anne durmadan çocuğunu başarılı çocuklarla kıyaslarmış… Çocuk bir susmuş iki susmuş sonun da ‘‘ bak anne, elde ne analar var böyle başarılı çocuklar doğuruyor.’’ Demiş.
Bu yüzden evlatlarınızı kimseyle kıyaslamayın, hatanın en büyüğünü yaparsınız. Kardeş çekişmeleri hep olur ve olacaktır bunlar tatlı çekişmelerdir ancak siz yanlış davranışlarla bu çekişmeyi körüklerseniz olay rekabete dönüşür ve en kötüsü kardeş düşmanlığı ortaya çıkar.
Olay bununla da kalmaz zaten varoluşumuzdan kaynaklanan bu duygu ile büyüyen çocuk, arkadaşını, eşini kısacası kendin de olmayan her şeyi elde etme çabasıyla var olanla yetinmeyip aşırı hırslı, mutsuz, üzgün bir birey olarak karşımıza çıkar.
Kendimize ve çocuklarımıza kıskançlık duygusunu iyi yönde yönetmeyi öğretmemiz gerekir. Kıskançlık yerine ‘‘ ben de başarabilirim, benim için ne güzel bir örnek ’’gibi duyguları pekiştirmek gerekir.
Her zaman komşunun tavuğu komşuya kaz görünürmüş…
Bizim yapmamız gereken en önemli davranış komşunun tavuğuyla bizim tavuğumuzun aynı ama renklerinin ya da görünüşünün farklı olduğunu öğretmek, anlatmak.
Ve bu da tecrübeyle orantılı, eğer kardeşler baktınız kıskançlık krizine girip çekişmeye başladılar… Bırakın kozlarını paylaşsınlar. Siz ne zaman devreye gireceksiniz? Küfürlü konuşma, saygısızlık oluşmaya başlandığın da ya da fiziksel olarak birbirlerine zarar verecekleri durumda hakem olarak düdüğü çalacaksınız. Yoksa bırakın çekişsinler…
Tekrar yazıyorum asla kıyaslama yapmayın…
Onlar sizden ve birbirlerinden farklı bireyler bunu asla unutmayın…
Şunu da sakın unutmayın…
Eğer birilerinin nefretini kazanmak istiyorsanız onu sürekli eleştirin… Bakın bakim nasıl? Nefret kazanırsınız.
Tatlı kıskançlıklar her zaman güzeldir ve kişiyi geliştirir, besler, başarıya ulaştırır dozunu ayarlayabildikten sonra kıskançlıktan zarar gelmez…
Biz insan evladı her zaman bizim olmayanı elde etmek için yüzyıllardır uğraştık bu doğanın kanunu…
Kıskançlıklarımızın düşmanlığa dönüşmemesi dileği ile…
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?