BÜYÜK OLAN KARDEŞ KISKANÇLIĞIYLA NASIL BAŞA ÇIKABİLİR?/3

BÜYÜK OLAN KARDEŞ KISKANÇLIĞIYLA NASIL BAŞA ÇIKABİLİR?/3

Şimdi size yine akademik bilgiler aktarmadan önce kıskanç bir ablanın yaşamından kesintiler sunmaya devam edeceğim.
Elbette ki akademik bilgiler önemlidir. Lakin bir de bizlerin gerçeği var doğru değil mi?
Her abla ya da ağabey mutlaka kardeşini kıskanmıştır. Kimi benim gibi çok kıskançlık yapmasa da bu duyguyu mutlaka yaşamıştır.
Yeni geleni eski her zaman kıskanır bu gerçeği unutmamak gerekir lakin önemli olan bu kıskançlığın saflığının korumasına dikkat etmeli ve şiddetinin düzeyini ayarlamaya yardım etmeliyiz.
Dünkü yazımdan sonra kız kardeşim mesajla serzenişte bulundu. Bizim bir aile grubumuz var. Anneme doğduğu saati soruyordu. Anacığım görmedi. Bende anneme açıp sorsana biz ne bilelim diye yazdığımda bana ‘‘Kıskançlığını itiraf etmişsin bunu neden bilmiyorsun’’ diye cevap verdi. Elbette ki bu tatlı atışma. Ona daha seni banyo kapısına asma hadisesine geçmedim diye cevap verdim.
Evet, kardeşim benden tam yedi yaş küçük ama onun varlığını kabul etmem zaman almıştı.
Efendim….Hadise şöyle gelişti takriben Kardeşim olsa olsa iki yaşlarındadır haliyle bende demek ki dokuz. Annem nereye gitmişti hatırlamıyorum ama kardeşim tuvalet alışkanlığını yeni kazanıyordu onu hatırlıyorum. Tembihlemiştim çişin gelince söyle diye. Çocuk bu, altına kaçırmış bende hangi akla hikmetse bahçıvan bir pantolonu vardı sen neden söylemedin diye çocuğu askılarından banyo kapısının askılığına asmıştım. Geçmiş zaman kim onu kurtardı nasıl sonu oldu hiç hatırlamıyorum.
Bu arada şunu da ilave etmek isterim. Bizim annemiz çok sakin ve asla ceza veren ya da çocuk döven bir insan değildir. Yani gördüğüm bir davranış değil canilik benim ruhumdaymış.
Ve kız kardeşimi ve diğer kardeşlerimi çok seven bir ablayım ayrıca en iyi anlaştığım kardeşim de Sernur’dur. Sernur okuyorsan valla seni çok seviyorum canımın içi affet beni….
Evet, kardeş kıskançlığı gerçekten çok önemli bir konu eğer bunun ortasını bulamazsanız şakası bile kötü olan sonuçlar doğurabilir.
Peki, büyük kardeş nasıl başa çıkacak bu sorunla, nasıl yardım edebiliriz?
İşte bu durumda yine akademik bilgiler devreye giriyor.
  • Kardeşiyle ilgili karışık duyguları olan çocukların konu edildiği öyküler okumak çok yararlıdır. Çocuk, hikâyedeki büyük olan ile özdeşim kurar ve duygularında yalnız olmadığını anlar. Rahatlar, kendini farkında olmasa da suçlamaktan vazgeçebilir.
  • Kardeş olayının herkes için yeni bir şey olduğu, tüm aile fertlerinin bu yeni düzene göre bazı ayarlamalar yapması gerektiği baş başa iken konuşulmalı, yapılacak düzenlemeler için bilgi verilmelidir. Soruları cevaplanmalıdır.
  • Yeni bebek çok hassas olduğu için annenin bir müddet ona bakması gerektiği, bebeğin konuşamadığı ve isteklerini anlatmak için ağladığı da çocuğu anlatılmalıdır.
  • Bebeklik fotoğrafları ortaya çıkarılarak, bu ilginin bebek iken ona da aynen verildiğinin anlatılması süreci kolaylaştıracaktır.
  • Zaman zaman annenin uykusuz ve yorgun olabileceği ve o zaman dinlenmesine yardım etmemiz gerektiği de belirtilmelidir.
  • Her ne olursa olsun annenin ve babanın dönüşümlü olarak ayrı ayrı büyük olana zaman ayırması, onunla oyun oynaması, baş başa kısa gezintilere çıkarması çok önemlidir.
  • Anne ya da babanın kendi kardeşiyle ilgili ilk hislerini paylaşması, çocuğun duygularını anlaması ve ifade etmesinde rahatlama sağlayabilir. Anne de yorulduğunu, bebeğe çok vakit ayırması gerektiği için zaman zaman gerginleştiğini anlatabilir. Ama bunların “Tatlı bir kardeşin aramıza katılması ve yakında hepimizle oyun oynamaya başlaması için dayanılabilir dertler” olduğunun altı çizilmelidir.
  • Kardeş kıskançlığı duygusuyla savaşmak yerine bu duygunun kabul edilebilir olduğu belirtilmelidir. Çocuğunuza bu duyguyla nasıl baş edebileceğini öğretebilmek adına onun doğal tepkilerini sabırla gözlemleyebilir; “Bazen seninle ilgilenemediğim için bana kırılıyor musun?” veya “Kardeşin olunca seni daha az mı sevdiğimi düşünüyorsun?” gibi sorularla yaklaşabilir, en huysuz ve kavgacı olduğu anda sarılıp kucağınıza alarak sevginizi ona dokunarak gösterebilir, onu anladığınızı hissettirebilirsiniz.
  • Çocuk bebeğe zarar veriyorsa, aşırı tepki göstermeden çocuğa net ama sert olmayan bir uyarıda bulunulmalıdır.“Biz birbirimize vurmuyoruz, can acıtmıyoruz”, “Neye sıkıldın, sinirlendin, gel konuşalım ama kardeşin çok minik, böyle anlayamaz” diye yaklaşabilirsiniz.
  • Bu arada en önemli şey, “Sen abla/abisin; o küçük” diyerek anlayışlı olmasını, küçük kardeşiyle her şeyini paylaşmasını beklemeniz ya da ona öncelik vermesini istemeniz çok yanlış bir tutumdur. Büyük olan da çocuktur. Bu beklenti demokratik değildir. Haksız beklentiler sadece kardeşe ya da aile büyüklerine karşı kırgınlığa ve öfkeye sebep olur.
  • Zaman geçtikçe yürümeye, konuşmaya başlayan ve sosyalleşen kardeş ile birlikte iletişim biçimi de yeniden gözden geçirilmelidir. Aralarında fiziksel şiddet olmadığı sürece kardeşlerin arasına girilmemesi daha uygun olacaktır. “Evet, anlaşamıyorsunuz galiba, nasıl çözeceksiniz aranızdaki sorunu bakalım, konuşup bir çözüm bulabilecek misiniz?” diye destek verilmesi ve gerektiğinde müdahale edecek mesafeden gözlenmesi faydalı olacaktır.
Merak etmeyin; evde birbiriyle geçinemeyen kardeşler, evin dışındaki ortamda birbirlerinin koruyucu meleği kesilecektir. Yani verdiğiniz değer duyguları ve “kardeş olmanın” güzelliği onların bilincine doğru olarak kodlanıyor. Siz yeter ki sevgi ve sabırla devam edin.
Yarın ki konuyla ilgili son yazım, ‘‘Büyüdüler Ama Hala Çekişiyorlar!’’
Burada son konu ergenlerle uğraşan benim nacizane, kıskançlıkla ilgili görüşüm ve tecrübelerimin derlemesi olacak.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?