ELİMİZDEN KAYIP GİDEN YAŞAMLAR…

ELİMİZDEN KAYIP GİDEN YAŞAMLAR…

Evet, ne çok kayıp giden yaşamlara tanık olduk değil mi? Bunun adına gurur dedik, inat dedik, kader dedik…
Peki sonuç…
Koca bir yalnızlık ve pişmanlıkla birlikte korkunç bir özlem…
Benim gibi yazan insanlar için her şey bir malzemedir, yeni tanıştığınız bir insan, bir söz, bir bakış her şeye bir anlam katar ve bundan yola çıkarım…
Belki de kendi yaşadığım hayat…
Anlayacağınız yeter ki görmek isteyin.
60 yaşlarında hayat dolu hoş bir hanımla tanıştım. Nerde ve nasıl olduğunu yazmak istemiyorum çünkü bulunduğum yerde yazılarımı okuduğunu söyledi. Yeni evli ve ikinci baharını yaşıyor çok çok da mutlu. Bu mutluluğa öyle imrendim ki söylemeden duramadım. “Ben size çok imrendim, ne olur bende sizin gibi son gürlüğümde mutlu olayım” dedim. Yaşımı sordu söyledim “oo kızım sen çok gençmişsin daha neler yaşayacaksın dur, hemen son gürlükten bahsetme” dedi. Son gürlüğün anlamını biliyorsunuzdur. Yani yaşamının artık son zamanlarına gelen insanların “yaşlılıkta huzuru, mutluluğu, aşkı bulayım” demesidir. Sohbet koyulaştı. Eee…Biz hatunlar ne konuşuz elbette aşk meşk
Aşkın çok acı verdiğinden bahsettim. Nedense aşk insanlara bir süre sonra acı veriyor.Galiba bu biz, hanımların suçu karşımızdakini o kadar çok seviyoruz ki işin cılkını çıkarıyor adamlara hak etmedikleri  değerleri  veriyoruz ve olay bir taraftan potturuyor.
Bu hayat dolu ablam şunu söyledi “Aşk güzeldir.Aşık olmadan ölmek saçmalıktır.Ben bir kere aşık oldum” dedi. Tabi ki bende önyargı var ya… “Kavuşamadınız değil mi?” dediğim de “yoo evlendik  ama bir süre sonra evliliğin ona göre olmadığını anladı.”
“Aman tühh!” diye tühlendim, ben sanki başıma gelmiş gibi…
Sonra bir sözü taş gibi oturdu kalbime, “ ama” dedi “ nerdeyse 40 yıl geçti ve adını duyduğum an kalbimde bir acı ve özlem hissediyorum…”
İşte bu laf bu kadar yazmama neden oldu!
Neden ve niçin bizler illaki mutsuzluğun peşine düşüp onla besleniyoruz?
Neden aşk ya da sevgi her neyse bunu yaşamamak için mücadele ediyoruz?
Neden Elimizden kayıp giden yaşamın sadece arkasından bakıyoruz?
Ne saçma sapan bir durum değil mi? Bir saniye sonra başımıza ne iş geleceğini bilmezken yarının hesabını hangi küstahlıkla yapıyoruz?
Neden bizi seven ve  koşulsuz şartsız yanımızdaki insanlara kötü davranıyoruz?
Bütün bunlar bana çok anlamsız geliyor.
Hayata bir kez geliyoruz ve yaşam döngüsünü tamamlarken anlamsız, mutsuz, başarısız yaşamları neden seçeriz ve bu konuda ısrar ederiz. Neyi ispatlamaya çalışırız hiç bilmem…
Sonra da elimizden kayıp giden yaşamlarımız için üzülür durur, kadere isyan ederiz Çünkü en kolay yol birilerini suçlamak ve isyan etmektir mutsuzluğun içinde boğulacağımızı bilsek de bunu hep yaparız.
Hayatınızda lütfen hiçbir duyguyu yarım bırakmayın, sonuna kadar o duyguyu yaşayın, tüketin ki bu, güzel hayat dolu ablam gibi “her adı geçtiğin de kalbim acır demeyin…”
Yaşam ne öfkeyi, ne kızgınlığı, ne kırgınlığı, ne kaprisi, ne huzursuzluğu, ne de sevgisizliği barındıracak kadar uzun değil ayrıca ne yaşamanız gerekiyorsa onu zamanında yaşamak kadar keyifli hiçbir duygu olamaz.
Şükretmeliyiz ki sağlıklıyız, şükretmeliyiz ki bize acı da verse sevmeyi, aşkı, sevdayı bu kalbimiz tanımış ve hala sağlıkla nefes alabiliyoruz….
Bazen öyle olaylar yaşarız ki 21 gün bize 21 yıl gibi uzun gelirken 21 yıl 21 gün gibi dolu dolu mutlu , huzurlu geçer.Dilerim ki öyle musmutlu,aşk,sevgi,huzur,başarı,sağlık dolu günler yaşayın ki 100 yıl size 100 gün gibi gelsin…..
Elimizden yaşamımızın kayıp gitmesini izlemeyi bırakalım! Hayat izlenmeyecek kadar güzel ve kısacık…
Şimdilik her zaman  olduğu gibi hoşça kalın, akıl sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?