HEPİMİZİN İÇİ BOMBOŞ!

                                                            HEPİMİZİN İÇİ BOMBOŞ!

Yazan insan konuşarak pek duygularını anlatamazmış, hattat birkaç yazar biliyorum kekeme ya da konuştuğu zaman diksiyonu bozuk. Kim bilir? Yazarlığı seçmeleri belki ondandır,
İfade özgürlüğü…
Kısıtlama yok…
Anlık tepki yok…
Seni düzelten,sözünü kesen yok….
Bugün de ben bu yolu deniyorum aslında yazdığım gibi de net ve açık konuşurum elbette ki,sen ne dersen de karşısındakinin anladığı kadarsındır.
Evet, hepimizin içi bomboş!
Herkes bir kavga peşinde, siyasiler ve köşe yazarları sürekli birilerine giydirme telaşındayken ,”aman bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” modunda.
İnsanlar zaten yüzyıllardır acımasızken şimdi hepten cani ruhlarını ortaya sermekten çekinmeyip bütün canlı cansız nesneleri seks objesi görmeye hızla devam etmekte.
İnsanlar birbirini sevmemek için sanki ciddi bir mücadele içinde, erkek sevmeyi bırakın hoşlandığı kadına bile ilgi göstermenin acizlik olduğunu düşünürken, kadın sevildiğini fark ettiği an erkeğin tepesin de halay çekmekte.
Atalarımızı aramaktan bile çekinirken torunlarımız aynı bizim gibi “merhaba” demekten korkar olmakta.
Ülkem de ya hapishane ya hastane ya da yaşlılar ve kimsesizler yurdu açmak için yarış devam etmekte.
Çocuk sevilmekten, büyük sevmekten korkmakta!
Sanki herkes her an birbirine zulüm yapacak gibi…
İnsan sevmeyenler,   korumamız ve kollamamız gereken bütün canlıları arkadaş belliyor ama bir bebeğin sümüğünü silmekten tiksiniyor.
Habire barış, özgürlük, eşitlik, huzur, mutluluk istiyoruz…
Sadece istiyoruz…
Peki, bunun için birey olarak nasıl davranıyoruz?
Hiç sümüğü akan bir çocuğun burnunu sildiniz mi? Ya da başını okşadınız mı?
Hiç menfaatsiz siyaset yaptınız mı? Ya da bir STK üye oldunuz mu?
Hiç sevdiğiniz insana “senin ne olursa olsun her şartlarda yanındayım” dediniz mi?
Hiç sınıf, ırk, din ayrımı yapmadan arkadaşlıklar kurdunuz mu?
Hiç başkasını kendinizden daha fazla düşündüğünüz oldu mu?
Hiç anlamsız bulsanız da sizinle konuşmak isteyen bir insanı sabırla, hoş görüyle dinlediniz mi?
Hiç değer verdiğiniz insanları kırmamak için çabaladınız mı?
Siz hiç “ nasılsın?” sorusunu gerçekten sordunuz mu?
Biliyor musunuz? Bu sorulara “evet” diyenler sadece evlatları için “evet” demiştir. Aslında burada da kocaman bir sahte sevgi var,
Neden mi?
Hep duymuş ya da arara bizler de söylemişizdir,”karı-koca değil ki, atasın evlat işte!”
Yani kan bağı ve zorunluluk olmasaydı onları da bir çırpıda söküp atabilecek sevgisizlik yumağı var hepimiz de, ister kabul edin ister etmeyin!
Hepimizin içi bomboş…
Bu yazımı bilmem kimler okur belki editörüm bile okumuyor otomatik düzeltmeler yapıyordur. Olsun! Ben yazmaya devam edeceğim.
Neden bunu yazdım, çünkü; emek ve farklı düşünceler bile bizim için anlamsız.
Bizler hoş görüyü bir tarafa bıraktığımız,
Her canlının, yaşam özgürlüğü vardır demediğimiz,
Para pul istemeyen sevgimizi kimseye vermeyip pintilik, bencilik, çıkar ilişkileriyle yaşama devam ettiğimiz sürece asla, ne barışı ne özgürlüğü ne eşit yaşamı göremeyeceğiz.
Ve…
Çiçek Çocukları hatırlarsınız,”Savaşma, seviş” diyerek bir akım başlatmışlardı. Ben sevişin de demiyorum, sadece sevginizi paylaşın, hoş görünüzü paylaşın, canlının yaşama özgürlüğü olduğunu unutmayın, bunu birey olarak başarabilirsek inanın ne savaşlar kalır,ne gencecik bedenler yok olur gider. Böyle giderse, süper egosunu kontrol edemeyen insan evladı yüzünden daha çok ocaklar sönecek benim Ülkem de!
Hiç birimiz kedersiz değiliz ancak birbirimize verdiğimiz sevgi, güven duygusu kederlerimizi biraz daha çekilir hale getirmez mi?
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın,akıl sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?