HER MUTLULUK İÇİNDE ACILAR BARINDIRIR…

                                    HER MUTLULUK İÇİNDE ACILAR BARINDIRIR…

Her başarı ve yaşanan güzellikler mutlaka içinde bir acı barındırır. Güle oynaya kutlanmaya hazırlanan hatta mizahi yaklaşımla eleştirilen kiminin idolojisine ters düşen kimi için kapitalizm bir oyunu olan kimi için sadece sevgililer için kutlanan masraf kapısı olarak görünen bir gün…
14 Şubat….
Geçmişte acı olaylarla, direnişle, başkaldırışla var olma mücadelesiyle doğan, inadına sevgiyle beslenen, büyüyen ve yüzyıllardır bir çığ gibi büyüyen,
“Sevgililer Günü”
İnsan evladı, sevmek ve sevilmek gibi saf menfaatsiz Allah’ın bize sunduğu en güzel duyguya bile sahip çıkamaz ve paçavraya çevirirken birileri çıkıp Sevgililer Günü’nü kutlamaya çalışıyor….
Bence hiç kutlamayın acılar yaşamış bir tarihi kutlamak ne kadar doğru pek bilemedim ancak şunu biliyorum ki,bugünler de hiç olmazsa sevdanızdan korkmayın,utanmayın sevdiceğinize onu sevdiğinizi söyleyin,inanın hiç bir şey olmaz ağzınıza vurana da yuhlayana da rastlamazsınız.
Bu yazıyı yazarken televizyon ses olsun diye açıktı Siyah-Beyaz dizisi oynuyordu. Dizide ki diyalog çok dikkatimi çekti;“Kadın topraktır,sen Güneş’sin üşüdüğün de onu ısıtacaksın,gerektiğinde bulut olup yağmurunla kuruduğunda ıslatacaksın ki,sana demet demet çiçek açsın.Ten sevene adam,gönü sevene yiğit denir.Sen yiğit olacaksın ona kol kanat açacaksın”
Aslında bu diyalog kadın için de erkek içinde sevginin ne kadar güçlü olduğunu ve ne çok anlam ifade ettiğini çok net anlatıyor.
Ne oldu da böyle bir günün ortaya çıkmasında ihtiyaç duyuldu?
Sevgililer Günü ‘nün başlangıç tarihi eski Roma İmparatorluğu zamanına uzanıyor.
Eski Roma’da 14 Şubat günü bütün Roma halkı için önemli bir gündü. Çünkü bu günde Roma tanrı ve tanrıçalarının kraliçesi olan Juno’ya duyulan saygıdan ötürü tatil yapılırdı. Juno ayrıca Roma halkı tarafından kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak da biliniyordu.
Bu günü takip eden 15 Şubat gününde ise Lupercalia Bayramı başlıyordu.
Bu bayram halkın genç nüfusu için büyük önem taşıyordu. Bunun nedeni ise yaşantıları kesin kurallar ile sınırlandırılmış, bunun doğal sonucu olarak bir birliktelik yaşama şansı olmayan bu gençler sadece bu bayram süresince bile olsa birbirlerinin partneri oluyorlardı. Hangi genç bayanın hangi genç erkek ile bir çift oluşturacağı eski bir gelenek olan ve Lupercalia Bayramı’nın arife günü yapılan bir çekiliş ile belli oluyordu. Romalı genç kızlar isimlerini küçük kağıt parçalarının üzerine yazıp bir kavanoza koyuyorlardı. Genç Romalı erkekler ise kavanozdan bu kağıtları çekerek üzerinde hangi kızın ismi yazıyorsa o kızla bayram eğlenceleri boyunca beraber oluyorlardı. Bu birliktelikler birbirine aşık olan çiftler için bayram süresinin dışına taşıp genellikle evlilikle sonlanıyordu.
İmparator 2. Claudius, Roma’yı kendi katı kuralları ile zalimce yöneten bir hükümdardı. Onun için en büyük problem ordusunda savaşacak asker bulamamaktı. Ona göre bu durumun tek sebebi Romalı erkeklerin aşklarını ve ailelerini bırakmak istememeleriydi.
İşte bu yüzden Roma’daki tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı. Aziz Valentine de Claudius’un hükümdarlığı zamanında Roma’da yaşayan bir papazdı. Kendisi gibi papaz olan Aziz Marius ile birlikte Claudius’un yasağına rağmen gizlice çiftleri evlendirmeye devam etti.
Ancak imparator bu durumu bir süre sonra öğrendi. Aziz Valentine insanları evlendirmeye devam ettiği için tutuklandı ve yaptıklarının cezası olarak sopa ile dövülerek öldürüldü.
Milattan sonra 270 yılının 14 Şubatı Hristiyan şehitliğine gömüldü.
Aynı zamanlarda Roma’daki putperestler, şubat ayı içinde kutlanan Lupercalia Bayramı’nı kendi putperest tanrıları için kutluyorlardı. Bayram öncesi yapılan geleneksel çekilişi ise seromoniye bağlı kalarak kendileri için uygulamaya başladılar. Hristiyan Kilisesi’nin ilk kurulduğu yıllarda hizmet veren papazlar bu törenlerin, özellikle de evlenmemiş gençlerin putperestler ile birlikte anılmasından rahatsız oldukları için bir çözüm buldular. Bu gençlerin isimlerinin azizlerle birlikte anılmasını istedikleri için Lupercalia Bayramı’nın başladığı günü Aziz Valentine Günü olarak kutlamaya başladılar.
Bununla pararel olarak Aziz Valentine de bütün sevenlerin koruyucu azizi haline gelip böyle anılmaya başlandı. Sevgililer Günü, 1800 yıllardan sonra Amerika’da Esther Howland’ın ilk Sevgililer Günü kartını yollamasından bu yana günümüzde daha çok sayıda insanın kutladığı toplumsal bir olay haline geldi. Bunun doğal sonucu olarak olayın ticari yönü çok gelişti. Neredeyse herkes her yıl 14 Şubat’ta sevgililerine veya eşlerine bu günün ruhu ile bütünleşen, karşı tarafa sevgilerini anlatan hediyeler veriyor. Bu hediyelerin başında ise sade ama bir o kadar anlamlı çiçekler geliyor. Sevginizi alacağınız çikolata veya yollayacağınız bir kart ile de anlatmanız mümkün.
O gün bugündür her yılın 14 Şubat’I Sevgililer Günü olarak kutlanmaya devam ediyor ve yeryüzünde kadın ve erkek beraber olduğu sürece de kutlanmaya devam edecek gibi.
Kısacası bu özel günde yanınızda gerçekten sevdiğiniz birisinin olması ve sevginizin karşılığının olduğunu bilmek herhalde hepsinden çok ama çok daha önemli.
Dilerim ki, gerçekten herkes sevdiğine kavuşur ve bu günlerle insanlar yoldaşının hep kıymetini bilir….
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın,akıl sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?