İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ KABUL DE (…)
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ KABUL DE (…)
‘‘De’’ sini zaten az çok tahmin etmişsinizdir. Yıl 1948 ve Paris’ de Birleşmiş Milletler tarafından oy birliği ile kabul edilmiş bir gün…
Sene 2018 hatta 2019 yılına girmek üzereyiz ne acı değil mi? Kutlanan ya da anılan her özel gün gibi içi bomboş bir torba gibi…
Tam 30 yıl geçmiş ancak her şey aynı.
İnsan olarak dünyaya geldik ama insan olarak haklarımızı her gün dileniyoruz.
Konuyu araştırırken UNICEF Türkiye sayfasını şöyle bir ziyaret ettim malum nesnel bir konu paylaşacağım hata yapmamak gerek.
Neyse tam 30 Madde karşıma çıktı. Tek tek maddelerle anlatılmış. Buraya kadar her şey güzel…
Ancak içerikleri okudukça çok üzüldüm. Sayfaya girip tek tek okumanızı tavsiye ederim. Maddeler doğumumuzla Yaradan’ın bize insan olmanın getirdiği doğal haklardı. Hepsi tekrar sıralanmış ne acı…
Birey olduğumuz, baskı, din, dil, ırk ayrımı olmayacağı, kula kulluğun olmadığı gibi (…)
30 madde sıralanmış. ‘‘İnsansınız bunlarda sizin hakkınız. Ahan da! Yaradan’ın verdiğine izin veriyoruz kullanın…’’
Tabi ki o dönemde mutlaka gerekiyordu ki diğer hakların beyannamesi gibi maddeler halinde kabul edilme ihtiyacı doğmuş.
Bütün bunları okurken tek düşündüğüm insan evladının ne kadar egoist, çıkarcı ve kötü olduğuydu.
Neden insanlar birbirinin hakkını yenmek için hep mücadele vermiş?
Acaba iyi olmak, insan olmak bu kadar zor mu?
Şimdi taht kavgası, güç, para diyeceksiniz ki doğrudur. Bunun içinde yüzyıllar boyunca insanların manevi değerleriyle oynamışlar ve oynamaya devam ediyorlar.
Peki, iyilikle, doğrulukla bu peşinden koşulan güç elde edilmez miydi?
Ya da iyilik, güzellik, dostluk düşünmek ve insan gibi eşit şartlarda yaşam, kötülükten zor mu?
Acaba…
Bu maddeleri okuyunca aklıma ilk bu sorular geldi…
Demek ki kötülük, kötü olmak iyilikten çok kolay…
Bizde hep kolayı seçmiyor muyuz? İyi niyetli insanları ahmak olarak değerlendirmiyor muyuz? Demek ki bizim hamurumuzda var Yaradan aslında bizi yaratırken bir şeyimizi eksik bırakmış ki biz insan olamamışız. Bir laf vardır çocuk arsızlık yaptığı zaman ‘‘yok bu olmamış bir şeyini eksik koymuşuz’’ esprisi yapılır. Şuan ki insanlık durumumuz bu, bir şeylerimiz eksik olmuş…
Bu kadar günler kutlanıyor, maddeler sıralanıyor peki, değişen ne var?
Yine çocuk istismarı…
Yine İnanç istismarı…
Yine Hayvan istismarı…
Yine..
Yine..
Dizi dizi istismarlar…
Yazılı beyannameler istediği gibi maddelensin, uygulama olmadıktan, insanların birbirine kötülüğe devam etmelerinden sonra hiçbir anlamı yok içi boş torba gibi…
Torbayı insani değerlerle, sevgiyle, iyililikle, barışla, eşit haklarla, canlı olmanın getirdiği doğal haklarla, bilgiyle, bilimle, sanatla doldurmaya üşenirseniz, bu torbanın içini kötülük yumağı olmuş insanların fesatlıkları kaplar…
Önce insan olalım ve evlatlarımıza vicdanı, insanlığı aşılayalım ve bir kez daha düşünelim lütfen! Biz nerede de hata yaptık ki,hala Yaradan’ın bize sunduğu yaşama hakkımızı bile elde etmek için uğraşıyoruz?
Yoksa günler gelir kutlanır ve geçer gider…
Biz de yaşam denen yeryüzünde dengemizi bulabilmek için çırpınır dururuz…
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder