Kardeş kıskançlığı -1
Bu hafta, aslında bildiğiniz ama zaman zaman
hatırlamamız gereken bazı bilgileri tekrar hatırlatmak ve genç ebeveynlere
biraz yol göstereceğine inandığım bilgileri seri halinde yazıp bilgi yenileme
işini yapacağım…
Öncelikle Kıskançlık
Nedir? Ve yaşlara göre şiddeti nasıl olur? ; Kıskançlık duygusu korku, kaygı, sevinç, nefret gibi
hepimizde olan son derece doğal bir duygudur. Kardeş kıskançlığı da, aynı
şekilde doğal bir duygu olup, dışa vurum şekilleri her çocuğun yaş durumuna,
aile içi tutumlara, karakter yapısına ve mizacına göre değişebilir.
Çocuk, 2
yaştan küçük ya da 7 yaştan büyük ise bu kıskançlık çok fazla ön plana geçmez.
2 yaş, sezgisel olarak kıskançlığı duyumsama için çok erken bir yaştır. 7
yaşından itibaren de çocuk artık soyut kavramları anlamlandırmaya
başlamıştır. Mantık yürütmede ve sebep-sonuç ilişkilerini değerlendirmede daha
iyidir.
2-6 yaşa
arası dönemde ise kardeş kıskançlığının yoğun bir şekilde yaşandığını görürüz.
Bu yaş aralığında daha çok sezgileriyle ve duygularıyla hareket eden çocuğun,
eve gelen bir “kardeşi” algılaması ve hissettiği duyguları yorumlaması zordur.
Sezgileriyle bu “rakibi” fark eder ve davranışları da bunun dışa vurumu olarak
ortaya çıkar.
Kardeş
kıskançlığı ile ilgili neler biliyoruz?
·
Çok doğal ve
yaşama dair gelişimsel bir duygudur.
·
Çocuk bu duygusundan
dolayı suçlanamaz, yargılanamaz ve de cezalandırılması çok yanlış tutumlara
davetiye çıkarabilir.
·
Çocuğun
kardeşini sevinçle ve değişmez bir mutluluk içinde kabul etmesini beklemek
doğru değildir.
·
Çocukları
etkileyen ne annenin çalışması ne de aile yakınları ya da bakıcı elemanlarla
büyümesidir. Çocukları etkileyen aile içi tutumlar ve anne baba–çocuk arasında
kurulan ilişkinin niteliğidir. Ayrılan zaman faktöründen daha çok anne baba
tutumlarının çocukta uyandırdığı güven duygusudur.
Kardeşini kıskanan
çocuk nasıl davranışlar sergileyebilir?
·
Annesini
kardeşine “kaptırdığını” sanan çocuk, “O zaman babam da benim” diyerek babasına
daha çok yönelebilir ve ilgi bekleyebilir. Anneden uzaklaşabilir ya da uygun
olmayan zamanlarda daha önce istemediği taleplerle annenin karşısına çıkabilir.
Örneğin; annesi tam bebeği emzirirken “Bana da süt ver, ben de meme
emeceğim” diyebilir ya da “Tuvaletim geldi, annem götürsün” diye tutturabilir.
·
Uyku ve
yemek yeme ve öz bakım alışkanlıklarında “regresyon” dediğimiz geri dönüşler
yaşayabilir. Annenin ilgisini bebekten tekrar kendi üzerine çekmek için o da
yeniden “bebek” olmaya karar vermiştir.
·
Anneyi bebek
ile yalnız bırakmak istemediğinden okuluna gitmeyi reddetmeye başlayabilir.
·
Kendisinden
istenileni yapmamaya başlar, anneyi ve aile yakınlarının ona olan sevgi ve
ilgilerini sorgular; daha az sevildiğini düşünmektedir.
·
Artık daha
az önemli olduğu düşüncesinin yarattığı isyan ve protesto duyguları ile
kardeşine açıkça vurabilir, eşyalarına zarar verebilir, “Onu sevmiyorum”
diyebilir ya da severken “fazla” sarılabilir, sıkıştırabilir.
·
Bir başka
yaklaşım olarak ya içine döner, sessizleşir ya da aşırı sevgi gösterileri ile
anne babasının sevgisini kaybetme korkusunu bastırmaya çalışır.
Her zaman
olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve ruh sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder