KESSEM Mİ? KESMESEM Mİ?

KESSEM Mİ? KESMESEM Mİ?

Yine yeniden bir Kurban Bayram geliyor…
Ve her yıl olduğu gibi kurban kesilsin mi?  kesilmesin mi?  polemiği daha aylar öncesi başladı her ne kadar Müslümanlara farz olmasa da gelenek göreneklerimizi sürdürmeye, inançlarımızın, vicdanımızın adına, Allah’ın bize sunduğu nimetlerin ve canımızın bedeli olarak kurban kesmeye çalışırız.
Ve bu inançtır inancı yorumlamanın yargılamanın da hiç anlamı yok  ancak kredi kartı, borçla alınan bir niyet ne kadar doğru onu bilemiyorum.
Kurban, insan evladının var oluşundan bu yana devam eden bir gelenek.
Bunu artık kabul etmemiz gerek. İster mantıksız ister mantıklı bulalım, inanan insanların yoğun olduğu toplumda yaşadığımızın artık farkına varıp siyasi ayrımcılık yapmamamız gereken bir gelenek.
İster kabul edelim ister etmeyelim…
Bu nedenle ,   siyasilerin bayramlarımızı dini ve milli olarak ayırmaları aslında toplumun ayrışmalarına neden olan en önemli etken.
Unutulmaması gereken yönetmeye çalıştığımız kitlenin inançlarına, değerlerine saygı duymayı bilmemiz gerekir ve nasıl ki milli bayramlar da kutlama mesajları yolluyorsak dini bayramlarda da kutlama mesajı yollamak hoş görü ve yüceliktir.
Galiba vatandaş olarak mesajımı da bizi idare etmeye çalışanlara verdim….
İnançsal bir kavram olarak kurban, Bir Tanrı’ya ya da bir başka doğaüstü varlığa sunulan (can)’a denir.
Kabul edilen inanışa göre, kurban, canlılığın kutsanması anlamına gelir. “Kurban” kavramı ve kurban etme ritüelleri insanlık tarihiyle yaşıttır. “Kurban etme” kavramı tarih öncesinden günümüze gelen süreç içinde birincil anlamını koruduğu gibi,  ritüel boyutundan, dini ve kutsal boyutlardan sıyrılarak ikincil anlamlar da kazanarak varlığını sürdüren bir kavram olmuştur.
“Kurban kesme” eylemi, İslam Dini’nin doğuşundan çok önceki çağlara kadar uzanır.
Çok eski tabiat dinleri ile Mezopotamya, Anadolu, Mısır, Hint, Çin, İran ve İbrani dinlerinde yılın belli aylarında dinî törenlerle kurban sunma, bayram yapma geleneği vardır. İnsanların, tahıl, hayvan ve hatta insan kurban ettikleri olmuştur.
İslamî  terim olarak “kurban” (udhiyye); “şartları belirli hayvanları, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla kesmek” şeklinde tanımlanır.
Tarihte ibadet niyetiyle yapılan ilk kurban, Hz. Âdem’in oğulları Hâbil ile Kâbil’in kurbanlarıdır. Aralarında çıkan ihtilafta hangisinin haklı olduğunu anlamak için, Cenâb-ı Hakk’a kurbanlarını arz ettiler. Hâbil’in kurbanı kabul olmuştu. Bunu çekemeyen ve isteğine kavuşmak için çalışan Kâbil, kardeşi Hâbil’i öldürmüştü.
Yani tarihte kurbanın dinlerden önce geldiği zaten araştırmalarda görünmektedir. Hz.İbrahim’in oğlunu Allah’a kurban etmek istemesi, bunun üzerine koyunun kesilmesini emretmesiyle de hayvanların kesilmesini Hz.İbrahim’e emretmiştir.
Her ne kadar kurbanın bir gelenek olduğunu tarihi bilgilerden öğrenmiş olsak da bazı gelenekler inanca dönüşmüşse bunun üzerine yorum yapmak ya da eleştirmek çok anlamı olmadığı gibi toplumu ayrıştıracaktır.
İnançları, değerleri katı ve suçlayıcı eleştirdiğimiz sürece hoşgörünün yok olduğu cehaletin içinde boğuşan toplum olmaya devam ederiz.
O yüzden bırakalım insanlar inandığını yapmaya devam etsin…
Yeter ki hayvancıkları mundar etmeden, gösteriş yapmadan çoraçocuğa göstermeden yapın inandığınızı.
Bana hiç zararı yok bu durumun ya size?
Huzurlu, mutlu, sağlıklı bir Bayram geçirmeniz dileği ile iyi bayramlar….
Her zaman olduğu gibi şimdilik hoşça kalın, akıl ve ruh sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?