“MIŞ…” GİBİ YAŞAMLAR!
“MIŞ…” GİBİ YAŞAMLAR!
Bu ifadeyi mutlaka çoğunuz duymuşsunuzdur…
“Mış” gibi yaşamlar!
Mutluymuş gibi…
Solcuymuş gibi…
Sağcıymış gibi…
Dindarmış gibi…
Dinsizmiş gibi…
Sevmiyormuş gibi…
Seviyormuş gibi…
Gibi… Gibileri sıralamaya kalkarsam galiba bitmez.
İnsanlar neden “mış” gibi yaşar bilir misiniz? Çünkü gerçeklerden korkar, çevrenin bakışı, yargılaması, sosyal statünün kaybı ya da maddi kayıplar insanları korkutur. Hepimiz dönem dönem “mış” gibi yaşamadık mı? Ya da yaşamıyor muyuz?
Hiç anlaşamayan çiftler özellikle çocukları varsa “Çocuğum etkilenir” bahanesiyle aynı evde iki yabancı olmayı kabul edip “mış” gibi yaşamlarını devam ettirirler. Şu gerçek onları ürkütür aslında; Statü kaybı, tek yaşamının yükü, maddi kayıp, sosyal çevre ve öfkenin bile devam ettiği duygusal bağ, yani bitirilememiş duygular. Yoksa çor çocuk fotoğrafın görünen yüzüdür.
Erkekler genel de sevgilerini, bağlılıklarını hiçbir zaman karşı tarafa yansıtmamaya katı görünerek “mış” gibi yaşama devam ederler. Çünkü onlar için sevgi ifadesi acizliktir. Hele aynı çevreden ve statüden olmayan birine sevdalanmışlarsa sosyal konumunu kaybetme endişesiyle böyle bir olay yokmuş gibi yaşarlar….
Çocuğunu yetiştiren aile, öğrencileri olan bir öğretmen aslında olmayan alışkanlıklarını var “mış” gibi yansıtır…Küçüklerine örnek olmak için….
Peki, “mış” gibi yaşamlara acaba kanan var mı? Hiç bunu düşündük mü?
Aslında sadece kendimizi kandırırız… Bizler “mış” gibi yaşamlar da boğuşurken bizim dışımızda herkes aslının görünen olmadığının farkındadır ve biz kendimizi kandırmaya devam ederiz.
Çocukluk arkadaşım yanıma uğramıştı ki, dönem dönem bir araya geliriz… Hayat nasıl gidiyor diye sordum,” gayet iyi” dedi. Çünkü iyi görünen bir evliliği çoru çocuğu maddi sıkıntısı olmayan bir insan, “ ayni benim de olsa keşke…” dediğimiz tarzdan ama hayır sen çok mutsuzsun dediğim de hayretle yüzüme baktı… Siz ne kadar “mış” gibi yaşarsanız yaşayın gözlerinizdeki hüznü umutsuzluğu asla saklayamazsınız…
Eğer yaşamı “mış” gibi yaşayacak kadar uzun buluyor, mutlu huzurlu kendiniz gibi bir yaşamı sırtlamaktan korkuyorsanız hadi! “mış” gibi yaşamlara devam edin….
Lakin zamanı geldiğin de, “ kendim için ne yaptım?” “Hayat beni yordu?” “ Ben neyin bedelini ödedim?” demeyin,
Sizin ödediğiniz bedel, özgürlüğünüzden, hayattan, kendinizden korkmaktan başka değil. Bu da bence çok ağır bir bedel….
Elbette ki, “mış” gibi yaşamamanın da bir bedeli var ama inanın sevginize sahip çıkmak, sevdiğiniz işi yapmak, hayır demeyi bilmek, kimseye gebe kalmadan başınız dik onurlu yaşamak, işte bütün bunlar ödediğiniz ya da ödeyeceğiniz bedele değer.
Denenmiştir garantisini veririm…
Sizce artık “mış” gibi yaşamı bırakmanın zamanı gelmedi mi?
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, sağlıklı kalmaya çalışın!
Bugünkü İnsani davranış; “ Eğer hayatınızın direksiyonunda oturmuyorsanız, hayatınızı uzaktan izlemeye mahkûmsunuz” Elbette ki, şoförlüğü öğrenirken kaza yapacaksınız ama o kazayı yapan siz olacaksınız, başkaları değil!
Kalemine sağlık .Muhteşem bir anlatım
YanıtlaSil🙏
Sil