NE ÇOK SÖYLENİR OLDUK!
NE ÇOK SÖYLENİR OLDUK!
Beni tanıyan arkadaşlarım bilir evden yuvaya yuvadan eve, arada kulüp toplantıları olursa sevdiklerimle zaman geçirdiğim statik bir hayatım var. Yani gördüğüm yüzler genel olarak hep aynı. Bu durumda yazı yazmak inanın hiç kolay değil birde haftada iki gün ayrı farklı konular bulmak üzerine kalemi kuvvetli her yazılanı beğenmeyen bir yayın yönetmeninizin ve editörünüzün olması…
Konu bulacaksın,yayın yönetmeninin onayını alacaksın yazını yayınlamaya değer bulacak ve yayınlayacak….
İnanın çok zor…
Ama seviyorum şu teknolojiyi. Bugün de kıvrandım durdum, ne bulup yazayım diye. Akşama kadar bütün sanal sayfalarımda gezeledim durdum.
Ve hepsinde gördüğüm tek ortak paylaşım özeti; herkes vır vır söylenip gereksiz daha doğrusu çözüm üretilmeyen şikâyetler…
‘‘İşte buldum!’’ dedim.
Konumuz ne çok şikâyet etmemiz ve söylenmemiz…
Farkındasınızdır durmadan geçmişi, yaşanmış olayları gündeme alıp vır vır söylenip duruyoruz. Ama icraata gelinde hiç birimizden ses gelmiyor. Galiba söylenmek en kolayı. Ne ara bu kadar kolaycı olduk bilmem…
Yeni nesle veryansın ediyoruz sanki onları yetiştiren uzaydan gelmiş gibi…
Eğitim ve öğretimden memnun değiliz sürekli müfredatı eleştiriyoruz peki eksikleri biliyorsak neden yanlışı düzletmiyoruz? Özellikle eğitimcilerin ağzına mı vuruyorlar ‘‘fazlasını öğretiyorsun bırak eksik kalsınlar’’ diye…
Haksızlıklara, yoksulluğa, şiddete karşı çıkıp asıyoruz kesiyoruz. Şimdi soruyorum; Bütün bunları önlemek için birey olarak ne yaptık? Ya da kaçımız bunun için mücadele verdik?
Mesela; Hasta olduk, tanıdığımız doktor olsa da ‘‘yok ben sıramı beklerim’’ dedik mi?
Mesela; Hiç tanımadığımız durumunu fark ettiğimize bir yemek ısmarladık ya da bakkalımıza ‘‘her gün bir ekmek benden sen vereceğin yeri bilirsin’’ dedik mi? Ne bileyim bir öğrenciye az çok eğitim desteği verdik mi?
Mesela; Şiddet gören bütün canlılara elimizden ne gelebiliyorsa yaptık mı? Yoksa ‘‘aman görmeyeyim başıma bela mı olur’’ dedik. Peki, biz etrafınıza nasıl şiddetler uyguladığımızı hiç fark ettik mi?
Şiddet illa vurup kırmakla olmuyor biliyorsunuz. Gönül kırmak, aşağılamak, bir insanı yok saymak ki etrafımda çok da fazla şahit olduğum bilumum manevi şiddet.
Ne çok yapıyoruz değil mi?
Siyasete, gidişata, Ülkenin bekasına söyleniyoruz ama sonuç itibarıyla ihale alabilir miyim? İşim düşerse yaptırabilir miyim? Düşüncesiyle arsızlığını uğursuzluğunu bildiğimiz yöneticileri çatır çatır tekrar biz seçmiyor muyuz?
Hep aklıma takılır bu kadar namuslu, dürüst, vatanım, ülkem, eşitlik, hak, özgürlük diyen insan varsa bu kıçı başı her tarafı ayrı oynayan çoğunluk nereden geliyor?
Ve şunu da merak ederim. Yüzyıllar önce bunca filozof, felsefeci zaten bizim dediklerimizi özlü sözlerle söylemişken neden düzen değişmiyor?
Anlayacağınız vır vır çözümünü üretmediğiniz sadece yazarak şikayetlendiğimiz düzen, yazarak değişmiyor?
Sınanmış denenmiş olanla zaman kaybetmek yerine önce gerçekten biz bu durumlardan rahatsız mıyız? Onu oturup düşünmek ve sorumlu arayacağımıza o sorumlunun biz olduğunu bilmemiz gerek.
Yoksa inanın toplum olarak huysuz ihtiyarlara döndük ki oturarak üreten tek canlı tavuktur bunu sakın unutmayalım!
Her zaman olduğu gibi hoşça kalın, beden ve ruh sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder