SAHİ SENİN HAYATIN KAÇ PARA?

                                         SAHİ SENİN HAYATIN KAÇ PARA?

Bu soruya önce kendim cevap vermek isterim, bilirsiniz iletişim önce kişinin kendisiyle başlar ve benim gibi derişik… İnsanlarda önce kendisiyle sonra hiç göremeyeceği bir kitleyle iletişime geçer. Aslında pekiyidir bu sistem, hem “sus artık” diyen yok, hem acaba beni dinliyor mu? Diye bir düşünce gelişmiyor, hem de yazdıklarıma itiraz eden olmuyor. Ha…! Bazen editörüm azıcık yavaş uyarıları yapıyor , o da aksiyon olsun artık…
Zaten bütün derdim şu yazdıklarımdan dolayı biraz bir şeyler değişebiliyor mu? İlgili insanlar bu kadın yazıp duruyor acaba doğru mudur? Diyerek fark edebiliyorlar mı? Hepsi bu…
Kitle bir süre sonra sağır, dilsiz, kör olur bilirsiniz, birileri gece fenerini arada bir yakmalı ki, görmeyen gözler, duymayan kulaklar, konuşmayan ağız harekete geçsin.
Neyse neydi sorumuz? Senin hayatın kaç para?
Sahi kaç Para?
Benim hayatım biraz gülümseme, biraz iyilik, biraz güven, biraz dürüstlük yani anlayacağınız çok para. Ya… Diğer insanların?
“Herkesin bir bedeli vardır” der bir arkadaşım… Eğer bu bedeli ödemeye razıysan mutlaka bu bedelin karşılığını da ödersin öyle ya da böyle.
Bir ortama gittiğimizde eğer resmi bir toplantı ya da üst düzey yöneticileriyle ya da jet sosyeteyle (ki sosyete aslında çok önemli bir kavramdır bilen bilir) yapacağımız toplantıda üstümüze başımıza dikkat eder en düzgün kıyafetlerimizi giyeriz. Eğer belirli markalar giymişsek aslında bedelimiz o kadardır.
Neden mi? Hiç denediniz mi bilmem , o insanlarla dışarı da normal kıyafetinizle karşılaştığınızda sizi tanımazlar.
Peki, siyasi ya da sivil bir topluma dâhilsek ve yönetime yakınsak bize onların yanındayken hürmet ediliyorsa… İşte, bedelimiz yanımızdakilerin gücü kadardır.
Neden mi? Çünkü tek başına kaldığımız da, o hürmet edenler bize selam bile vermezler.
Makam Mevki sahiplerini geçersek ayıp olur… Onların bedeli de oturdukları koltuk kadar hepsi bu bir karış koltuk!
Neden mi? O koltuk yüzünden eser gürlerler ama altlarından koltuğu çektiğinizde kükreme birden , sinek vızıltısına dönüşür.
Bir de bile bile lades olan ağabeyler ablalar vardır. Maddi gücünün dışında yaşını başını almış hiçbir vasfı olmayan ağabeyin yanında muhteşem özelliklere sahip bir hatun ya da hiçbir vasfı olamamış bir hatunun yanında   yine muhteşem özelliklere sahip bir ağabey….Bu da onların bedeli !
Neden mi? Adam iflaz ettiğin de gemiyi ilk terk eden kadın olur, güçlü olan kadınsa adamın işi bittiğin de yine terk eden adam olur… o,yüzdendir ki, varlık ve güç gittiğinde aşk birden buhar olur.
Anlayacağınız hepimizin, herkesin bir bedeli vardır…
O yüzden oturup düşünmeli…
Sahi benim hayatım kaç para?
Güzel kıyafetler, makam, mevki, para, şöhret, güç denilen bu olgular elinizden bir gün kayıp gitmesine rağmen hala saygınlığınızı koruyabiliyor her şeye rağmen yanınızda dik duran insanları barındırıyorsanız sizin bedeliniz paha biçilmez.
“Sahi senin hayatın kaç para” dediklerin de, “seninkini bilmem ama benim hayatıma ne senin gücün yeter, ne yüreğin” dediğimiz de işte o zaman aslında herkesi satın alamayacağınızı anlatmış olursunuz….
Belki hiçbir zaman son model araba, lüks ev, en iyi marka kıyafet ya da en lüks lokantalarda yemek yiyemeyeceğim ama biliyorum ki, hayatıma kimse fiyat biçemeyecek…
Hayatı ne sürede yaşarız,hangi şartlarda olacağız,zamanımız nereye kadar bütün bunları hiç bilemeyeceğiz ancak net bilinen bu süreçte onurlu yaşamımızı sürdürmek için, inadına hak için, adalet için, eşitlik için direnmek ve hayata bir iz bırakabilmektir…
Bunun içinde hayatımıza bedel biçtirmeden tek bedelin doğruluk, güven, itibar, dürüstlük olacağını herkesin gözüne sokmalıyız…
Bugünkü İnsani davranış: “Güç, insanın dış görünüşü mevkisi parası değildir, güç hiçken çok olmayı başarabilmektir.” O yüzden insani değerlerinizi hiç kaybetmeyin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?